Rus Belgelerinde Ermeni Meselesi ve Mehmet Perinçek
Mehmet Perinçek kimsenin yapmadığını/yapamadığını yapmış, Rus Devlet arşivlerine girerek, gerek çarlık gerekse Sovyet dönemlerinde Ermeni meselesine nasıl bakıldığını 100 önemli belgedeki bulgularla Türk kamuoyuna aktarmıştı. Perinçek’in bu belgeleri içeren kitabının bugünlerde 6. baskısı çıktı Kırmızı Kedi Yayınları arasından. Bu baskı “genişletilmiş” bir baskı. Mehmet Bey’in, Silivri’de de bu çalışmalarını sürdürdüğünü, Aydınlık Gazetesi’nin kuruluş yemeğinde Şule Perinçek’le yaptığımız ayaküstü sohbette öğrenmiştim. Şule Hanımefendi bir eşine bir oğluna koşarken, bir yandan da evde bulunan kiril harfli belgeleri taşıyormuş Silivri’ye. O taşımış, oğul Perinçek incelemiş, böylece belge sayısı 100’den 150’ye çıkmış.
Bu kitabın ilk baskıları Azerbaycan ve İran’da da büyük ilgi görmüş, Rusça ve Farsça olarak yayımlanmıştı. Bu yeni baskı daha çok ses getirecektir, belgeler bunu gösteriyor.
Bu kitap, tüm Türk aydınları ve siyasetçilerinin kütüphanelerinde bulunmalıdır, devletimiz bu kitaba özel ilgi göstermeli, bürokrasisini bu kitaptaki bilgilerle donatmalıdır.
Önemli bulduğum yerleri kısaca aktarayım, anlayan anlasın, bu eseri neden bu denli önemsediğimi.
-Mşak Gazetesi’nde 20 Eylül 1914’te Ambartsum Arakelyan adlı Ermeni şunları yazmış. Okuyunca oyunun bugün de aynı oyun olduğunu, yalnızca aktörlerin değiştiğini görüyoruz. “Tarihin hükmü acımasızdır. Türkiye kendi başına bağımsız bir organ olarak yaşayabilecek durumda değil; o ölmek ve parçalanmak zorunda ve onun enkazından bağımsız, özgür ve uygar bir yaşama başlayacak yeni devletler yükselecek. Bu tarihin ve mantığın kaçınılmaz talebidir.”
-Sovyet Ermenistanı devlet adamı B.A.Boryan “Uluslararası Diplomasi ve SSCB” adlı eserinde Şeyh Sait isyanını yorumluyor ve şöyle diyor: “Türkiye’yi yönlendirme planında Ermenilerin yerini Kürtler aldı.”
-1918 yılında Taşnakçı Ermeniler tarafından kurulan Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni, neler söylüyor neler. Ermenilerde zerre kadar akıl varsa, kulak verirler. “Sevr Antlaşması gözlerimizi kör etmişti, kafamızda kavak yelleri esiyordu” itiraflarında bulunuyor Kaçaznuni ve şu yargıya varıyor son tahlilde: “Taşnaksutyun’un artık yapacağı bir şey yok.”
-Sovyetler Birliği’nde Yüksek Sovyet Prezidyum Başkanlığı, Politbüro Üyeliği, Bakanlık gibi üst düzey görevlerde bulunan Ermeni kökenli Anastas Mikoyan, Lenin’e sunduğu raporunda şu görüşlere yer veriyordu: “Büyük Ermenistan ancak emperyalistlerin silahlı gücüyle dayatılabilir... Partimiz ‘büyük’ya da ‘küçük’ Türkiye Ermenistanı diye herhangi bir iddianın yanında yer alamaz.”
-Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nin 1926 tarihli baskısındaki “Taşnaksutyun” maddesinde deniliyor ki: “İşçiler, Rus ve Türk burjuvazisine karşı mücadele verdiklerinde Taşnaksutyun buna katıldı, Ermeni kapitalistlere karşı mücadeleye sıra geldiğinde ise grev kırıcılığı yaptı”. Taşnaksutyun’un gerçek amacı da açıklanıyor: “Türkiye’nin Doğu Bölgelerinde ilk etapta özerklik alıp daha sonra devlet kurmak.”
-Rus Türkolog Gordlevskiy’in yazdıkları: Ermeniler, Osmanlı’yı öylesine benimsemişlerdi ki Türkler tarafından unutulmuş Dede Korkut Destanı, kısa zaman önce Beyşehir’de bir Ermeni tarafından tekrar yazılmıştı.