Sado-mazoşist Ahmet ile birleşebilir misiniz?

Altan’ın İttifak çağrısı yaptığı Kürtler, Aleviler ve dindarlar;

Sado-mazoşist Ahmet ile birleşebilir misiniz?
Ahmet Altan “kutsal ittifak” çağrısını yineledi. Allah’tan uzun zamandır Kürtler, Aleviler ve dindarlara “siz devlet değilsiniz, siz ezilenlersiniz” dayatması yaparak bu kesimleri isyana tahrik eden Altan’ın ’vahşi yanı’nı Yeniçağ gündeme taşıdı da sözde ’hümanist, ultra duyarlı, maneviyat zengini’ yazılarının hükmü kalmadı. Bu saatten sonra yazısına “bu satırları Süleymaniye’de bir bayram sabahı yazıyorum” diye başlasa da beyin yıkama silahına dönüşen kalemi kuru sıkı atacaktır. Bir “sado-mazoşist”in zulüm bitsin bayrağı açması kim için kutsal sayılabilir ki?
“Ölen Kürt çocukları”nın kahraman kurtarıcısı “Günde 8-10 kişiyi öldürmek isterim.. Benim de vahşete yakınlığım var” diyen Ahmet Altan olabilir mi?
Türk kültürünü Orta Asya’dan Anadoluya taşıyan misyonerler olan, hoşgörünün temsilcisi Aleviler “Cinayet benim için çekici” diyen Altan’ın çağrısına uyar mı?
Dindarlar ’ensesti savunan, hayvanlarla cinsel ilişkiyi onaylayan, kadını fahişe olarak görmek isteyen’ Altan’la hangi ortak paydada biraraya gelecek?


++++++


GÜNÜN SÖZÜ
RTÜK Başkanı Akman, “Çocuklarım için bir gelecek oluşturmaya çalışıyorum” demiş.
Gerek yok torunların bile geleceği garantide...
* Haldun Ertem


++++++


Nuriye bunları Akman’a da sor
Nuriye Akman’ın Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ile yaptığı röportaj iki net tavrı ortaya koydu:
1. Alman Mahkemesinin haklarındaki iddialarına iftira diyen, hüküm giyen Mehmet Gürhan ve Mehmet Taşkan’ın dolandırıcı olduklarına inanmadığını söyleyen Karaman, yargı kararlarına kulak asmadığını yani hukuk tanımadığını gösterdi
2. ’Arkadaşları’nın dolandırıcılığında aracı kurum olan Deniz Feneri ile gurur duyuyor!
Karaman’ın bir yandan “evet gemi aldık”, “evet 95’ten beri iş arkadaşımız”, “evet belgede usulsüzlük olabilir”, “evet Deniz Feneri’ni destekledik”... derken, diğer yandan da “ne alakamız var canım bunlarla” iklimi doğurmaya çalışması “ikinci Fırat vak’ası” ile karşı karşıya olduğumuzu gösterdi. Haklıya hakkını teslim etmek lazım Nuriye Akman da Kemal Kılıçdaroğlu’nu aratmadı. Yalnız kendisinden uzun zamandır başka bir perfonmans gösterisi daha bekliyoruz. ’Akman Akman’a karşı’ başlıklı bir Zahid Akman röportajı bugünlerde hiç de fena gitmez hani!


++++++

İnfiale gerek yok Türkİye!
İşler tıkırındaymış
İslam dininin, Türkiye’de siyasete alet edilerek yozlaştırılması çabalarının zirvesine, “The Rockefeller Times” dün yayımladığı bir haberle ulaştı.
Belli ki gerilimin artmasından yararlanarak aralarının iyi olmadığını bildiğimiz Recep Tayyip Erdoğan’a yaklaşmaya çabalıyor.
Onun moralini yükseltecek haberler üretiyor.
Sonucunu yakında alacaklar ve İstanbul Emniyeti’nde istedikleri değişiklikleri de yaptıracaklardır, öyle görünüyor!
Bu gazetede dün yayımlanan habere göre, son günlerde artan yolsuzluk ve yoksulluk haberlerinin nedeni Ergenekon Çetesi’nin planı imiş.
Ekonominin kötüye gittiğini anlatan haberler, yardım kuyruklarında bekleyenler, yolsuzluklarla ilgili haberler darbe planının bir parçası imiş.
Yani bunların hepsini biz darbeciler uyduruyoruz!
Şaban dişlememiş, Antep’te AKP’li işadamı milyonlarca liralık rant sağlamamış, Deniz Feneri’nin tek amacı denizi aydınlatmakmış, iki kilo mercimek için insanlar birbirini çiğnememiş ve ekonomi tıkırında!
Her gün işe gelip giderken bir “yardım evinin” önünden geçiyorum. Ellerinde boş tencerelerle kuyruklarda bekleyen insanları görüyorum.
Dört sene önce Doğan görünümlü Şahin’ler ile gezenlerin Mercedes’lerden inmedikleri de bir sır değil. Harvey Nichols’un, İstinye Park’ın lüks mağazalarında dolaşan elleri kolları torba dolu badem bıyıklıları, türbanlı hanımları da görüyorum. Bunları yazmak bir “darbe planı gereği” ise, öyle görünüyor ki darbeciyim!
Beni de listeye ekleyebilirsiniz!


