Şam'sız Adana Mutabakatı olmaz
Türkiye'nin dört bir tarafından kuşatma tüm hızıyla sürüyor. Hepsi birbirinden tehlikeli tuzaklarla dolu.
Tehdit derecesinde şu anda burun farkıyla önde olan Suriye konusunu çok yazıyoruz, konuşuyoruz. Ama Karadeniz, Ege, Doğu Akdeniz'in hiç de aşağı kalır yanı yok. Önümüzdeki yazımızda onları da anlatacağız.
Türkiye'yi yönetenler "başkasının ne söylediğine bakmayız, bizim için ne gerekliyse kendimiz karar verir, yaparız" diyor ama gelişmeler bunu teyit etmiyor.
Trump, Suriye'den askerlerimizi çekeceğiz diyor. Sonrasında yapılan telefon görüşmesinde Türkiye'ye IŞİD'le mücadele görevi verildiği açıklanıyor. Hani bizim kendi politikalarımız, tehdit algılarımız ve buna karşı planlarımız vardı? Trump kim oluyor ki bize görev verebiliyor, biz de tamam aldık yaparız diyoruz.
Derken Moskova'da zirve yapılıyor. 01 Aralık 2018'den bu yana görüşmeyen iki liderin zirvesi. Trump'ın çekilme kararından sonra Putin'in Macron ve Merkel ile birkaç kez Suriye'yi konuştuğunu biliyoruz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmüyor. Erdoğan'ın bugün yarın görüşeceğiz dedikten yaklaşık bir ay sonra ancak görüşebiliyorlar.
Tabii burada Suriye topraklarında Rusya ve Suriye yönetimine sormadan ABD ile girişilen görev devir teslim ilişkisine karşı bir tavır konduğunu görmek lazım. Rusya bu tavrı zirveden hemen önceki saatlere kadar gösterdi. Rus Dışişleri Perşembe günleri yaptığı toplantıyı Çarşamba yaparak "İdlib'de durum kötü, PYD/Kürtler Şam'la görüşmesi olumlu, güvenli bölge olmaz Suriye devralmalı" görüşlerini yineledi.
Zirve sonrasında baktık ki Putin de aynı şeyleri söylüyor. Bu arada Putin de bize bir görev verdi. 1998 Adana Mutabakatı'nı hatırlattı bunu çalışın dedi.
Putin'in 1998'den 2011'e kadar çok önemli bir işlevi olan bu mutabakatı hatırlatmasının ana nedeni; "Bak o zamanlar iki komşu egemen devlet olarak terör sorununu çözmek üzere bir mutabakat imzalamışsınız. Neredeyse sınırları kaldıracak kadar yakın ilişki geliştirmenize katkı sağlamış. Bırakın ABD ile güvenli bölge hayallerini falan, gelin Şam ile yeniden irtibat kurun" mesajı vermekti.
Tabii bu hatırlatma Türkiye'nin elindeki araçların farkında olmadığını göstermesi açısından ibret verici. Ama gelin görün ki karar vericiler ve uzmanlar(!) olayı yine farklı ele almakta pek bir yetenekli çıktı.
Erdoğan, mutabakatı Türkiye'nin Suriye'ye girmesinin, asker bulundurmasının yasal dayanağı olduğunu ve Suriye'de hayal edilen güvenli bölgeye cevaz verdiğini ima etti. Esad'ı muhatap almayacağım dedi. Uzmanlarımız ise sınır ötesi operasyon yetkisi verdiğini ifade edip Esad'ın yok sayılması politikalarına destek vermiş oldular.
Sınır ötesi bir müdahaleye izin vermediği çok açık olan Adana Mutabakatı aslında şunu gösteriyor: Ne ABD ne Rusya'ya bağlı kalmadan bölge ülkeleri, komşular kendilerine yönelik ortak sorunları kendilerinin ortak girişimiyle, iş birliğiyle çözebilir.
Yani Adana Mutabakatı'na göre Türkiye, Suriye'ye girmeden Suriye yönetimiyle iş birliği yaparak sorunlarını çözsün diyor Putin. Henüz bir yorum duymadık ama aynı gerekçeyle ABD'nin de Adana Mutabakatı'nın masaya gelmesini destekleyeceklerini söyleyebiliriz. ABD için ana hedef Türkiye'nin Menbiç ve Fırat doğusunda sınırı geçmesinin önlenmesi. Böylece PYD/YPG'nin korunması.
Çok ilginç bir durum var. Aslında ABD tarafının 'Menbiç Yol Haritası'ndan anladığı ve ifade ettikleri Adana Mutabakatı'ndan esinlendiklerini göstermektedir. Özü aynı. Ama 10 yılda Suriye'de yaşananlar çok şey değiştirdi ve ABD bunu kendi politikaları lehinde kullanıyor.
Nitekim ABD'nin IŞİD koalisyonu ve Suriye özel temsilcisi Jeffrey, tam da bu iş için Moskova zirvesinin hemen ertesinde Türkiye'de. Türk tarafı ise masada güvenli bölgeyi konuştuğunu düşünüyor.
Zirveden hemen sonra gelen açıklamalar Türkiye'nin önce Menbiç'te sonra Fırat doğusunda kontrol altına alacağı algısı yaratmaya yönelik. Ama ABD ve Rusya'dan gelen açıklamalar ve sahadaki konuşlanmaları Türkiye'yi boşa çıkarıyor.
ABD, Fırat doğusunda çekilmeyi koordine ve güvenliği sağlama adı altında ilave asker konuşlandırırken Menbiç'te sınır hattını Rusya ve Suriye askerlerine devrediyor. Menbiçin batısında Suriye ve Rus askerileri vardı ama Trump'ın çekilme kararından sonra daha görünür oldular, sayıları arttı devriyelere çıkmaya başladılar.
Son gelen haberler ise daha da şaşırtıcı, sahadaki gelişmeleri resmi okuyamayanlar için. Çünkü Menbiç kuzeyinde Türk-Amerikan askerlerinin ortak devriye dolaştığı sınır hattına da Rus ve Suriye askerlerinin geldiği anlaşılıyor. Türkiye ABD ile anlaştı ABD çekilecek yerini Türkiye'ye bırakacak denildiği gün Kremlin ne demişti? Menbiç'te kontrol Suriye ordusuna geçti!
Görünen o ki çift taraflı bir kandırılmaya maruz kalıyoruz. Sonuçta Adana Mutabakatı'ndan Erdoğan'ın hayal ettiği güvenli bölge çıkmaz. Adana Mutabakatı'ndan alacağımız ders, gecikmeden Şam ile doğrudan ve yoğun iş birliğine girmektedir. Şam'sız Adana Mutabakatı Türkiye'ye tuzak olur, aynen Menbiç Yol Haritası gibi.