Rüşvet, operasyon ve adalet!..
Ekonominin plansız yatırımlar, israf, enflasyon, zam ve vurgun kıskacında tarumar edildiği bir ülkede, devleti yıpratan, milleti ise adeta zulüm altında tutan çarpıklıkların üzerine siyasetin gitmesini beklemek abesle iştigal etmekten öteye gitmiyor artık...
Siyasetin; devletteki, sistemdeki, ekonomideki, hatta yaşamın tüm alanlarındaki gidişatı girdaba sürüklediği bir dönemde, uygar dünyada olduğu gibi, ulusun güveneceği tek merci adaletten başkası olamaz herhalde...
İşte o adalet sarsılırsa, toplumun yargıya güveni azalırsa; yani "et kokarsa tuz-tuz kokarsa ne" soruları daha çok sorulmaya başlanırsa, ülkenin temelleri tamamen sarsılmaz mı acaba?..
AKP iktidarı döneminde yandaşlaşmış bürokrasinin adalet sistemindeki kadrolaşmayı da sarmış olduğu iddiaları çok ürkütücü bir sürece gidiyor...
Bir yandan iktidar yanlıları aleyhine karar verenlerin sürgün edildiği yargı mensupları, diğer taraftan TÜGVA ve benzeri yandaş kuruluşların referansıyla yargı mensubu yapılanların devletin en kritik sisteminde kadrolaştığı tartışmaları bitmiyor...
Bu çarpık yapı AKP''nin iktidara gelişinden bu yana sistemin tüm unsurlarını baskı altında tuttuğu gibi, yargının hareket alanını da iyice kısıtlamış görünüyor... Çünkü sokaklarda kadına şiddet uygulayanların bile (ancak sosyal medya mecralarındaki isyan üzerine) yargı kıskacına alınabildiği bir ülkede, adaletten çok şey beklemek lüks haline gelirse, Türkiye Cumhuriyeti''ne çok ama çok yazık olacak!..
Son yıllarda Man Adası skandalından "128 milyar dolar nerede" sorularına, Sedat Peker''in bir sürü çarpıklığı ortaya çıkardığı ifşaatlarından 17/25 Aralık belgelerini doğrulayan eski AKP''li bakanların itiraflarına ve hatta son olarak sayfa sayfa iddiaların sergilendiği TÜGVA yandaşlığına kadar herkes adaleti arıyor!..
Çünkü "savcılar nerede" sorularının çığlık çığlığa en çok yankılandığı bir dönemi yaşıyor Türkiye... İşte bu dönemde bir yandan yargının iktidardaki çarpıklıklara müdahale etmemesi tartışılırken; diğer yandan da (aşağıda iki örnekte de görülebileceği gibi) bazı tuhaf (!!!) yargı sonuçları var ki, bir yandan adalete güveni zedeliyor; bir yandan da yurttaşın devlete saygısını ve inancını yerle bir ediyor...
Orhan Sümer''in isyanı!..
Adana Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İl Millî Eğitim Müdürlüğü''nün açtığı ihalelere fesat karıştırıldığını ve devletin yaklaşık 60 milyon TL zarara uğratıldığını belirlemiş...
200''den fazla kişinin göz altına alındığı, Adana Millî Eğitim müdürü ve yardımcılarının içinde olduğu operasyonda 8 kişi tutuklanmış, 52 kişi için daha tutuklama talep edilmiş...
Buraya kadar bakıldığında, Adana''daki skandal Türkiye''de artık klasikleşen bir yolsuzluk haberi gibi görünüyor...
Ancak asıl vahamet yargının bu olaya bakış açısında!..
Seçim bölgesindeki çarpıklıkların üzerine giden CHP''nin çalışkan milletvekillerinden Orhan Sümer, Adana''daki bu skandalı ve bürokrasi ile yargının olaya bakış açısındaki çelişkiyi Meclis''e verdiği yazılı soru önergesinde gündeme getirmiş...
"4 öğrenci yan yana yürüdüğü zaman örgütlü suçlardan işlem yapılan ülkede, 200 kişinin şüpheli olduğu bir soruşturmanın savsaklandı"ğından kuşkulanan Sümer haklı olarak isyan etmiş...
