Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Rum-Yunan stratejisi ve oyunu bozulmalıdır

Bundan 3 yıl önce bu köşede yayınladığım ''Kıbrıs ve Ege''yi gözlerine kestirdiler'' başlıklı yazımda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi''nin(GKRY) bölgemizdeki ülkelerle kurduğu yakın ilişkilerin hedefinde Türkiye ve Kıbrıs Türkleri olduğunu, kendi başına Türkiye ile baş edemeyeceğini anlayan Rumların kurnazca yaptıkları stratejik bir planlama ile Türkiye''yi başka ülkelerle karşı karşıya getirmeyi ve akılları sıra haklarımızı korumaktan caydırmayı hedeflediğini vurgulamış ve Yunan destekli Rumların stratejilerini paylaşmıştım.

O tarihte ortaya koyduğum GKRY stratejisinin 4 ana temeli şöyledir:

1-Bölgesel iş birlikleri: Bölgedeki İsrail, Mısır, Ürdün, Lübnan hatta Suudi Arabistan ile kurulan yakın iş birlikleri, özellikle petrol konusunda yapılan anlaşmalarla Rumlar bölge ülkelerinin iştahını kabartmaktadır. İsrail ve Mısır ile birlikte Avrupa''ya doğal gaz temin edecek olan Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı (East Mediterranean Natural Gas Pipeline) projesi çalışmalarda son aşamaya gelinmiştir. GKRY, Mısır ve İsrail ile enerji dışında askerî anlaşmalar da imzalanmıştır.

2-Avrupa Birliği''ni konunun içine çekme: AB ülkeleri ile özellikle Fransa, İtalya ve Hollanda ile enerji dalında başlatılan ilişkiler oldukça ileri seviyededir. Fransız TOTAL, İtalyan ENI ve Hollanda-İngiliz ortaklığı Royal Dutch SHELL firmalarına Kıbrıs etrafındaki sözde Münhasır Ekonomik Bölgede (MEB) önemli imtiyazlar verilmiştir. Bu imtiyazları eline geçiren ülkelerle Türkiye''yi karşı karşıya getirmek için AB devreye sokulmuştur.

3-ABD ile stratejik ortaklık: ABD''nin GKRY ile son ilişkilerinin seviyesinde gözle görülür gelişme yaşanmaktadır. ABD''nin Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Doherty neredeyse Rum Yönetimi''nin memuru gibi çalışmakta ve Rum tarafına uygulanmakta olan silah ambargosunun kaldırılması için çaba göstermektedir. (Silah ambargosu geçtiğimiz yıl kaldırılmıştır.) Exxon Mobile firmasına da petrol lisansı ve imtiyazları verilmiştir. ABD''li yetkililerin biri gidip bir diğeri Rum tarafını ziyaret etmekte ve iki tarafın da yetkililerinin yaptıkları açıklamalara göre ''stratejik ortaklıklarını geliştirmeye çalışmaktadırlar''.

4-BM Güvenlik Konseyi''nden Türkiye''ye baskı: GKRY, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi ülkelerle kurduğu karşılıklı çıkara dayalı ilişkilerde de oldukça başarılıdır ve bu ülkelerle de birçok alanda ekonomik iş birliğine girmiştir. Özellikle İngiltere, Fransa ve ABD''nin Türkiye karşıtı kararlar alması esas hedeftir.

Yazımda devamla GKRY''nin, Türkiye''yi adada işgalci olarak tanımlamakta olduğunu ve verdikleri mücadelenin sözde ''işgal ve istilayı'' sonlandırmak olduğunu vurgulamış şunları paylaşmıştım: "Türkiye''nin ve Kıbrıs Türklerinin doğal kaynaklarının ortak bir işletme kurularak bu bünyede birlikte yürütülmesi teklifini Rum tarafı reddetmiştir. GKRY, Türkiye''nin hak arayışlarını ise ''saldırganlık'' ve ''iyi komşuluğa sığmayan davranış'' olarak nitelemekte ve yaygara koparmaktadır. Kıbrıs sorununun çözümünde ise federal çözüm modeli Rumlar tarafından oldukça değişik bir şekilde algılanmakta ve yorumlanmaktadır. Rum''a göre federasyonda Türkler azınlık hakları ile yetinmeli ve etkin karar almada kesinlikle önemli rollere talip olmamalıdır. Siyasi eşitlik mümkün değildir ve ''adaletsiz'' bir çözüm yoludur. Türk askeri adadan çıkmalı, Türkiye''nin garantörlüğü ve tek yanlı müdahale hakkı sonlandırılmalıdır."

Rum tarafının ekonomik, siyasi ve askerî eksendeki güvencesi yukarıda belirttiğim 4 ana temelde yapılandırdığı ilişkilere dayanmaktadır. Rum-Yunan ikilisi Akdeniz''de Kıbrıs''ı, Ege''de de Türkiye''ye ait adaları bölgedeki ülkeler ve AB, ABD, BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleriyle kurduğu ilişkiler çerçevesinde elde etmeye çalışmaktadır. Yunanistan uluslararası anlaşmalar, Lozan, Paris Anlaşması gibi önemli hukuki taahhütlerine uymayı reddetmektedir. Bütün bu tertip ve stratejiler devrede iken, düşmanca tutum ve tahrikler sürdürülürken Rum tarafı utanmadan sıkılmadan hâlâ daha müzakerelerin yeniden başlaması çağrılarını yinelemektedir.

Rumların bu stratejilerinde herhangi bir değişiklik yoktur. Ne var ki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar''ın KKTC''nin başına seçilmesi ve Anavatan Türkiye''nin Doğu Akdeniz''de, Mavi Vatan''ın tamamında haklarımızı savunmaktaki kararlılığı ile tüm plan ve stratejileri altüst olmuştur. Son dönemde Türkiye''nin Mavi Vatan''daki araştırma/sondaj çalışmalarına ara vermesi ve geri çekilmesi Rum-Yunan ikilisini yeniden yüreklendirmiştir. Geçtiğimiz günlerde Nautical Geo gemisinin Mavi Vatan içerisinde kıta sahanlığımıza tecavüz etmesiyle yaratılan gerginlik yukarıda belirttiğim stratejinin devamıdır ve hedef haklarımıza konmak, altüst olan plan ve hedeflerini canlandırmaktır. Geri çekilen gemilerimiz limanlarımızdan çıkmalı ve kararlılıkla daha önce başladıkları görevlerini sürdürmelidir. Daha fazla zaman kaybetmeden Türkiye münhasır ekonomik bölge ilanını da yapmalı bu konudaki tartışma ve Mavi Vatan konusundaki birliğimizi sarsan bölünmeler de önlenmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları