Saadet Partisi ve Atatürk fotoğrafı

Kamuoyu algısına "6''lı masa" olarak işlenen muhalefet ittifakı içinde yer alan siyasi partilerin/liderlerin her biri, kendi ölçeğinde ciddi direnç gösterdi bu süreçte.

Kiminin tabanıyla mücadele etmesi gerekti, kiminin geçmişin gölgesiyle… Kimi nefsini terbiye etmeyi öğrendi yahut en azından öğrenmek mecburiyetiyle yüzleşti, kimi teşkilatları hatta kurmaylarıyla karşı karşıya geldi.

Bunların bazıları hepimizin gözü önünde yaşanan, medyada enine boyuna tartışılan hadiselerken, bazıları da kapalı kapılar arkasında, bu partilerin mahremleri olarak kaldı.

*

CHP Genel Başkanı''nın açılımları en çok CHP içinde sorgulandı mesela. Keza İYİ Parti''den yükselen aykırı seslerin dışarından duyulur hale geldiği oldu.

Biri ana muhalefet partisi olması, diğeri sert yükseliş ivmesi dolayısıyla daha çok konuşulsa da, arka planda Gelecek ve DEVA Partileri de az çekmedi. Bir yandan içinden kopup geldikleri iktidar ve çevresinin linci, diğer yandan muhalif çevrelerin bitmeyen güven ve samimiyet testi…"Tost"tan hallice bir pozisyondu itildikleri.

*

Ama sanırım en çetin yol, Saadet Partisi''nin yürüdüğü idi.

Kendi içlerinden doğmuş bir iktidara karşı; iktidarın bütün nimetlerini, üstelik de pekala ortak olabilecekleri halde iterek mücadelenin zorluğu ayrı…

Dünya nimetlerine karşı zaafı bulunanların çıkardığı marazalarla uğraşmak ayrı…

"Saray"ın mavi boncuklarıyla sızan fitneyi, fesadı def etmek ayrı…

"Dava"larının sözde iktidarının "öteki"leri olmanın psikolojik yükü, yorgunluğu ayrı…

Temeli de, duvarı da, çatısı da, kolonu da "inanç" olan bir siyasi merkezde durup da, tabanı, zihinlerinde yıllarca "dinsiz", "imansız", "Allah düşmanı" olarak kodlanmış siyasi merkezlerle "ortak hedefe" yönlendirebilmenin zorluğu ayrı…

*

Yolsuzluklara karşı, yoksulluğa karşı, hukuksuzluğa karşı ittifak olurdu da… Millî Görüş tabanına, bir de, Allah ile aldatılmaya karşı da refleks kazandırmak/zaten var olan reflekslerini sarsılmaz kılmak lazımdı.

Düşünsenize;

Bir tarafta Ayasofya''yı müzeden camiye çevirmiş, Çamlıca''ya dev cami dikmiş, boğazın siluetine İslami bir imza daha eklemiş Erdoğan!

Diğer tarafta, işte o Erdoğan''ın, "camileri ahır yaptığı"ndan dem vurduğu, "camide içki içtiklerini" savunduğu, "son devrin din mazlumları"nın yegane sebebi "ce-ha-pe zihniyeti"

Kim bilir ne kalın, ne paslı prangaları kırmak gerekti.

*

Altı muhalefet partisinin son toplantılarını Saadet Partisi ev sahipliğinde yapmış olmaları ve bu toplantıda verilen fotoğraf üzerinden uğradıkları son linç vesilesiyle hem bir hak tesliminde bulunmak, hem de "yerli ve millî" olma iddiasındaki iktidar ittifakı ile muhalefet ittifakı arasındaki ince ama derin çizgiye dikkat çekmek istedim bugün.

*

Takip edenlerin malumudur;

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu''nun, beş muhalefet partisi liderini ağırladığı odadaki duvarlardan birinde Millî Görüş''ün kurucu lideri Necmettin Erbakan''ın bulunduğu bir fotoğraf asılıyken, diğer duvarda Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk''ün bulunduğu bir fotoğraf vardı.

Benim okumam, Erbakan ve Atatürk''ün resmini koymuş olmaktan ziyade, yer aldıkları karelerin mesajıydı verilmeye çalışılan… Ama çarpıtmak isteyene ne gam!

*

Fotoğrafların biri Erbakan''ın da büyük emek verdiği, gelişmekte olan 8 Müslüman ülkenin "ekonomik işbirliği"ne, alternatif ittifaklara, diğeri ise zaten 6 partinin de "dönülmesi için bir araya geldiği" parlamenter sistem/güçlü Meclis''e işaret ediyordu. Dam üstünde saksağan bir durum yoktu.

Kaldı ki, devletin kurucusu; bir siyasi parti, fotoğrafını astığı için niye izahatta bulunmak durumunda olsundu!

Ama dedim ya, çarpıtmak isteyene ne gam!

*

Vay efendim, duvarına Mustafa Kemal''in fotoğrafını (bile(!) asmış da Erdoğan''ınkini niye asmamış Saadet Partisi!

İşte bu akla zarar ziyan kıyasla saldırıya uğruyorlar iyi mi!

*

Mevzu "Cumhurbaşkanı" olmasıysa Atatürk gibi Erdoğan da Cumhurbaşkanıymış…

Mevzu, Atatürk''ün fotoğrafta dua ederken görülüyor olmasıysa, Erdoğan''ın dua ederken hiç mi fotoğrafı yokmuş!

CHP''nin Genel Başkanı''nın fotoğrafı asılabiliyormuş da, AK Parti''nin Genel Başkanı''nınki niye asılamıyormuş…

Üstelik Erdoğan dindarlara Atatürk gibi zulüm de etmemiş!

Bakar mısınız kafaların güzelliğine(!)

*

Saadet Partisi''nin, insanları din ile etkilemenin, aldatmanın, tahrik etmenin, kutuplaştırmanın ne kadar kolay olduğunun tekraren tecrübe edildiği bir zeminde, bu kin, nefret, tahrik düzeyine "rağmen" o masada, üstelik de seçmenini konsolide etmeyi başararak, oturabiliyor olması kabul etmek lazım ki marifet.

E marifet de iltifata tabidir malum…

*

Gelelim, iktidar cenahından Saadet Partisi''ne yöneltilen "Atatürk ile Erdoğan''ı nasıl eşitler" baskısının şuur altını eşelemeye…

Atatürk, altı muhalefet partisinin "İkinci yüzyılına hazırlık" mesajı verdiği Cumhuriyet''in kurucusu; siz hayırdır?

Dillerinin altında tutamadıkları bütün baklalar gösteriyor ki; önüne konacak ilk sandıkta, "Cumhuriyet''in ikinci yüzyılı" ile başka bir kurucuya, sisteme sahip "İkinci Cumhuriyet" arasında da bir tercih yapacak seçmen!

*

AK Parti iktidarının ilk yıllarında, neo-yağcı-liberallerin en çok kullandıkları metaforlardan biri "tabula rasa"ydı.

Ya mankurtlaştırılmış, zihni boş bir levhaya dönmüş ve önüne tarih diye ülkü diye konan her ne olursa ona razı şekilde yaşayacaksınız…

Ya da "Nayman Ana"ların silinmesine izin vermediği özünüze tutunacak, "tercih etme" iradesine sahip olduğunuz hayatları yaşayacaksınız…

Yazarın Diğer Yazıları