SADATCI nerede?..
Bir zamanlar çok tartışıldı, kamuoyunu bir hayli meşgul etti. Epeydir kendinden pek bahsettirmiyor!.. Unutanlar için kısa bir hatırlatmada bulunalım. SADAT; uluslararası savunma danışmanlığı yapan, merkezi Türkiye'de görünen bir şirket. Detaylarını merak edenler internete başvurabilir. Kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi. O da bir zamanlar pek popülerdi!.. Tanrıverdi, Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına atandı ardından Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyeliğine getirildi. Uzunca sayılabilecek bir süredir medyada görünmemesi de dikkat çekici...
Şeffaf olacaklardı... Kurulurken, Cumhurbaşkanlığı kurullarının üzerine çok büyük önem atfedilmişti. İstanbul seçimleri ile yakından ilgilenmiyorsa ne yaptıklarını çok merak eder hale geldik. S-400'ler, F-35'ler gibi çok derin krizlerimiz var. Dünyanın muhtelif yerlerinde darbeler meydana geliyor. Merak ediyorum; Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu toplantı üstüne toplantı yapıyor mu? Bırakın bizleri!.. Acaba Cumhurbaşkanını bilgilendiriyor mu?.. Çok büyük bir merakım daha var;
Kurulun, güvenlik kanadında görev yaptığını bildiğimiz Adnan Tanrıverdi acaba bugünlerde nerede ve ne yapar?.. Son 15 gün içinde Adnan Tanrıverdi neredeydi?.. Herhangi bir ülkeye seyahati oldu mu? Oldu ise görevi neydi?.. Türkiye'ye döndü mü?.. Türkiye dışına çıktıysa, o gezisi turistik amaçlı mıydı?.. Resmi görev ile gittiyse içeriği neydi?.. Ankara'ya geldiyse, kamuoyunu bilgilendirmek için bir açıklama yapabilir mi?.. Eğer bu sorular boş ise (!) o da bizim gibi İstanbul'da oy saydırmayı mı izliyor?..
***
Terörle mücadele uzmanı emekli Albay Erol Başan Bural'ı -tecrübesi ve uzmanlığına çok önem verdiğim için- ara sıra ADSIZ'a konuk ediyorum. Bural'ın, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü internet sitesinde "PKK Terör Örgütünün Yeni Dönem Modus Operandisi" başlıklı çok dikkat çekici makalesi yayımlandı. Bural, terör örgütünü kurulduğunda bugüne 5 ana bölümde inceliyor. Örgütün son dönem stratejisi için özetle şu tespitleri yapıyor:
"IŞİD terör örgütünün büyük oranda Suriye kuzeyi ve doğusundan temizlendiği ve IŞİD'in 'yenilgiye uğratıldığının' ilanının ardından PKK terör örgütünün, tıpkı IŞİD'le mücadelenin yegâne aktörü olarak parlatıldığı gibi bundan sonraki dönemlerde de IŞİD'den temizlenen bölgelerde istikrarın koruyucusu olarak ön plana çıkarılacağı görülmektedir. Bu kapsamda sahada ABD'nin vazgeçilmez ortağı PKK'nın bir kısmının kontrol altına alınan bölgelerde sözde kolluk gücü olarak görev yapmaya başlayacağı, bu maksatla hem askeri hem de idari kapasitesini geliştireceği öngörülmektedir.
PKK/PYD terör örgütünün Türkiye'nin olası harekâtına karşı hazırlık faaliyetlerini ve gayretlerini de artıracağı, tahkimatını güçlendirmeye ve sınır hattı üzerindeki keşif gözetleme faaliyetlerini geliştireceği düşünülmektedir. Bu maksatla PKK'nın IŞİD'le mücadele ettiği bölgelerden kaydıracağı terör örgütü mensuplarını Türkiye sınır hattına kaydırabileceği değerlendirilmektedir.
Ağır bir yenilgi aldığı Zeytin Dalı Harekâtı sonrası bu yenilgiyi psikolojik bir travmaya dönüştüren PKK terör örgütünün, IŞİD terör örgütü ile angajmanının azalmasının ardından yoğunluğunu Afrin bölgesine kaydıracağı anlaşılmaktadır. Afrin bölgesindeki hezimetini örtmek, bölgeyi geri alma hayalini hayata geçirebilmek maksadıyla PKK terör örgütünün yakın dönemde bu bölgeye takviye gönderebileceği, bu bölgedeki uyuyan terör örgütü mensuplarını daha fazla terör eylemi yapmaya teşvik edeceği, öncelikle Özgür Suriye Ordusu mensuplarına ve ardından TSK'nın bölgedeki varlığına yönelik eylemlerinin hem sayısını hem de şiddetini artırabileceği öngörülmektedir.
Petrol kaynaklarının büyük kısmını kontrol eden PKK terör örgütü, bu kaynakları nakite çevirmek maksadıyla bölgede konuşlu batılı ülkeler aracılığıyla ve doğrudan sahadaki aktörlerle görüşerek yeni pazar arayışlarına girişebilecektir. Bu kaynaktan elde ettiği nakit paranın bir kısmını kontrol ettiği bölgelerde halkın güvenini kazanmak için yatırıma dönüştürebileceği gibi bir kısmını da Irak kuzeyindeki ana karargâhına aktarabileceği düşünülmektedir.
PKK terör örgütü diğer yandan terörist başı ile görüşmelere izin verilmemesini bahane ederek daha önceki dönemlerde de gerçekleştirdiği açlık grevi eylemlerine son 3 aydır hız vermektedir. Bu eylem türü ile PKK'nın; hem uluslararası kamuoyunun dikkatlerini Türkiye'ye çekmeyi hem de kaybetmekte olduğu halk desteğini yeniden diriltmeyi, terör örgütü mensuplarını bir arada tutmayı, sözde kahramanlar yaratarak yeni bir hikâye yaratmaya çalıştığı düşünülmektedir.
Türkiye'de eylem yapamaz hale gelen PKK'nın eylemsizlik sürecini kırmak ve taban kaybetmemek maksadıyla riski az ancak medyada görünürlüğü yüksek olabilecek eylem türlerine ağırlık verebileceği görülmektedir. Bu maksatla PKK'nın meskûn mahallerde kullandığı ve YPS adını verdiği şehirlerde konuşlu terör örgütü mensuplarını hem sayısal hem de nitelik olarak artırabileceği, IŞİD terör örgütü ile çatışma tecrübesi kazanan terör örgütü mensuplarını bu yapılanmayı takviye etmek üzere ülke içerisine sızdırabileceği değerlendirilmektedir.
Arazide kalabalık gruplar halinde etkinlik kurmayan, sürekli ve artan şekilde sözde lider kadrosundan kayıplar veren PKK terör örgütü bir süredir, İHA ve SİHA'ların TSK tarafından kullanımına karşılık olarak piyasadan temin ettiği drone ve model uçaklarla askeri üs bölgelerine terör eylemleri düzenlemeye başlamıştır. Terör örgütü PKK'nın hava şartlarına da bağlı olarak kısa dönemde bu türden eylemlerini artırabileceği anlaşılmaktadır."