Saraya revizyon değil yeniden parlamenter sistem
Her sorunu çözecek, Türkiye'yi uçuracak denilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) 24 Haziran 2018 seçimleriyle resmen ve fiilen uygulamaya girdi. Geçen bir yılda görüldü ki Türkiye'nin bırakın uçmasını yürüyecek hali yok.
Çünkü görecek, duyacak, anlayacak, çözüm üretecek, uygulayacak kurumları ve karar mekanizmaları devre dışı bırakıldı, Türk devletinin binlerce yıllık bilgi birikimi yok sayılıp unutulmaya terk edildi.
CHS denilen altı ve içi boş sistem fiilen uygulamaya geçirilişinin birinci yılı sonunda tartışmaya açıldı. Hem de bizzat sistemi yönetenler tarafından.
Halbuki bizler hem 16 Nisan anayasa referandumu öncesi ve sonrası hem de 24 Haziran seçimleri öncesi ve sonrasında defalarca uyardık. Bu sistem devleti yönetilemez hale getirir, devlet içinde ayrı yönetim yapıları oluşturur, hatta paralel devletçikler ortaya çıkarır, ısrar edilirse başarısız devlete (failed state) dönüştürür dedik.
En son CHS'nin uygulamasının üçüncü ayında 01 Ekim 2018'deki köşe yazımızda uyarmışız. Halen geçerli olan ve derinleşerek süren kötüleşmeye ilişkin tespitlerimizi şöyle sıralamışız.
Bir; içi boşaltılmış bürokratik devlet yapısı oluştu. Bakanlıklar dahil devlet kurum ve kuruluşlarının sorumluluk ve yetkileri alındı, içi boşaltıldı. Karar alma, inisiyatif kullanma yetkisi olmayan, sonuç alamayan bürokrasisi daha da artmış, işlemez hale gelmiş devlet yapısı oluştu.
Bir konuda Cumhurbaşkanı tek kelime söylemeden açıklama yorum yapabilen değerlendirme sunabilen Bakan seviyesinde bile kimseyi göremiyoruz.
İki; kişi devleti veya tek adam yapısı oluştu. Tek karar vericinin olduğu, devleti yeniden istediği şekilde yapılandırma yetkisinin tek bir kişide olduğu, Meclis'in yetkisiyle Cumhurbaşkanlığı kararname yetkileri arasında kesin ayırım yapılmadığı için yasama yetkisinin tek bir kişi tarafından kullanılabildiği bir yapıda Cumhurbaşkanı seçilen kişi adeta bir devlet gücündedir.
Yasalardaki hükümlere rağmen son Merkez Bankası başkanının görevden alınması olayı bunun en somut örneğidir. Türkiye'nin en çalıcı sorunlarının TBMM'de ele alınamaması başka bir örnektir.
Üç; parti devleti yapısı oluştu. Cumhurbaşkanı'nın birçok talimatını parti teşkilatı üzerinden vermesinin önü açılmaktadır. Bütün yetkileri üzerinde toplamış bir Cumhurbaşkanı'nın talimat verirken onun parti işi mi devlet işi mi ayırdında olma ihtiyacını hissetmesi beklenemez.
Her seviyedeki parti yöneticileri Cumhurbaşkanı'nın talimatı olsun olmasın partinin taleplerini Cumhurbaşkanı talimatıymış gibi bürokratik işlemleri yapmak durumundaki resmi devlet yapısına yine talimat olarak ulaştıracaktır. Devletin memurunun kendisine ulaşan talimatı bu Cumhurbaşkanının talimatı mı diye Cumhurbaşkanından teyit etme imkanı var mı? Yok.
Dört; danışmanlar devleti yapısı oluştu. Bu paralel ve karmaşık yapılar içinde işini yaptıramayan, içi boşaltılmış bürokratik devlet yapısı içinde taleplerine cevap alamayanlar tek karar vericiye ulaşmak için aracı, eş-dost bulma arayışına girişecektir. Bu bağlamda mevcut fiili uygulamanın oluşturduğu kültürün de etkisiyle her seviyedeki danışmanlar devreye girecektir.
Cumhurbaşkanın etrafındaki birinci ikinci halkadaki danışmanları, sarayda oluşturulan ofislerde, kurullarda görevlendirilenler bunun tipik örnekleri olacaktır. Bu danışmanlar ve kurul üyelerinin çevresindeki halkalar Türkiye geneline yayılacak.
CHS'nin Amerikan danışmanlık şirketi olan McKinsey tarafından yapıldığı haberleri yapıldı, buna karşı bir yalanlama haberi çıkmadı. Vatandaş nasıl işini yaptırmak için üst noktaya ulaşabilecek danışman ararken anlaşılıyor ki devlet de işi danışmanlara havale etmiş.
Beş; Cumhurbaşkanlığı sistemi eyaletli devlet yapısı oluşturma tehlikesini içeriyor demiştik. Cumhurbaşkanı'nın bir kararnameyle yeni yönetim birimleri, en çok bilinen haliyle bölge yönetimleri oluşturma yetkisi vardır. Çünkü yeni anayasada Cumhurbaşkanının tüzel kişilik oluşturma yetkisi var.
Yeniden piyasa sürülen açılım daha doğrusu ÇÖZÜLME süreciyle birlikte, bu sürece Suriye kuzeyinin de eklemlenmesiyle bu yetki potansiyel tehlikelere gebe şekilde orada duruyor.
Biz bu eleştiri ve uyarıları yaptık ama gelinen gün itibariyle benzer eleştirileri AKP veya saray temsilcileri de yapıyor.
Çözüm olarak da revizyondan bahsetmekteler. Yani; Dostlar alışverişte görsün dokunuşları, sistemin genelini ve özünü değiştirmeyecek, sorun çözmeyecek şekli değişiklikler. Örneğin, başkan yardımcı ve bakan sayısını artırmak gibi. Bu tip hamleler yukarıda saydığımız kriz noktalarını daha da derinleştirecektir.
Halbuki CHS her haliyle, bütünüyle çarpık. Kökten değişmedikçe, yeniden parlamenter demokratik sisteme geçilmedikçe, erkler ayrılığı tam olarak tesis edilmedikçe şekli revizyonlarla bu sistemin sürdürülebilmesi mümkün değil.
McKinsey de çok iyi bilecektir ki Toplam Kalite Yönetimindeki gibi küçük değişiklerle sistemi geliştirme süreci CHS için artık geçerli değil.
Sorun sıfır tabanlı bir yaklaşımla ele alınmalı demokratik parlamenter sistem ve sosyal hukuk devleti tüm kurallarıyla tesis edilmeli.