Şaşırmayın Yaşar Yakış’a...

“Kürtlerin bağımsız bir devlet olma hayali meşrudur. Bağımsız Kürdistan yavaş yavaş oluşacak.”
Bu sözlerin sahibi Yaşar Yakış; AKP’nin kurucu üyesi, eski genel başkan yardımcısı ve ilk Dışişleri Bakanı. Bunlar Yakış’ın bildiğiniz unvanları.
Bir de Yakış hakkında kısmen bildikleriniz ve hiç bilmedikleriniz var. İsterseniz, işin bu kısmını biraz aralayalım. AKP’nin kurulup siyaset sahnesine çıktığı ilk günlere gidelim. Taa! AKP’nin kuruluş çalışmasının yapıldığı zamanlarda Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan’ın en çok üzerinde durduğu  husus; 1- Partiye askerle arayı iyi tutacak ve diyalog kuracak isimler katmak 2-Dışişleri’ni ve bürokrasisini iyi bilen monşerlerle iyi geçinecek isimler bulmaktı.
İkinci madde için çok uğraşlar verilmiş fakat AKP’ye karşı o günlerde gösterilen ürkekliklerden dolayı buluna buluna dışişleri kökenli Yaşar Yakış bulunmuştu. Aynı zamanda  “iyi  solcu”  olarak bilinen Yaşar Yakış, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan için de aranan kandı. Niye?..
Çünkü;
Yaşar Yakış’a dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevi verilirken ona bir başka misyon daha yüklenmişti;
“Laik çevreleri AKP’ye karşı ürkütmeyecek ve güven verecek söylemlerde bulunması. Dışişleri derin devletine hoş görünülmesi ve çizgilerinizde değişiklik olmayacak görüntüsü verilmesi. Bir de Abdullah Gül Başbakanlığı Tayyip Erdoğan’a devredene kadar emanetçi Dışişleri Bakanlığı’nı yürütmesi.”
İlk zamanlar iyi gitti Yaşar Yakış.  “AKP’de başörtülü milletvekili olmayacak” dedi, AB ve benzeri dış politikalarda uygulananları destekledi. Solculuktan kaynaklı bilinen Kürtçülüğünü de hep içinde saklı tutmak zorunda kaldı.
Yaşar Yakış’la AKP’de işler iyi giderken ilk sıkıntı 2002 seçimi öncesinde patladı. Medyaya Yakış’ın, sekreteri ile aşk yaşadığı iddiaları düştü. Seçim bölgesinden apar topar Ankara’ya çağrılan Yakış, ilk başta konuyla ilgili açıklama yapmak istemedi. Tayyip Erdoğan’ın zorlaması ile yazılı bir yalanlama yaptı. Bakan oldu yine aynı iddialarla uğraştı. Medya ona AKP’nin ilk  “çapkın Bakanı”  olma unvanını verdi. Hatta bu yüzden yuvasının dağıldığını bile ileri sürenler oldu. 
Yaşar Yakış’ın Dışişleri Bakanlığı dönemi ise AKP ‘Polit Bürosu’ tarafından “verimsiz” olarak değerlendirilirdi.
O dönemlerdeki hassasiyetlerle (!)  sonraki dönemlerdeki hassasiyetler(!) aynı olmadığı ve köprüyü geçene kadar “ayıya dayı”  deme dönemi olduğu için Abdullah Gül Başbakan’ken sık sık  Yakış’ı  “danışmadan demeç vermemesi, ve kontrol dışına çıkmaması”  için tatlı-sert
uyarırdı.
ABD, Irak’ı işgal etmesi öncesi pazarlık döneminde Yaşar Yakış’ın,  “Amerikan ordusuna askeri üslerin ve hava sahasının açılmasının kabul edildiği”  yönündeki sözlerini düzeltmek için neler çekildiğini ve Gül’ün Yakış’a tepkisini(!) en iyi bilenlerdenim.
Abdullah Gül’e o gün  “Bu nasıl bir açıklama. Ne oluyor”  diye sorduğumda, bana “dengesizlikten kaynaklanan”  izahını ve dahasını yapmıştı.
Hatırlarsanız; Yaşar Yakış’la ilgili en büyük skandal Irak işgali öncesinde Bush ile yapılan  “at pazarlığı”nda ortaya çıkmıştı. Başbakan Abdullah Gül Ankara’daki görüşmelere son noktayı koymak için ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan ile Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ı Bush ile görüşmek üzere ABD’ye göndermişti. 14 Şubat 2003’te Oval Ofis’te  gerçekleşen görüşmelerde ikili Bush’tan ABD’nin topraklarımız üzerinden Kuzey Irak’ta cephe açabilmesi için 92 milyar dolardan 140 milyar dolara kadar varan para talebinde bulunmuştu. Karşılığında da Bush’tan,  “Ben Teksaslıyım. Bizim orada büyük at pazarları kurulur. Çünkü at önemlidir. O at pazarlarında büyük pazarlıklar olur. Ben o pazarlıkları iyi bilirim. O at pazarlarında kim, ‘para önemli değil, ata bakalım’ derse bilin ki, onu diyen kişi karşı taraftakini çırılçıplak edene kadar soyar” cevabını alıp kovulmuşlardı.
Esasında; Abdullah Gül’ün verdiği talimata göre pazarlık 20 milyar dolarda bağlanacaktı. Ama müthiş ikili işi becerememiş bir de üstüne üstlük Ali Babacan’ın tüm  “yapma etme ağabey”  demelerine karşı Yaşar Yakış ABD’lilerle kavga edip her şeyi iyice berbat etmişti.
Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ı da en çok Yakış’ın ABD’de yaptığı kavgalar kızdırmıştı(!)Yaşar Yakış ayağının tozuyla geldiği Ankara’da Başbakan Gül tarafından lisan-ı münasiple(!) uyarılmıştı.
“Köprüyü  geçene kadar...”  döneminde ne zaman Abdullah Gül, Yaşar Yakış  “şunları söylemiş”  veya  “şöyle diyecek”  dense hoplardı. Gül hemen telefona sarılır veya yanına çağırır  “Ağabey her şeyin vakti var. Vakti gelince onlar da söylenecek” diyip Yaşar Yakış’a ayar verirdi.
Zaten, nice tecrübelerden sonra Yaşar Yakış’ın pimi çekilmiş el bombası olduğu görülünce zamansız patlayıp etrafa zarar vermemesi(!) için ilk kabine değişikliğinde AKP Polit Bürosu tarafından kızağa alınması uygun görüldü. Sonrası da malumunuz.
Onun için Yaşar Yakış’ın Taraf gazetesine verdiği söyleşi beni hiç şaşırtmadı. Adamcağız o gün paylaşıp da görüş birliği içinde olduğu düşüncelerini şimdi açık ediyor.
Sahi!.. AKP, hangi pazarlıklar ve tavizlerle iktidara getirilmişti?..

Yazarın Diğer Yazıları