Şaşıranlara şaşırmak!
12 Ekim 2015'te CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu 'Tarafsız Bölge' programında 10 Ekim 2015'te Ankara Tren Garı önünde gerçekleşen ve 100 kişinin ölümüyle sonuçlanan Türkiye'nin en büyük canlı bomba saldırısını tartışmıştık.
Programda "PKK ve IŞİD arasında bir bağlantı yok gibi görülebilir ama iki taraf da iş birliği ve koordinasyon yapıyor" şeklinde bir değerlendirme yapmıştım. Bunun üzerine Soli Özel,"IŞİD'e karşı savaşan tek güç olan bu kuvvet (PYD) için siz IŞİD ile iş birliği yapıyor ve bağı var diyorsunuz. Bunu hangi mantık kabul eder... Aralarında bağ yoksa nasıl iş birliği yapıyorlar?" diyerek değerlendirmeye şiddetli bir tepki vermişti.
Halbuki Orta Doğu'daki bütün terörist faaliyetlerin arkasında bölgeyi dizayn etmek üzere proje üzerine proje üreten emperyalist güçler var. Türkiye ya da diğer bir ülkeye yönelik farklı terör örgütleri bu anlamda bir millet gibidir. Bölgedeki terör örgütlerinin en etkili patronu da ABD'dir. Bütün terör örgütleriyle ABD, İsrail, İngiliz, Fransız ve Alman istihbaratlarının yakın ilişki içerisinde olmasının nedeni de budur. Her terör örgütü kendisi için öngörülen rolü oynamaktan sorumludur.
YPG ve IŞİD farklı görünen amaçlar için aynı hedeflere yönelik saldırılar gerçekleştiriyor. Türkiye'ye karşı birbirinden farklı zıt amaçları olan (IŞİD/YPG/PKK) örgütlerin birliği ve mücadelesi söz konusudur.
Çelişki gibi görünen olgular özünde birbirini besleyen ve tamamlayan unsurlardır.
Soğuk Savaş döneminde ABD hem SSCB'ye karşı Afganistan'da Bin Ladin'e onlarca Stinger füzesi vermiş ve desteklemiş hem de aynı Bin Ladin'i Pakistan'da öldürtmüştür. ABD hem Türkiye'yle müttefiktir hem de Türkiye'ye yönelik terör faaliyeti yürüten PYD/PKK'lı teröristleri desteklemektedir. Bugün ABD, Suriye'de YPG/PKK'yı silahla donatıyor, Pensilvanya'da da Fetullah Gülen ve ekibini muhafaza ve müdafa ediyor, Türkiye'yle de müttefikliğe devam ediyor.
Dahası ABD hem bazı ülkeleri teröre destek vermekle suçluyor hem de kendisi terör örgütlerini amaçları doğrultusunda kullanıyor.
ABD, PYD/PKK'ya Suriye'deki kara gücümüz diyor. Fetullah Gülen'i de Pensilvanya'da besliyor.
Terörist organizasyonlar düz mantıkla, dış görüntüleriyle, yaptıkları eylemlerle irdelenemez ve anlaşılamaz. Terör örgütlerinin ilişkileri asimetrik, eylemleri mantıksız, yaklaşımları acımasız ve vahşicedir. Bir yerde bir terör örgütü varsa orada onları kullanan birden fazla da istihbarat servisi vardır.
Geçtiğimiz günlerde MİT bir operasyonla Özbekistan'dan iki FETÖ'cüyü Türkiye'ye getirdi. Bu şahıslardan Gürbüz Sevilay'ın silah ticareti yaptığı, Suriye'nin kuzeyinde PYD/YPG ile görüşmeden önce Pensilvanya'ya giderek FETÖ elebaşı ile görüştüğü ifade edildi.
Sevilay'ın son iki yılda birkaç kez Suriye'nin kuzeyine gidip PKK-YPG'ye silah sattığı belirlendi. İşin daha vahim yanıysa PKK-PYD'lilere istemeleri halinde S-200 füzeleri, 6 kilometreye kadar çıkan Stinger roketleri bile satabileceklerini söylediğini itiraf etmesidir.
Diğer yandan Yunanistan, sığınmak için denizden gelen göçmenleri soyup, üstünde başında ne varsa alıp onları denize gerisin geriye itiyor. Ama kendisine sığınmak isteyen FETÖ ve PKK'lı unsurları bağrına basıyor. Demek ki Yunanistan millî çıkarları için kullanışlı kardeşlerine yatırım yapıyor.
Nitekim Fetullah Gülen son yayınladığı videoda Yunanistan'dan "kardeşlerimiz" diye bahsederek şöyle diyor: "Orası güvenli liman. Orada size yeni kapılar açılıyor. Bugün İngiltere kardeşiniz, Almanya, Fransa, Hollanda, Yunanistan kardeşiniz..."
Tamam da Türkiye bu FETÖ'nün nesi oluyor? Onun cevabını biz vermeyelim.
Demek ki FETÖ-PKK ilişkisi ya da PYD/PKK ile IŞİD ilişkisi için düz mantık yeterli olmuyor. Bu nedenle terör örgütlerinin ilişkileri bazı çevrelerde şaşkınlık uyandırıyor. Aslında bu ilişkiye şaşıranlara şaşırmak gerekiyor. Çünkü her üç örgüt de aynı güç tarafından kullanılıyor.