Sarayda çok şiddetli kavga var!..
Lider bağımlı, demokrasinin sadece lafta kaldığı düzenlerde fıkra gibi bir gerçektir; Lider asla hata yapmaz. Hep yanındakiler suçludur. O yanındakiler ne kadar değişirse değişsin kural asla ve kat'a bozulmaz.
Saraya "metal yorgunluğu" raporu hazırlayan teşkilatlardan sorumlu AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş ne demişti; "AK Parti'de tartışılmaz ve vazgeçilmez bir kişi vardır, o da Recep Tayyip Erdoğan'dır." Ataş, hızını alamamış, Erdoğan dışında herkesin tartışılabilir ve değerlendirmeye tabi tutulabilir olduğunu da sözlerine eklemişti.
Lafı nereye getireceğim?..
Saray odalarına... Ve o odalar içindeki şiddetli kapışmalara ve tekmeleşmelere...
"Metal yorgunluğu"ndan başlayalım;
Bazı il başkanlarının ve teşkilatların ancak kapı arkalarında seslendirmeye cesaret ettiği "metal yorgunluğu bizde değil yukarıdakilerde" homurtuları sarayı çok rahatsız etmiş. R. Erdoğan'ın resmi başdanışman, danışman, gayri resmi danışmanları ve bürokrat halkaları ve klikleri fena şeklide birbirine girmiş durumda. Sanki, ellerinde birer metal yorgunluğu ölçer aleti var!.. Herkes bu aleti diğerinin üstüne tutmuş yorgunluğun derecesini söylüyor. Kimlerin dinlendirilmesi gerektiğine ilişkin isim listeleri dillerde dolaştırılıyor...
15 Temmuz hain darbe girişiminin baş organizatörlerinden gösterilen Mehmet Dişli'nin ağabeyi AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin saraya ekonomi alanında başdanışman olması da öyle tesadüfi değil. Hele "sus payı" gibi de hiç gözükmüyor. Baskın/erken seçim hazırlıkları ile pek yakından alakalı bir fotoğraf veriyor. Sarayda yoğunlaşan söylentilere göre; çok yakında başdanışman, danışman ve bürokratik kadrolarda önemli değişiklikler olacak. Erdoğan, ekonomi danışmanlarından çok sıkıntılıymış ve yeni bir ekonomi danışmanları kadrolaşmasına gidecekmiş. Kulağıma hazırlıkları fısıldayan saray danışmanı, "ekonomi başta olmak üzere diğer ekiplerde de metal yorgunluğu değişiklikleri olacak. Sizin meslekten bazı isimler de saraya yerleşmek için yoğun mesai veriyor" dedi.
Saraydaki iç kavgaların tek başlığı "metal yorgunluğu" mu?..
Hayır!..
Saray sakinleri, seçimin zamanlaması konusunda 3'e bölünmüş durumda;
1) Baskın seçim isteyenler (Kasım sonu veya, Aralık ayı başı).
2) 15 Temmuz 2018'de olsun diyenler.
3) Takvimi hiç bozmayalım 2019'da yapılsın da ısrarcı olanlar.
Daha önce yazdığımız kulis haberlerinde 1 ve 3'üncü maddeler malumunuz olduğu için 2'nci maddeye ayrı bir parantez açalım. Çünkü, bu en yeni gelişme... Erken/baskın seçim çalışma ve toplantıları sarayda kesintisiz sürüyor. Ve önümüzdeki hafta da yoğunlaşarak devam edecek. Saray kaynaklarından ulaştığım bilgiye göre (onların iddiası-aht-); R. Erdoğan ağırlıklı olarak baskın seçimi düşünüyor. Ancak; kendi aralarında durum değerlendirmesi yapan bazı etkin isimler, "15 Temmuz 2018 pazar gününe denk geldiği için bu tarihe R. Erdoğan'ı ikna edebiliriz" diye düşünüyor. Öne sürdükleri tez ise, "15 Temmuz 2016'da kurtuluş savaşı verdik, zaferle çıktık. 15 Temmuz 2018, 2'nci kurtuluş savaşımız olsun..."
Ya sonrası?.. 15 Temmuz 2018'den sonra, "Belediyelerde temizlik daha kolay olur..." Yani, kayyumlarla gidilecek 2019 mahalli seçimleri!..
Uzuun bayram tatili sonrası başkentte siyasi kulislerin sıcaklığında hiç düşüş yok. Hangi cepheye bakarsanız "zamanlama" ve "yeni kadrolar/isimler" en çok kafa yorulan başlıkların başında geliyor. Önümüzdeki hafta çok şeylere gebe olabilir!.. Merakla beklenen bazı sorular yarı yarıya cevap bulabilir... Ekim ayında TBMM, çalışmalarına başlayacak. Uyum yasalarının ne olacağı merakla bekleniyor. Siyasi kulislerde konuşulanlara göre; iktidar Meclis içtüzüğünde yeni değişiklikler tasarlıyor. Örneğin, grup kurma sayısının 20'den 30'a çıkarılması gibi... Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili maddesine göre, bir siyasi partinin seçime katılabilmesi için, "illerin en az yarısında oy verme gününden 6 ay evvel teşkilat kurmuş olması veya TBMM'de grubunun bulunması" gerekiyor. Ankara'da büyük bir "zamanlama" yarışı yaşanıyor. Bakalım, ipi kim göğüsleyecek?...