Sanayide gerileme yaşanıyor...
Avrupa ülkeleri içinde Almanya’nın daha istikrarlı bir ekonomiye sahip olmasının iki temel nedeni var... Birisi, sanayi ve teknoloji ağırlıklı bir ekonomik yapıya sahiptir... İkincisi... Sıcak para ve hatta finans sektörü kontrol altındadır.
Yunanistan’ın iflas etmesinin nedeni ise, sanayi sektörünün cılız olmasıdır... Üretmediği için tüketim malı ithal ediyor.
Türkiye ekonomisi 2000’li yıllara kadar bu iki ülkenin ortasında yer alıyordu. Son on yıldır Yunanistan’a daha çok benzemeye başladı. Türkiye artık tasarruf yaratamıyor. Tasarruf açığı için kaynak ithal ediyor.
2010 yılı verilerine göre, toplam tasarrufların milli gelire oranı yüzde 12.6’dır. Buna karşılık toplam yurt içi yatırımların milli gelire oranı ise 17.8’dir. Bu tasarruf açığını borçlanarak veya varlıklarımızı satarak kapatıyoruz.
Öte yandan 2000 yılında toplam yatırımların milli gelire oranı yüzde 21.2 iken, 2010 yılında yüzde 16.9’a geriledi. Yatırımların düşmesinin önemli bir nedeni, kurların düşük seyretmesi, aramalı ve hammadde üretiminin düşmesidir. Diğer bir nedeni yatırım teşviklerinin azalmasıdır... Üçüncü nedeni banka kredilerinin daralmasıdır. Bankalar, işletme ve yatırım kredisi vermek yerine daha kısa vadeli ve daha yüksek faizli tüketici kredisi vermeyi tercih ediyorlar. Bunun nedeni de ekonomideki belirsizliktir. Dördüncü bir nedeni de, spekülatif faaliyetlerin artmasıdır...
Uygulanmakta olan dalgalı kur sistemi, sıcak para ve spekülatif fon hareketleri, kısa sürede yüksek kazançlar getirdiği için, sanayicilerin çoğu finansal faaliyetlerle uğraştı. İçerde yatırım ve üretim yapmak yerine, özellikle ara mallarında ithalatçı olmayı seçti.
Sonuçta, sanayi sektörü istihdam yaratamaz bir sektör haline geldi. Bu durum aşağıdaki tabloda açıkça görünüyor.
AĞUSTOSTA SEKTÖREL İSTİHDAM (BİN KİŞİ)
2010 2011 ARTIŞ
TARIM 6.178 6.704 526
SANAYİ 4.689 4.682 - 7
İNŞAAT 1.542 1.908 366
HİZMETLER 10.786 11.590 804
TOPLAM İSTİHDAM 23.195 24.884 1.689
2010 Ağustosundan 2011 Ağustosuna 1 milyon 689 bin istihdam artışı var. Bu artışın büyük kısmı hizmetler sektöründe yaratılmış. İkinci sırada tarım sektörü var. Tarım sektöründe artan 526 bin çalışanın, tarımdaki ihtiyaçtan kaynaklanmadığı açıktır. Ekonomik kriz nedeniyle tarım dışında iş bulamayanlar, tarıma dönmüştür. Tarım sektörü işsizliği göstermeyen bir sektördür.
Sanayi sektöründe ise, son bir yılda istihdamda azalma var. 7 bin kişi azalmıştır. Sanayi yatırımlarında daha az emeğe ihtiyaç duyan, sermayede yoğun teknoloji kullanılması da, çalışan sayısının düşmesine neden olur. Ancak yukarıda ifade ettiğimiz gibi yatırım oranında da düşme var.
Sanayide büyümeye bakarsak, 2005 bazlı toplam sanayi üretim endeksi, 2011 Ağustos’ta 119.3 olmuştur. Ancak yaratılan katma değer aynı oranda değildir. Çünkü, sanayide kullanılan ithal aramalı ve ham madde oranı da artmıştır. Bu nedenledir ki, imalat sanayiinde kapasite kullanım oranı düşmektedir. 2003 yılında ortalama yüzde 78.5 ve 2004 yılında yüzde 81.5 olan imalat sanayii kapasite kullanım oranı, 2011 Ağustosunda yüzde 76.2’dir.
Sonuç olarak finans sektörünün getirdiği sanal refah ortamına güvenmeyelim. Tasarruf ve yatırımları artıracak, iç üretimi artıracak, ithalata bağımlılığımızı azaltacak, yeni ulusal politikalara geçelim.