Şaşırıyorum
Türk Ordusu, Suriye'de terör örgütlerine karşı başlattığı operasyona devam ediyor. Operasyonu ve gelişmeleri hepimiz tüm dikkatimiz ile takip ediyoruz.
Öncelikle sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim.
Mustafa Kemal Atatürk'ün "Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir" öğüdünü aynen savunuyorum.
Yıllardır yanlış uygulanan politikalar, milli menfaatlerin kişisel menfaatlerden sonra gelmesi işleri bu noktaya getirdi.
Bunun suçlusu en başta Erdoğan olmak üzere AKP hükümeti ve Davutoğlu siyasetidir.
Gelelim esas meseleye…
PKK (PYD/YPG) göz göre göre ABD, AB ve gibi emperyalist ülkelerin Suudi Arabistan gibi işbirlikçilerin verdikleri sınırsız destek ile Suriye'nin kuzeyini "işgal ederek" bir özerk yapı kurmaya çalışıyordu. Bu yapılmak istenen 1920 yılında bölünme projesi olan Sevr anlaşmasında da aynen vardı. Yani o zamanki bölünme projesi şimdi de devreye sokulmak istendi.
Ta en başında Suriye rejimi ile masaya oturup anlaşarak emperyalist planları bozmamız gerekiyordu.
Ne yazık ki yapılmadı.
Bugüne geldiğimizde operasyon kararı alındı ve başladı.
Bu saatten sonra ordumuzu desteklemek ve askerimizin burnunun dahi kanamadan görevini tamamlayıp dönmesi için arkasında durmak şart. Verilen destek AKP ve AKP Genel Başkanı sayın Recep Tayip Erdoğan'a değil Türk ordusunadır.
Operasyonun başlaması ile önce yurtiçinde ve sonra yurt dışında Türkiye aleyhine inanılmaz bir propaganda çalışması başlatıldı. Suriye'nin kuzeyini emperyalist ülkelerin silah, mühimmat, gıda yardımı gibi destekleri ile işgal eden PKK unsurlarını görmeyip Türkiye'yi işgalci olmakla itham ettiler.
Suriye, ABD, AB gibi ülkelerin ve NATO gibi uluslararası kuruluşların terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'nın Suriye'nin kuzeyini işgal edip demografik yapısını değiştirdiğini görmeyip yapılan operasyon, "Kürtlere karşı savaş yapılıyor" olarak nitelendirildi. Yapılan "savaş" değil terör örgütlerine düzenlenen bir operasyon oysaki…
Savaş iki devlet arasında olur. Karşımızda devlet değil bir terör örgütü var.
1982 yılında Dünya Siyonist Örgütü'nün yayın organında çıkan bir makalede İsrail'in güvenliği için Irak'ın Şii, Sünni ve Kürt bölgesi olarak üçe, Suriye'nin Nüsayri, Şam, Dürzi ve Halep Cumhuriyetleri olmak üzere dörde ayrılması gerektiği savulmuştu. Irak aynen makaledeki gibi üçe bölündü. Suriye ise Kürt Bölgesinin katılması ile beşe bölünmek üzereydi.
28 Eylül 2013 yılında New York Times gazetesinde de Robin Wright, Ortadoğu'daki 5 devletin parçalanarak 14 devlet oluşturacağını yazdı. Yayınladığı haritada Irak'ın Kuzeyi ve Suriye'nin kuzeyinde Kürdistan Devleti vardı.
Yine ABD eski dış işleri Bakanı Condoleezza Rice, Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini yazmıştı. BOP projesi 2000 ve 2004 Davos zirvesinde dillendirildi. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı da "eşbaşkanıyım" diye ifade etmişti.
Her şey ortadayken ben gerçekten şaşırıyorum…
Türkiye'yi "işgalci" gibi göstermeye çalışan kişilere, operasyonun PKK ya değil de Kürtlere karşı yapılıyormuş gibi gösteremeye çalışanlara şaşırıyorum.
Üstelik bu kişiler kendilerini "sol"da konumlandırıyor ve Kürtler üzerinden PKK'yı savunmaya çalışıyorlar.
Aynı kişiler antiemperyalist olduklarını söyleyip PKK'nın Suriye'nin kuzeyini işgal etmesini görmezden geliyor.
Aynı kişiler ABD'nin kuklası YPG ve PYD'nin emperyalizme para karşılığı hizmet etmesine ses çıkarmıyor. Dahası bunlar, uluslararası kanunlara göre meşru olan terörle mücadele hakkını kullanan Türkiye'ye işgalci deme küstahlığını gösteriyor.
Şaşırıyorum.
Ha bu arada…
Sayın Cumhurbaşkanı Recep tayip Erdoğan'ın bütün ülkenin birlik beraberlik içerisinde Türk Ordusunun ardında mevzilendiği bir dönemde Sırbistan dönüşü "Millet ittifakının zayıflaması gerekmektedir" söylemine de tepkiliyim.
Tüm dünya ülkemize karşı cephe almış ve açıklamalar ardı ardına geldiği bir dönemde muhalefeti ve iktidarı ile birlikte duruş sergiliyorken bütün herkesi "AKP ye üye olmaya" davet etmesine…
Şaşırıyorum…
Sanki sanırsınız ki AKP, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk partisi de Millet koşa koşa gidip kayıt yaptırsın! Sayın Cumhurbaşkanı'nın 17 yıldır yaptıklarını unutup,koşulsuz şartsız kendisini destekleyeceğini düşünmesine, böyle bir şeyin söz konusu dahi olmayacağını,Milletin desteğinin sadece Türk ordusuna olduğunu görmemesine…
Cumhurbaşkanı Danışmanı Fahrettin Altun'un Washington Post'ta çıkan yazısında "ABD'nin kazanımlarını korumak bizim çıkarımızadır" ifadesine…
Şaşırıyorum…
Emperyalist ülkenin kazanımı nasıl bizim çıkarımız oluyor…
Şaşırıyorum…
Sınırımızın hemen dibinde kurulmaya çalışılan özerk bir Kürdistan'ı önlemek içi operasyona başlamış iken Mevlüt Çavuşoğlu'nun bir kanalda operasyon 30 kilometre derinlikte bitecek açıklamasına…
Şaşırıyorum…
Mısır, İsrail, Arabistan gibi operasyona karşı açıklama yapan devlet liderlerine ağır şekilde cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump'ın küstah ve hadsiz bir şekilde her gün yaptığı tehditlere sessiz kalmasına…
Şaşırıyorum…
Operasyondan önce çok fazla seçenek vardı.
Halen de var.
Hali hazırda Suriye rejimi ile masaya oturmak emperyalist planları yırtıp atmak demektir.