Hem Milli Eğitim''i hem Adalet Bakanlığı''nı göreve çağıran Sümer şöyle konuşmuş;
"Adana''da İl Millî Eğitim Müdürü''nün ve yardımcılarının içinde bulunduğu çete devleti 60 milyon lira soyuyor, Milli Eğitim Bakanlığı''ndan çıt çıkmıyor... Artık tuz kokmuş... 200''den fazla kişinin gözaltına alındığı, yerde hakim, ''örgüt yok, bireysel suç'' kararıyla tutuklamaları gerçekleştiriyor!.. Nasıl örgütlü suç olmaz?.. Soruşturmanın, bakanlıktaki önemli kişilere ulaşmasının önüne mi geçilmek isteniyor? Bu soruşturma mutlaka titizlikle ve şeffaflıkla yürütülerek sonuna kadar gidilmelidir."
Sümer''in Adana Millî Eğitim''le ilgili iddiaları çok vahim...
Hadi siyaset gözünü rezaletlere kapatmış, Meclis''teki soru önergeleri yanıtsız kalıyor...
Peki; Adana Cumhuriyet Başsavcılığı ile Adalet Bakanlığı bu işe ne diyor acaba?.. CHP''li vekilin çığlığını duyacaklar mı?..
Orhan Sümer''in iddia ettiği gibi, Adana''daki soruşturma, ipin ucunun "tepeler"e ulaşmasını önlemek için savsaklanıyorsa, vah bu memleketin haline!..
Samsun''da neler oluyor?..
Şimdi aktaracağımız olay ise Adana''daki vurgun operasyonuna "yargı müdahale etse ne olur, etmezse ne olur" gibi ürkütücü bir soruyu da gündeme getiriyor;
Adı lazım değil, Samsun Büyükşehir Belediyesi''nde daire başkanı olarak görev yapan bir zatın odasına 22 Aralık 2020 günü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Bürosu tarafından operasyon düzenlenir...
Daire başkanı, Y. T. adlı bir müteahhitten "30 bin lira rüşvet alırken suçüstü" yakalanır...
"Makam odasındaki gizli bir çelik kasada 135 bin Euro, 36 bin TL, 5 külçe altın, 1059 çeyrek altın, 75 tam altın, 50 yarım altın, 40 gayrimenkul tapusu ve çok sayıda başka şahıslar adına banka hesap cüzdanları" da bulunan daire başkanı tutuklanır ve hakkında düzenlenen iddianame ile 12 yıl hapis istemiyle yargılanır...
Peki, sonra ne mi olmuş?..
AKP''li belediyede çalışan zat önceki gün yapılan ikinci duruşmasında "rüşvet almaktan 4 yıl 2 ay hapis cezası"na çarptırılmış ve "tutukluluk süresi göz önüne alarak tahliye" edilmiş!!!
Aynı davada "rüşvet vermek"ten yargılanan müteahhit Y.T ise beraat etmiş!!!
Yukarıdaki haberi okuyan her Türk yurttaşının aklına aynı sorular gelmiştir;
Adalet acaba Samsun''da nasıl tecelli etti, AKP''li belediyenin daire başkanı "rüşvet" alırken yakalanmadı mı, "suçüstü" yapılmadı mı, "makamındaki gizli kasada altınlar- paralar- tapular" bulunmadı mı?.. Hepsi yalan mıydı bunların?..
Peki, tün bunlar gerçekse, bu suçun karşılığı 4 yıl hapis ve 1 yıl dolmadan salıverilmek mi acaba?..
Söyler misiniz; Samsun''daki operasyon doğruysa ve rüşvet veren de, alan da serbest kalıyorsa, Türkiye''de rüşveti, yolsuzlukları nasıl önleyecek acaba bu devlet?..
Bu işte bir tuhaflık mı var, yoksa yasalarda boşluk var da, Samsun Adliyesi çaresiz mi kaldı?..
Adalet Bakanı''nın, hem Adana''daki iddialar ve hem de Samsun''daki "rüşvet operasyonu" yargılamasının sonucu ile ilgili söyleyecekler var mıdır acaba?..