Sakın tuzağa düşme CHP...
Türkiye 31 Mart'tan sonra 23 Haziran'da da çok önemli bir seçim geçirdi...
Toplumun büyük bir enerji ile değişim ve dönüşüm istediği bu seçimlerde iktidarı sarsan çok önemli bir sonuç ortaya çıktı...
AKP'nin hiç de beklemediği bir anda, Doğudan Batıya, Karadeniz'den Akdeniz'e kadar Türkiye'nin çok önemli merkezlerinde seçimleri kaybeden AKP, İstanbul'da yenilenen Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde de büyük fark yiyince, muhalif kitleler son 25 yıldaki en önemli direncini sergilemiş oldu...
AKP aradan 7 aya yakın süre geçmesine rağmen bu sarsıcı direncin, bu devasa depremin travmasını atlatamadı...
AKP'deki tahamülsüzlük seçimin hemen ardından kendini her alanda gösterirken, iktidarından yandaşına kadar belediyeleri kuşatmak için hiçbir fırsat da kaçırılmadı..
Öyle ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde tarikat-cemaat ve yandaş medyanın hortumlarının kesilmesinin ardından başlayan huzursuzluk CHP'li belediyeleri baskı altına alırken, AKP'nin Ekrem İmamoğlu'nu hedef alan girişimleri-söylemleri toplumda iktidara karşı yoğunlaşan direnci arttırmaktan öteye gitmedi...
Anketler de gösteriyor ki; AKP, belediyeler üzerinde baskılarını arttırmaya çalışırken oyları iyice düşmeye başladı, hükümete yönelik tepkiler daha da büyüdü...
Evet; AKP'nin içinden çıkan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ın parti kurma çabaları da iktidarı sarsarken, yaşanan erozyona karşı en kolay yol ana muhalefeti çatışmanın içine sürüklemek olmalıydı...
Halkın direnci kırılmasın...
CHP İstanbul'dan Ankara'ya, Kırşehir'den Bolu'ya, Adana'dan Mersin'e kadar öylesine önemli belediyeleri ele geçirdi ki, 17 yıl boyunca ülkede siyasetin tek hakimi olmak için devletin bütün gücünü kullanan iktidar, içine düştüğü tahammülsüzlükten kurtulmak için belediyelerin içişlerine yönelik müdahalelerden bile kaçınmadı...
Ancak tüm bunlara rağmen son 17 yılda AKP iktidarının sosyo politik ve ekonomik baskılarından bunalan kitleler Millet İttifakı'nın desteği ile elde edilen zaferi yaşarken ihtiyatlı biçimde davrandılar...
İşte bu dönemde, bu satırların yazarı dahil olmak üzere, birçok kesimden CHP'li belediyelerin icraatları döneminde dikkatli olmaları uyarıları yapıldı...
1989 seçimlerinden sonra İstanbul Belediyesi'nde "klor" rezaleti nedeniyle başlayan ve CHP'ye büyük darbe vuran olumsuzlukların yaşanmaması konusunda da yoğunlaştı bu uyarılar...
CHP'li belediyeler, aradan geçen 7 ay içerisinde hiçbir olumsuz durumla medyaya konu edilmediler...
Halen kadrolarını oluşturmaya ve AKP'li yönetimler döneminde yaşanan yolsuzlukların boyutlarını tespit etmeye çalışan CHP'li belediyeler, Millet İttifakı ile kendilerine verilen son 25 yıldaki en büyük şansı değerlendirmek için çaba içerisine girdiler...
İşte bu gidişat birilerini rahatsız etmiş olmalı ki, CHP'nin karışması için karanlık odalardan düğmeye basıldı!..
Birlik bütünlük zamanı...
Yukarıdaki manzarayı niçin anımsattığımızın herkes farkında olmalı...
Türkiye'de yurttaşların büyük bölümünün beklediği bir seçim zaferinin ardından, belediyelerde yönetim biçimleri oturmaya çalışırken, AKP iktidarı devletin gücünü CHP'li belediyeler üzerinde kullanmak için fırsat kollarken ve de en önemlisi Millet İttifakı'nı iktidara götürecek direnç büyürken, ana muhalefet partisi içerisinde hiç beklenmedik bir tartışma yaşandı ve bu da ne yazık ki bir kargaşa başlattı...
İşte bu kargaşa AKP'nin Millet İttifakı ve CHP'li belediyeler üzerinde yoğunlaştırmaya çalıştığı baskılardan çok daha ciddi erozyonlara yol açabilir...
Bir köşe yazarının, CHP'ye genel başkan yapılmak istenen bir şahsiyetin Erdoğan'la görüştüğü şeklindeki iddiası gündemi sarsarken, yine aynı gazeteci tarafından adı ortaya atılan Muharrem İnce üzerinde başlayan tartışmalar ne yazık ki giderek büyürken, AKP'nin 17 yıllık iktidarının baskısından bir nebze olsun kurtulduğunu düşünen kitleler şaşkınlık yaşamaya başladı...
Hem de parti üyelerinin ilçe delegesi olmak için mahallelerde kurulan sandıklara heyecanla akın ettikleri bir zamanda!!!
Ne kadar tuhaf değil mi, CHP'nin Türkiye'deki çok önemli büyükşehir belediyelerini kazandığı bir dönemde, partinin oylarının yükselişe geçtiği bir süreçte, nifak çevrelerinin kirli siyaseti CHP'yi huzursuzluğun ortasına çekmeye çalışıyor... Ve yandaş medya tartışmaların üzerine körükle giderken, nifakı derinleştirmek için her türlü çamuru atıyor...
"Tuzağı kuranlar ortaya çıkartılmalı" diye isyan eden Muharrem İnce, şiddetle reddettiği böyle bir görüşme iddiasıyla ilgili sakin olmalı, CHP lideri Kılıçdaroğlu'da dış etkenlerin partiye nifak sokma çabalarına karşı ihtiyatlı davranarak CHP'ye yönelik bu kirli taarruzu bertaraf etmelidir...
Kimsenin kuşkusu olmasın; 25 yıl sonra çok önemli belediyeleri rakibinin elinden alan CHP'nin 17 yıl sonra iktidara karşı yoğunlaşan direncini sandıkta dağıtamayanlar, nifak tohumlarıyla ana muhalefeti alt etmeye çalışıyorlar...
CHP'de hiç kimse sakın ola bu sinsi tuzağa düşmesin...
Kuşkusuz bu tuzak parti içerisinde bir bölünme kargaşası başlatırsa, hem Millet İttifakı yara alır hem de iktidara yürümeye çalışan CHP...
Ve tabii ki halkın da umudu parçalanır ki, olumlu gidişata en büyük darbe bu olur...
CHP birlik-bütünlük içerisinde, nifak çabalarına boyun eğmeden, tuzağa düşmeden iktidar yolunda mücadelesine devam etmeli... Atatürk'ün partisi bu ülkeye lazım...