Rum-Yunan tahriklerine dur deme zamanı gelmedi mi?
Geçtiğimiz hafta bu köşedeki yazımda Rum-Yunan ikilisinin yürürlüğe koyduğu ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi''nin(GKRY) başarı ile yürüttüğü 4 ayaklı stratejisinin muhakkak bozulması gerektiğini dikkatinize getirmiştim. Rum-Yunan ikilisinin Akdeniz''de Kıbrıs''ı, Ege''de de Türkiye''ye ait adaları, bölgedeki ülkeler ve AB, ABD, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleriyle kurduğu ilişkiler çerçevesinde elde etmeye çalıştığını detaylarıyla anlatarak bu oyunun bozulması için, ara verilen proaktif siyasetimize yeniden dönüş yapılması gerektiğini, gemilerimizin yeniden Doğu Akdeniz''deki görevlerinin başına dönmesini ve vakit kaybetmeden münhasır ekonomik bölge ilan etmemiz gerektiğini, Mavi Vatan''a sahip çıkılmasının hayati öneme haiz olduğunu vurgulamıştım..
***
Rum-Yunan ikilisi geçtiğimiz günlerde yukarıda belirttiğim strateji çerçevesinde önemli adımlar attı. ABD ve Fransa ile imzalanan anlaşmalar yanında geçtiğimiz Pazartesi günü 9''uncu Güney Kıbrıs-Mısır-Yunanistan üçlü zirvesi, Yunanistan''ın başkenti Atina''da gerçekleştirildi. Rum haber kaynakları, üç ülkenin enerji sektörü esas olmak üzere, bir dizi sektörde iş birliği yapma kararı alındığını ve zirve toplantısı çerçevesinde üç ülkenin elektrik şebekelerini bağlayan iş birliği anlaşması imzalandığını duyurdu. Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi''nin imza koyduğu ortak açıklamada Anavatan Türkiye''ye "sert mesajlar" verilirken, üç ülkenin ortak ilgi alanlarındaki konularda iş birliği yaparak, geniş bölgedeki barış, güvenlik ve istikrarı güçlendirme konusundaki kararlılığı vurgulandı. Ortak açıklamada, Türkiye-Libya anlaşmasına da atıfta bulunuldu ve bu anlaşmanın yasal sonuçlar doğurmadığı gibi, bölgedeki istikrarı baltaladığı iddia edildi. Ortak açıklamada Türkiye''ye, araştırma gemilerinin taciz edilmesi gibi Uluslararası Hukuk ilkelerini ihlal eden tek taraflı eylemlerden ve "tahriklerden" uzak durması çağrısı da yapıldı. Açıklamada ayrıca, agresif bir ortamda veya şiddet kullanarak sonuç getirecek verimli bir diyalog kurulamayacağına dikkat çekildi. Türk gemilerinin Güney Kıbrıs''ın sözde "Münhasır Ekonomik Bölgesi" ve Uluslararası Hukuk zemininde belirlenmiş deniz bölgeleri içerisindeki "yasa dışı sondajlarını ve sismik araştırmalarını" reddettiklerini belirten üç lider, Yunan hava sahasındaki "ihlaller" ile Yunan kıta sahanlığı içerisinde Uluslararası Hukuk ilkelerini ihlal eden tüm diğer "yasa dışı eylemleri" kınadıklarını ifade ettiler.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, üç ülkenin bölgede oynadığı istikrar rolünü överken, mevkidaşlarını Türkiye''nin Kıbrıs''taki "ihlallerine" dair bilgilendirdiğini söyledi. Anastasiadis, Kıbrıslı Türklerin iki devletli çözüm önerisinin kabul edilemez olduğunu ve BM kararlarına ters düştüğünü kaydederken, BM Genel Sekreteri''nin Kıbrıs için özel danışman atayamamasından Kıbrıs Türk tarafını sorumlu tuttu.
Rum-Yunan ikilisinin bölgemizde şer ittifakları kurarak özellikle askerî iş birliklerini geliştirdiğini ve hedeflerine Türkiye ve KKTC''yi koyduklarını yıllardır yazıp uyarmaktayım. Kardeş Mısır''ın hangi koşullarda Rum-Yunan ikilisinin kucağına itildiğinin muhasebesinin doğru dürüst yapılmasının ve bir an önce Mısır ile ikili ilişkilerin düzeltilmesinin önemine dikkat çekmekteyim. Halihazırda yeniden başlatılan görüşmelerde izlenen siyasetin aramızı düzeltmek bir yana daha kötü sonuçlar doğurduğunu görmek üzücüdür. Mısır ile ikili görüşmeleri sürdüren ekibin gözden geçirilmesi zannederim yerinde olacaktır.
KKTC Dışişleri Bakanlığı 3''lü zirve sonrası yapılan ortak açıklamaya tepki göstermiştir. Dışişleri açıklamasında, "Ortak açıklamada yer alan hususlar adadaki siyasi ve hukuki gerçekleri yansıtmamaktadır" denilirken "Anılan ortak açıklama gerçekleri saptırmayı amaçlamaktadır. Her şeyden önce Doğu Akdeniz''de yaşanan gerilim Rum tarafının tek taraflı faaliyetlerinin bir eseridir. Rum tarafının ilk kışkırtıcı faaliyetinin Mısır ile imzaladığı tek yanlı deniz hudutlarının sınırlandırılması anlaşması olduğu da anımsanacaktır. Kıbrıs Türk halkının haklarını ihlal eden Rum tarafının siyasetine Mısır''ın destek vermesini kınamaktayız." diye tepkimiz ortaya konmuştur. KKTC ve Anavatan Türkiye''nin meşru hak ve çıkarlarımızı muhafaza etme kararlılığı bakanlık açıklamaları ile sınırlı kalmamalı, diplomatik yollar yanında diğer, tüm etkin enstrümanlar da devreye sokulmalıdır. Rum-Yunan ikilisinin sabırlarımızı taşıran meydan okumalarına, tahrik ve kışkırtmalarına son noktayı koyma zamanı artık gelmemiş midir?