SAŞ'ıracak bir durum yok!..
Bana sorarsanız, "YAŞ"ta "sürpriz" Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na atama değil. "Nasıl oluyor canım herkes öyle diyor." Desinler efendim!.. "Herkes öyle diyor" diye biz bildiğimiz doğruları söylemeyecek miyiz?.. "YAŞ"tan 1 gün önce Tarabya zirvesinde bazıları listeyi orada görmüş olabilir. "Tarihi YAŞ" diye havuz medyasında ziller çalınıp oynanan, 2 saatliği yeme-içme ve çay-kahve faslından ibaret 4 saatlik uzuun maratonda(!) tasdik kaşeleri de vurulmuş olabilir... Ancak bu "YAŞ"ta şu andaki en önemli sürpriz, Mete Han'dan bu yana ilk defa Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda sadece ve sadece 1 Generalin terfi ettirilmiş olması. Turpun büyüğü heybede deyip.. Es verelim!.. Daha büyük sürprizlere hazır olmak gerek. "YAŞ"a sivil imza mı atılmış yoksa "ulusalcı" geçinen başka bir çetenin imzası mı atılıyor?.. Gelişmeler, fotoğrafı tüm netliği ile ortaya koyacak.
"YAŞ" kararları belli olur olmaz, başta Genelkurmay olmak üzere TSK'da tutmaya çalıştığım nabzı şöyle özetleyebilirim:
Moraller son derece bozuk. Hain darbe girişimi ardından TSK içinde meydana gelen açıkları düşmana mermi vermemek adına pas geçeceğim. Ona rağmen, canla başla görev yapan askerlerimizin moral motivasyonu iyice düşmüş durumda, "sivilleşme" adına teamüllerin alt-üst edilmesi kafaları allak bullak etmiş. Kaynaklar şunları söylüyor:
"En ağırımıza giden noktalardan biri YAŞ öncesi bazı Binbaşı, Yarbay ve Albayların bazı özel yerlere çağrılıp, diğerleri hakkında sicil soruşturması yapılması. Bu fikirlerine başvurulan arkadaşlarımızın çoğunluğu da bu durumdan rahatsız oldu. Bundan sonra terfi için AKP ilçe ve il başkanlarından kartvizit almak gerekecek."
Bundan sonrasını, "YAŞ"ın değerlendirmesini konunun uzmanına, Millî Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'a bırakalım...
Yalım, "15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından kamuoyunda en çok sorulan soru 'FETÖ'cülerin nasıl general ve amiral olduğu' sorusuydu" hatırlatmasını yapıyor ve ekliyor:
"Bu soruya eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel cevap verdi. Necdet Özel, TSK içindeki aşamaları anlattıktan sonra 'Bütün bu aşamalardan sonra terfi listesi YAŞ'tan önce oluşur. Bu kez ben bu listeleri alıp Başbakan'a giderim. Başbakan da listeye bakar, gerek görürse değişiklikler yapar. Ondan sonra da onay verir. Ben onay verilmiş listeyle YAŞ toplantısına giderim' dedi. Özel'in anlattıklarından, terfi konusunda asıl kararı Tayyip Erdoğan'ın verdiği ve YAŞ toplantısının da imza atmak, meyve suyu içmek ve yemek yemenin ötesine geçmediği anlaşılıyor."
15 Temmuz hain darbe girişiminin önde gelen ismi Semih Terzi'nin, 2014 YAŞ kararları ile birinci sıradan Tuğgeneralliğe terfi ettirilmesi ve atama kararının altında R. Erdoğan'ın imzasının olduğunu hatırlatan Yalım, "Tayyip Erdoğan, hangi gerekçe ile Semih Terzi'yi birinci sıradan Tuğgeneral rütbesine terfi ettirdi? Erdoğan bu sorunun cevabını Türk milletine vermek zorundadır" diyor.
5'incilikten 1'nciliğe giden yol
KHK'larla yapılan düzenlemelerle orduda siyasallaşmanın önünün açıldığını savunan Ümit Yalım, bakın, "denizde sürpriz"i nasıl değerlendiriyor:
"Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin atanması beklenirken rütbe sıralamasında beşinci olan Koramiral Adnan Özbal atandı. Oramiral Kösele, kumpas davasında yargılanmış FETÖ mağduru bir subaydı. Kösele'nin, Deniz Kuvvetleri Komutanı olması gerekirken emekliye sevk edilmesi, AKP Hükümetinin FETÖ ile mücadelede samimi olmadığının somut bir göstergesidir.
Özbal, Donanma Komutanlığı yapmadan doğrudan Kuvvet Komutanlığına atandı. Bu durum Silahlı Kuvvetlerde olması gereken liyakat ve askeri hiyerarşi kurallarını alt üst etti. Özbal, 2013-2014 yılları arasında Sahil Güvenlik Komutanlığı yaptı. Özbal'ın bu görevi sırasında Ege Denizi'nde vahim olaylar yaşandı.
Türk Kaptan Mustafa Ateş, Bodrum'da Türk kara sularında teknesi ile seyir halindeyken Yunan Sahil Güvenlik Botundan açılan uçaksavar makineli tüfek ateşi ile 14 Nisan 2014 tarihinde öldürüldü. Göçmen taşıdığı iddia edilen tekne boş çıktı.
Bodrum Turgutreis sahillerine 1,5 mil mesafedeki Çatal Ada yakınlarında, Türk kara sularında balık avlayan vatandaşlarımızın teknesine, 30 Mayıs 2014'te Yunan Sahil Güvenlik Botu tarafından uçaksavar makineli tüfeği ile ateş açıldı. Motoru kullanılamaz hale gelen teknedeki dört vatandaşımız Yunan askerleri tarafından silah zoruyla İstanköy'e götürülerek tutuklandı. Türk kara sularında balık avlayan vatandaşlarımız Yunan kara sularında balık avladığı gerekçesi ile tutuklandı.
Yunanistan Sahil Güvenlik Botları ile Türk kara sularını ihlal ederken ve Türk kara sularında deniz haydutluğu yaparken dönemin Sahil Güvenlik Komutanı Adnan Özbal, kendisine 3152 (İçişleri Bakanlığı) ve 2692 (Sahil Güvenlik Komutanlığı) sayılı kanunlarla verilen görevleri yapmadı veya yapması hükümet tarafından engellendi. Özbal, Türk kara sularının muhafaza ve emniyeti ile Ege Denizi'ndeki egemenlik haklarımıza ve denizdeki vatandaşlarımızın can güvenliğine sahip çıkmadı. Yunan Sahil Güvenlik Botları ve Yunan askerleri hakkında hiçbir işlem yapmadı. Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin Ege Denizi'nde Sevr Antlaşması'nı uygulamasına seyirci kaldı ve AKP Hükümetinin Ege Denizi'ndeki teslimiyetçi politikalarına tam bir uyum sağladı. Emsallerinden daha kısa süre içerisinde Koramiral rütbesine terfi etti ve çok kısa bir süre içinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı.
Deniz Kuvvetleri'ne yapılan atama ile Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin Ege Denizi'nde Sevr Antlaşması'nı uygulamaya devam edeceği açıkça görülmektedir."
Bu "ilk"lerin yaşandığı SAŞ (Sivil Askeri Şura) böyle geçti. İnşallah, yağmurdan kaçarken doluya tutulmayız!..