Saraya çağrılması gerekenler

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici önerilerine ve insani değerlerine kıymet verdiğim iyi ekonomisttir. Sözcü'de yayınlanan önemli uyarılarını gece KRT TV'de benzeşen ifadelerle tekrarladı. Kesici, eski çalışma arkadaşım Serdar Akinan'ın sorularını cevaplandırdı. Bir saate yakın söyleşiyi özetlemek istiyorum:

1) Bütün dünya Kovid-19'un ortaya çıkardığı krize tedbirler almaya başladı.

2) Ülkeler bütün imkanlarını zorlayıp daha da büyüyecek işsizlik için taze para pompalıyor.

3) ABD'nin 4 trilyon dolara çıkacak çalışmaları hızlandı. Norveç şimdiden 1 trilyon doları pompaladı bile.

4) Tüm AB üyeleri de aynı yola girdiler.

Bize gelince

Türkiye'nin durumu ise trajikomik. 2001 krizinde IMF'den 6 milyar dolar almıştık. Bunun adına hızlı kredi sağlama kolaylığı demiştik.

Şimdilerde böylesi bir hareketi yapmamız mümkün değil.

Peki ne yapacağız?

Erdoğan'a benim tavsiyem; daha fazla gecikmeden İlhan Kesici'yi Beştepe'ye çağırması. Hatta Mahfi Eğilmez'le birlikte. Onların son teklifleri bir an önce para basılması. Doğrusu benim aklıma yatmayabaşladı.. Yoksa taş gibi dibe vuracağız.

Diğer konu ise iktidar-muhalefet zirvesi. Bu konu CHP'li belediyelere yapılan bağışları gaspetmekten çok daha yasal. Kaldı ki, zaman kaybetmeyelim.

***

Önce 3 işçi konfederasyonu sözcülerini dinledik. Bunların ağzından alev çıktı. Bünyesindeki çalışanlara farklı uygulamalar yapıldığı anlatıldı. Mesela bir bölüm devre dışı, kimi grubu da "ihtiyaç nedeni" ile gecegündüz çalıştırıyorlar. Örneğin İstanbul Belediyesi'ni dışlayanlar, yeni şehir hastanesini devreye sokabilmek için oraya giden tüm yolları 20 Nisan'a kadar tamamlama peşindeler. Bu işlem bittiği zaman bu işçiler de bir kenara itilecekler. Tıpkı İstanbul Hava Limanı'nın taşeronları gibi, hakediş ve tazminatları verilmeden. O zaman memleketlerine dönmeye kalksalar bile bilet fiyatları artık üç misli. İzin meselesi de bir başka sorun.

En kötü durumdakiler

İşçi perişan tamam da, esnafın durumu daha beter. Bu kesimin bir daha ayağa kalkması mümkün görülmüyor.

Hergün aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Sabah kalktığımda penceremden hep aynı şeyleri izliyorum. Tam çaprazımda minik bir kahvehane var. Çoktan kepenk indirdi. Müdavimleri temizlik işçileri ve yaşlı emekliler. İkisi kardeş üç köpeğe birşeyler verirlerdi. Yataktan fırladığım an balkona çıkarım, ortada insan unsuru göremiyorum. Uzun süredir sadece hayvanlar mevcut.

Yapı meselesi

Şimdilerde oğlumun yolunu gözlüyorlar. Akşama doğru da torunum Cenk Koray'ın. Bizimkiler bayat ekmek, bulabilirlerse bulgur serpiyorlar. Kuşlar bunlarla doyuruluyor.

Kokuşma dönemine yakın salam haline getirilenler de kedi köpeklere veriliyor. Bereket arada Büyükçekmece Belediyesi bir takım kuru mamalar tedarik edip takviye yapıyor. Başkan Hasan Akgün hayvanseverlik konusunda Panter Emel'i sollar.

Temizlik işçilerine verdiği son talimatı yeni öğrendim: Çöp konteynerlerinin saplarına asılan kuru ekmekleri hemen yenecek hale getirin.

Garip durum

Bir tarafta canlıların yaşam savaşı, diğer tarafta evlerine tıkılmışların bitmez tükenmez ihtiyaçları. Allah bir daha böylesi günleri göstermesin.

Oysa yerel seçimde Akgün'ün makamına rakip yaratılan Mevlüt Uysal'ı hatırlayın. Kadir Topbaş istifa ettirildiğinde ona vekalet etmişti. Seçimi kaybetti ama Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı'na atandı.

Hiç kaçırmam

Yazmayabilirim ama Gece-Gündüz hep seyir defterimdedir. Hande Fırat'ın Sophia Loren tavırlarından dolayı değil. Böyle bir ekranda konuklarına konuşma özgürlüğü vermesi önemli etken.

Son tartışmada da bu uygulamayı sürdürdü. Hande ne dünyadaki Kovid-19'lu sayısın 1 milyonu aşmasıyla ilgilendi ne de kayıtlara geçmekle uğraştı. CNNTürk'deki programla ilgili beni asıl şaşırtan Melih Yiğitel'di. Artık "güdümlü" davranmıyor. Yani mantık dönemine geçti.

Günün Sözü:

Düşünebilen her canlının insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği anlamına gelmez. Oscar Wilde

Yazarın Diğer Yazıları