Sadece 9 kişi mi?
Çubuk'taki saldırı görüntülerini tekrar tekrar izledim. Hamas işareti yaparak koşuşturan genç irilerine üzüldüm. 55 yaşlarındaki bir kadının elindeki şemsiyeyi silah gibi kullanışına kahroldum. Korur numarasıyla sarıldığı Kılıçdaroğlu'na yumruk atanı nefretle izledim. CHP Genel Başkanı'nın sokulduğu evin camlarını kıranlar ortadaydı. Bu tek katlı binayı ablukaya alanların "evi yakalım" bağırtıları beynime saplanıp kaldı. Eyvah dedim "ikinci Madımak" faciası mı gerçekleşecek. Ve toplu hâlde yuh çekişler...
Tuz kokarsa
Burada bir ilave de ben yapmak istiyorum. Ülkenin asayişinden sorumlu İçişleri Bakanı'nın daha önceki cenaze saldırısında söylediklerini hatırlatayım:
"Bu partinin başkanları şehit cenazelerinin protokol bölümüne alınmamalı. Çok istiyorlarsa PKK'lıların/HDP'lilerinkine katılabilirler."
Süleyman Soylu'nun daha önce de "Bittin sen Kılıçdaroğlu" dediğini de unutmadık.
Demirel'in tabiriyle "tuz koktu dönemi"ne sokulduk.
Bekliyoruz
Gördüğümüz kadarıyla tüm iktidar, saldırıyı kınadı. Her halde Erdoğan da bugünkü 23 Nisan törenlerinde CHP Genel Başkanı'nın elini sıkarken, "Geçmiş olsun, üzgünüm" diyecektir. Bunu bütün Türkiye bekliyor.
Unutulmayacaklar
Bütün bu linç hareketinden hiç unutulmayacak laflar var. Bunları da kayda geçelim:
* ANKARA VALİLİĞİ; "Üzücü protesto!"
* MİLLÎ SAVUNMA BAKANI; "Tepkinizi yeterince gösterdiniz. Şimdi geri çekilin!"
***
Gürültüye gelmesin
Ekrem İmamoğlu'nun tek yıldız olarak yer aldığı Maltepe mitingi, alınan kötü haberlere rağmen görkemli geçti. Hâkimiyet kurmaya çalıştığı İBB unsurlarının, meydana geliş ve gidişlerde çıkardığı güçlükler, muhteşem kalabalığı engelleyemedi.
Demek ki, halkın iradesi bütün handikapları ortadan kaldırabiliyor. Hayırlısıyla şu "YSK acabası" da yok olunca İBB'deki yönetimin "çift başlılığı" mutlaka bitecektir.
Yüksek Seçim Kurulu da bir an önce Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'un hâkimiyetinden kurtulsun. "Bizi kimse yönetemez" çıkışını yapsın.
Zaten, İstanbul'daki itirazın yasal hiçbir tutarlılığının olmadığı günbegün ortada...
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış tarihi 23 Nisan 1920'dir. Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulan bu Meclis, ülke tarihimizde bir ilkti. Ne yabancı güçlerin koltuk altına girmiş zümrelerdir, ne de onların efendisi konumuna gelmiş devletlerin katkısı olmuştur.
Üstelik, bu görevi canları pahasına üstlenen milletvekillerinden oluşuyordu. TBMM bir anlamda adındaki "Millet" sözcüğünü sonuna kadar hak ediyordu. İşte ulusun kimliğinin simgesi, o günden bu yana Meclis salonunda asılıdır:
"Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir".
Mustafa Kemal'i bugünü bayram ilan ederken çocuklara armağan etmesi de manasını bulmaktadır.
Bir geleneğin devamı, ancak gelecek kuşaklara iyi anlatılmasıyla mümkündür. Ayrıca yakışan şekilde ve aslına uygun aktarılması da önemlidir.
Dünya kutluyor
Mustafa Kemal, Millet Meclisi'ni kuran değerler sistemine Türk çocuklarının koruyuculuğuna emanet etmiştir. Bu nedenle bayramın anlamını TBMM'nin bizim gözümüzdeki değerini, çocuklarımıza iyi anlatmak ise bizlere düşmektedir.
Şimdilerde bu kutlamaların Birleşmiş Milletler'in de onayıyla tüm dünya çocuklarının bayramı haline gelmesi bir başka güzelliktir. Artık "Türkiye'nin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun" demekle yetinmiyoruz. Dünya çocukları da aynı ortamı yaşıyorlar.
Gıkı çıkmayanlar
Futbol medyamızın yorumcuları bu kez tek konuya düğümlendi. Galatasaraylı Emrah'ın yaptığı hareketin sonucu sarı değil kırmızı kart olmalıydı. Geçiştirilen konuysa 90+'da Başakşehir lehine verilen penaltı önemsenmedi.
Her zaman "Bu harekete penaltı çalınmaz" diye bas bas bağıranların sesi bu defa cılız çıktı. Hatta onay bile verdiler.
Demek ki Göksel Gümüşdağ ve akrabalarının hışmından korkanlar arasına donanımlı! yorumcularımız da dâhil oldular.
Tek doğrucu
Eleştirmenler içerisinde tek gerçekçi Ömer Üründül. Avcı'nın oyun düzeninin bozulduğunu anlatıyor. Oyuncu değişikliklerindeki hataları vurguluyor. Demek ki TRT Spor'daki "Yüz Yüze Futbol"u hiç kaçırmamak şart.
GÜNÜN SÖZÜ
Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar. Mustafa Kemal Atatürk