++++++

Hak ettiler mi?
Kuddusi Okkır hapiste öldü... Ferit İlsever hasta çıktı... Asuman Özdemir öyle... İlhan Selçuk 4 gün kaldı içerde çıktıktan sonra ağır bir ameliyat geçirdi. Şener Paşa’nın felç olduğu söyleniyor... Bu arada Hurşit Tolon’un tahliyesi gündeme geldi.. Bazı gazeteler vicdanların yerde süründüğü manşetler atıyor; “Hapisten çıkmak için hastalanıyorlar”mış... Dinci tabir edilen basın, onurlu bir hayat geçirmiş, emeklilik çağına gelmiş yaşlı başlı insanların hapiste öldürülmesinden adeta zevk alıyor... Oysa Tolon ve Eruygur paşalar hakkında bir iddianame dahi yok ortada... Hapisle cezalandırılmasını ne adına savunabilirsiniz? Düzmece darbe günlükleri adına mı? Yoksa cumhuriyet mitinglerinin intikamı peşinde misiniz?
Ergenekon davasının Konya’da sahnelenen 7. perdesinde sorgulanan ve serbest bırakılan Prof. Dr. Uçkun Geray’ın bir öğrencisi mektup yazmış. Diyor ki:
“Hocamız 10-12 yıl kadar önce baypas ameliyatı geçirmişti. Ayrıca yüksek tansiyonu vardı. Adana’dan döndükten sonra, yüksek tansiyon kontrolden çıktı. Uzun süre yoğun bakımda kaldı (Florance Nightingale Hastanesi’nde). Damarların hasar görmesi sonucu, oluşan pıhtılar böbreklere giden ana damarı tıkadığı için böbrekler hasar gördü. Sol böbrek gitti, sağ böbrek de ağır hasarlı. Muhtemelen, Hocamız bundan sonra yaşamını diyalize bağımlı olarak sürdürecek...”
Bu insanlar bu cezaları hak ettiler mi? Üstelik daha suçlarının ne olduğu bile bilinmiyorken...
* Melih Aşık / Milliyet

++++++

Yandaş medya dokunulmazlığı
Kanal 7 Genel Müdürü Zekeriya Karaman’ın, Almanya’da tutuklu olduğu günlerde Mehmet Gürhan’dan “hileli” vekalet aldığı kanıtlandı.
Bu evrak nedeniyle İstanbul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç hakkında yasal süreç
başlatıldı...
İyi de Zekeriya Karaman’ın hiç mi suçu yok? Neden kimse ondan bu “sahte vekalet”in hesabını sormuyor!
Yoksa iktidara yakın medya yöneticileri dokunulmazlık zırhına mı sahip?
* Mustafa Mutlu/ Vatan


++++++

MİNİ YORUM
İddialar “akla ziyan”mış
Ortaçağ’a sürüklenen bir ülkede yaşamak istemediğim için TRT’nin personeli kilitlediği haberinin yalanlanmasını dilemiştim. TRT’den Medyatava’ya yapılan açıklamada “TRT binasında hiçbir personelimiz zorla kilitli olarak bekletilemez... Bu bilgi kesinlikle yanlış beyandır. Çalışanları zorla bekletmek “akla ziyan” bir iddiadır” dendi. İşin aslının birim amirleriyle yeni yapılanma toplantısından ibaret olduğu söylendi. “Ateş olmayan yerden duman tütmez.” Yine de dileyelim de ‘yeni yapılanmanın yandaşlara yer açma operasyonu’ olduğu yönündeki iddialar da ‘yalanlanabilir’ olsun.
* Selcan TAŞÇI

Yazarın Diğer Yazıları