Salgın, yasak, panik!..
Ne yazık ki tuhaflıklar bitmiyor bu ülkede...
Başlatılan bir işin henüz bitmeden berbat edilmesi de neredeyse bir gelenek haline getirildi memlekette...
Ne yazık ki tüm dünya ile birlikte, ülkeyi de saran ürkütücü bir salgınla mücadele sırasında bile öylesine şaşırtıcı uygulamalar yapılıyor ki, hem başlatılan güzel şeylerin anlamı kalmıyor, hem de gidişat berbat edildiği için bazen hiçbir şeyin sonu iyi olmuyor...
Bakınız; AKP iktidarı Umrecilerin gidişini engellemeyerek, İran kapısını kapatmayarak, hava trafiğini durdurmayarak ve sokağa çıkma yasağı ilan etmeyerek zaten baştan itibaren savsakladığı Corona mücadelesini yoğunlaştırmak için, haftalar sonra giriştiği çabalarda yurttaşlara hep aynı çağrıyı yaptı;
"Evde kal Türkiye..."
Bu çağrı; vaka ve ölüm sayısı artarken adeta çığlık halinde seslendirilirken, geçen hafta 30 büyük şehre giriş çıkışlar yasaklandı, 65 yaş üzerindekilere uygulanan sokağa çıkma yasağı 20 yaşın altındaki yurttaşları da kapsayarak, mücadelenin genişletileceği algısı yaratıldı...
Bunlar yapılırken de, "sokağa çıkma Türkiye" çağrısı sürerken, devletin polisi- bekçisi sokaklarda yasağı ihlal edenleri yakalamak için köşe kapmaca oynadı, çırpınıp durdu..
Sonra tüm Türkiye bir gördü ki, marketlerin, fırınların, manavların- bakkalların kapandığı saatte, AKP hükümeti 48 saatliğine sokağa çıkma yasağı ilan etti!!! Yani millet gafil avlandı...
Ve yasakla birlikte yiyecek- içecek derdine düşen milyonlarca insan 30 büyükşehirde paniğe kapıldı, fırın- market- bakkal ve Tekel bayilerine hücüm etti, bu sırada "evde kal" çağrısıyla pencerelerini bile açmayan milyonlarca insan sokağa koşmuş oldu... Yani dolaylı yoldan, "evden çık Türkiye" denilmiş oldu...
Velhasıl, hükümetin durmadan dikkat çektiği "sosyal mesafe" bir çırpıda yok edildi, daha kötüsü de birçok kentte insanların ekmek- su kuyruğundaki kavgalarına polis müdahale etmek zorunda kaldı...
Bu dehşet verici tuhaflık, sanki gizli bir operasyonmuş gibi zamansız-uygunsuz başlatılan sokağa çıkma yasağını kaosa dönüştürdü...
Coronayı durdurmak için sokağa çıkma yasağı uygularken, milleti panikle sokağa döken bir tuhaf ülke olarak da tarihe geçti Türkiye Cumhuriyeti...
Sokağa taşınan tehlike!..
İçişleri Bakanı sokağa çıkma yasağı ile ilgili "önceden duyursaydık daha çok panik olurdu" şeklinde tuhaf bir açıklama yaparken, cuma akşamı duyurulan yasak sadece Türkiye'nin tuhaflıklar ülkesi olduğunu açığa çıkarmadı, ülkeyi 17 yıldır yöneten iktidarın içinde ya da bürokraside, "hiç mi mantıklı hareket edecek, öngörüsü güçlü bir bürokrat yok" sorusunu da gündeme getirdi...
Yani milletin canı burnundayken, gidişat hiç de iyi sinyaller vermezken, sokağa çıkma yasağı gibi çok önemli bir karar böyle apar topar nasıl alınırdı, zamansız bir dönemde nasıl uygulanabilirdi ve bunun yol açabileceği panik nasıl öngörülemezdi?.. Pes doğrusu!!!
Bu sorular, aslında en basitinden maske dağıtımının önce ücretli- sonra ücretsiz olacağında ve önce PTT'ye - sonra eczanelere devredilmesi sırasında yaşanan çarpıklıkta zaten yanıtını bulmuştu...
Ancak bu tutarsızlığın, sokağa çıkma yasağında bu kadar pervasızlıkla, düşüncesizlikle ve vizyonsuzlukla dışa vuracağı da kimsenin aklına gelmezdi...
CHP, İYİ Parti ve bazı MHP milletvekilleri hükümeti beceriksizlikle suçlarken, vatandaş arasında zaten salgınla baş gösteren panik, gafil avlanmanın sert tepkisine dönüştü...
Evet; yazının başında "ne yazık ki tuhaflıklar bitmiyor bu ülkede" demiştik ya, maske dağıtımı ve uygunsuz- zamansız bir durumda, panik yaratarak, üstelik- devletin kendi koyduğu "evde kal" kuralını yerle bir ederek- başlatılan sokağa çıkma yasağı ne yazık ki çok şaşırtıcı algılar da yarattı...
İşte bu algının içerisinde şu gerçek de öne çıktı;
Corona gibi dünya genelinde 2 milyonu aşkın insanı yatağa düşüren, 100 binden fazla insanı öldüren; Türkiye'de ise düne kadar binden fazla insanın yaşamına mal olan bir salgınla bu kadar şaşkınlıkla, tutarsızlıkla ve beceriksizlikle mücadele edilirken, insanların şuna da dikkat etmesi gerekiyor;
Evet, Coronadan, onu yaymaktan, salgını büyütmekten ne kadar korkuyorsak, bu dehşet verici hastalıkla mücadele edilen bir dönemde, hükümetteki şaşkınlığın yol açtığı vahametlerden de korumamız gerekiyor kendimizi!!!
Çünkü bir yandan "evde kal Türkiye" deyip, aynı zamanda milyonların sokağa döküldüğü bir dönemde, vizyonsuzluğun yarattığı kaosun da, salgının etkileri kadar ürkütücü olduğu ortaya çıkmıştır...
İşte bu yüzden de; Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin ardından ortaya çıkan görüntüleri “vahim” diye değerlendirirken şunları söylemiş;
"Karar sonrası sokağa taşan insanların etkilerini maalesef bir kaç hafta sonra acı şekilde yaşayacağız...”
Evet; AKP iktidarı; muhalefeti, medyayı, halkın beklenti, eleştiri ve tepkilerini her alanda dinlemiyor olabilir ama, hiç olmazsa dünya genelinde milyarlarca insanı ölümle tehdit eden bir salgınla mücadele sırasında daha tutarlı, daha ciddi politikalar uygulamalı...
Velhasıl, en tehlikeli ortamda, "biraz ciddiyet lütfen" demenin zamanı değil mi?..