Sahi Ay'a gidildi mi?
Deniz Bayramoğlu'nun Gündem Özel'i ilgi alanım. Bu defa yarım asır sonra Ay'a gidiş işlendi. 16-24 Temmuz 1969'un öyküsü ele alındı.
Aslında Ay'a inen ilk insan yapımı Sovyetler'in Luna-9 adlı aracıdır. Ancak içinde kimse yoktu. Bu olay Şubat 1966'daydı. Peşinden aynı yılın 2 Haziran'ında Amerikalılar Survivor'ı indirdiler. O da boştu. Bildiğiniz gibi daha sonra yine Amerikalılar Ay'a insan ayağını değdirdiler.
Projenin adı Apollo idi. Sıra ile numara verilip devam ettirilen bu çalışmada başarılar ve facialar iç içe geçti. Mesela Apollo-13 tüm mürettebatın kaybedildiği dramdır.
Film ve dizilere konu yapıldı. Daha önce de kobay köpek ve maymunlar da telef olmuşlardı.
Katılanlar
Bayramoğlu'nun programına gelenler, konunun uzmanlarıydı. Aydın Üniversitesi'nin Gözlemevi kurduğunu ben yeni öğrendim. Bu merkezin müdürü Prof. Dr. Orhan Gölbaşı da oradaydı.
ODTÜ Matematik bölümünden Prof. Dr. Cem Tezer ve İ.Ü.'de görevli Süleyman Fişek ilginç laflar ettiler. Ancak en hoşuma giden konular Tuna Emren'den çıktı. Bunda en önemli etken bir Popüler Bilim yazarı olmasıydı. Öykü anlatır gibi konuşması hoştu.
Hâlâ tartışılıyor
Emren'in ortaya attığı espriyi, "Acaba Ay'a gidildi mi?"yi gülerek izledim. Aklıma 1969 yılı geldi. Balat-Köprübaşı'ndaki Mavi Köşe -Arnavut'un yeri- hakkında sıkça yazdığımı hatırlarsınız. O tarihte kurucusu Rıfat Baba (İştay) hayatta. Lokantada çalışanlardan sadece birinin akrabalığı yok; Bekir Amca. Dümdüz bir insan. İnançları da böyle. Takıntıları fazla. Tam "Ay'a insan ayağı bastı" haberleri yeri göğü inletirken Bekir Amca'nın patladığına tanık olduk. Kalabalık bir müşteri ortamında bağırmaya başladı "Mümkün değil. Ay bir sırdır. Ay bir nurdur."
Sabit fikir
Onu İştayların iki mensubu Ali ve Necdet susturmaya çalıştılar. Ne mümkün... Koca Arnavut'un ölürken bile "Ay'a ayak basamazlar" dediğinden hiç şüphem yok.
Gırgırlar
Bu lokantanın devamlı müşterileri vardı. Bunların bir bölümü Bekir Amcayı dillerine doladılar. Kapıdan giren selamünaleyküm der demez, peşinden "Ay bir sırdır" diye bağırmaya başladılar.
Bunu da benim size sunduğum "Ay'ın fethinin 50. yıl anısı" kabul edebilirsiniz. Anlattıklarım, yaşadıklarımın kısa bir özeti. İleride bir gün Mavra olarak eksik bıraktıklarımı, yani atladıklarımı yazarım...
Nihayet
Sabahın erken saatlerine kaydırılan sağlık programlarına dikkat ediyor musunuz? Hafızanızı fazla zorlamadan ben açıklama getireyim. Her şeyden önce, estetikçiler ile rejimcilerin sayısı en aza indirildi. Bu konuda para alındığı dedikoduları hayli yaygınlaşmıştı.
İlk kez halkın kendisini ilgilendiren bir program izledim. Sinan Kunter, halkın büyük bölümünü ilgilendiren bir meseleyi ekrana yansıttı.
Prof. Dr. İlyas Dökmetaş ile mevsim hastalıkları enine boyuna tartışıldı. Burada Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına kadar konuşuldu. Kene tarafından ısırılan kişiye ne yapması gerektiği çok iyi anlatıldı.
NTV kadar diğer ekranların da böylesi yayınlar yapmasını öneriyorum.
Fatih'ten açıklama
Fatih Belediyesi Basın Danışmanı aradı. Kendisi beni, ben de onu hatırladım. Çok kibar bir tarzda iki günlük yayınıma cevap verdi. Bunu şöyle özetleyebilirim. Fener-Balat'taki tentelerin oradaki evlerde yaşayanların şikayeti üzerine kaldırıldığını söyledi. Zabıtanın vergi levhası denetimi yapamayacağı görüşüme katıldığını belirtti. Burada amacın dükkan çalıştırıcısıyla, ruhsat sahibinin farklı kişiler olduğunu ispatlamak olarak ifade etti
İmamoğlu'nun durumu
Sahaflar'daki tarihî çınarda satış yapması engellenen Hüseyin Avni Dede için "Bizim tasarrufumuz değil. Bu bölge tamamen İBB'nin denetimindedir" şeklinde konuştu. Yani topu Ekrem İmamoğlu yönetimine attı. Ben de kendisine "Tanıdığım başkanın bu işten kesinlikle haberi yoktur" diye cevap verdim.
Bu konudaki gelişmeyi merakla bekliyorum. Gene iddia ediyorum, 51 yıldır aynı yerde ekmek kazanan Dede'ye en kısa zamanda yeniden izin verileceğine inanıyorum.
...
GÜNÜN SÖZÜ
Ekilmeden biçilen tarla, nerde var? Mehmet Akif Ersoy