Rumuzlu demokrasi!
Program hayali kuran gazeteciler İbrahim Şahin’in demokratlığına övgüler düzerken, kurum personeli rumuz kullanarak haberleşiyor. TRT’nin haber kanalının, kadrolaşma zeminı olacağı iddiaları da ayyuka çıktı
Medya mensuplarına, “Bir TRT çalışanı” rumuzuyla yazan ’kişi’, TRT’nin demokratlığını yere göğe koyamayan Nagehan Alçı’ya yazdıklarının sağlamasını yapmasını öneriyor. Aslında bu kişinin düşüncelerini ancak “rumuz”la bildirebiliyor olması bile, görmek isteyene TRT’nin demokrat, farklı fikirlere tahammüllü(!) yüzünü gösteriyor.
Dünkü Medya Polemik’te değindiğimiz konuların devamı niteliğinde olduğu için önce mektuptan birkaç bölüm aktaralım: “Nagehan Alçı TRT için diyor ki; ”Evet, yayın çizgisi iktidar paralelinde. Ama hangi iktidar zamanında değildi ki?“
Sizin mantığınızla ”her iktidar döneminde kamu kaynakları hortumlanıyordu“ diyerek yolsuzluklara, usulsüzlüklere sessiz mi kalmalıyız? TRT’nin kasasına giren her 100 liranın 80 lirası işçilerin, memurların, emeklilerin, işsizlerin, cebinden çıkarken ”Ey TRT parayı bizden alıyorsun AKP’ye hizmet ediyorsun“ diyemeyecek miyiz?
Alçı ve Şahin’e çağrı
Alçı’ya açık çağrı; ”Kim ne derse desin, kendi görüşüne ters olana da yer açılabiliyor bu iktidar döneminde. Haksızlık yapmayalım“ diyorsunuz ya;
Gelin TRT Genel Müdürü İbrahim’e bir çağrı yapın;
l TRT’de program sunan, programlara sürekli yorumcu olarak katılan isimleri tek tek açıklasın.
l Bu açıklamada, İbrahim Şahin döneminde sendika (Türk-İş, Disk, Hak-İş, KESK, Kamu-Sen, Memur-Sen) ve meslek odası (TMMOB, TTB vb) yöneticilerinin hangi programlara (tarihleriyle birlikte) konuk olarak katıldığı da yer alsın.
l Bu açıklamada, bırakın parlamento dışında kalan siyasi partileri, TBMM’de grubu bulunan AKP dışındaki parti (CHP, MHP, BDP-eski adıyla DTP) temsilcilerinin hangilerinin hangi programlara hangi tarihlerde konuk olarak katıldığı yer alsın.
Bunlar açıklansın ki AKP ve TRT için gönül rahatlığı ile ”Kim ne derse desin, kendi görüşüne ters olana da yer
açılabiliyor bu iktidar döneminde. Haksızlık yapmayalım“ diyelim.”
Ve son bir not eklemiş “Bir TRT çalışanı”: “Son yıllarda oluşan bir gelenek var. TRT’de program yapmak isteyen gazeteciler önce köşelerinde TRT yönetimine övgüler diziyorlar sonra TRT’de programa başlıyorlar. Nagehan Alçı da yakında TRT’de programa başlarsa, programlarda sık sık konuk olarak yer alırsa hiç şaşırmam. ”
Haber kadrosu hazır
Yine dün TRT 2’den bozma haber kanalı projesinin perde arkasına dair bazı iddialar ortaya atıldı.
TRT’nin yeni kanalının “habercilik” değil, “Yeni kanal açtık, yeni personel alacağız” diyebilmeye zemin hazırlamak suretiyle “kadrolaşma” açılımı olduğunu ileri süren odatv TRT’nin “bugünler için” yaptığı transfer listesini yayınladı. Odatv’nin iddiasına göre şu anda TRT Haber Dairesi’nin başında kağıt üstünde Ahmet Çavuşoğlu bulunsa da birim Yardımcısı Ahmet Böken tarafından idare ediliyor. Reşadiye saldırısı gibi skandala dönüşen haber dosyalarına da son şeklini Böken veriyor. Ve yine sitede yer alan yoruma göre “Böken’in yaptığı her şeyden İbrahim Şahin’in haberi var” .
Odatv “haber kanalının personeli hazır” başlığıyla, bugüne kadar yandaş medyadan haber dairesine yapılan transferlerin listesini de çıkarmış. Bence bu listeye “Tescilli yandaş medya mensupları” dışında TRT’ye bakıp da “demokrasi” görebilen tek gazeteci olan Alçı da göz atmalı: “Ahmet Böken, Ahmet Torun, Cumali Çaygeç, Cavit Atasever, Mehmet Çığın, Meryem Özkurt, Rahmi Şener, Sedat Dalda(STV), Hasan Basri Erden, Burhan Torunlar, Volkan Makar, Gökhan Kulaş, Nuri Coşar, Fettah Erdurur, Halil İbrahim Özemiş, Servet Dağ (CİHAN), İlyas Dal, Erkan Söğütçü, Murat Kaban (Zaman), Abdülkadir Beşikçi, Yalçın Salay (Aksiyon), Ercan Baysal, Murat Nuhoğlu, Erdoğan Baycan, Ertan Ömeroğlu, Uğur Alıcı (Kanal 7) Yasemin Demirhan Erden, Anda Ayva (Kanal A), Faruk Ayaz (Kanal 24)
* * *
TRT artık kendi işini yapsın
TRT reyting ölçümlerinden çıkmış. Artık ölçülmeyecekmiş. Aslına bakarsanız pek bir şey fark etmez. Çünkü ölçüldüğü zaman sıralamaları değiştirecek bir başarı da gösteremiyordu. Aslına bakarsanız, devlet televizyonlarının reyting patlaması yapması beklenemez. Onlardan beklenen kaliteli yapımcılık, bilgilendirici, öğretici programcılıktır.
TRT ne yazık ki, bunu yapmak yerine özel kanallarla yarışa girmişti. Ama beceremedi. Şimdi kaliteli yayıncılığa dönecekse çekilme iyiye işarettir. Yok eğer özel kanallar tarzı yayıncılık yapmayı sürdürecekse bu çekilme hayra alamet değildir. Çünkü kalitesiz ve başarısız programlara para akıtılmaya devam edileceğini gösterir ki, bunu kabul etmek mümkün olmaz.
l Fatih Altaylı / HaberTurk
* * *
Faşizmin psikolojik temelleri
Kimler, hangi insanlar otoriter yapılanmalara “doğal olarak” destek verir? Bir insanın, faşist bir oluşum dalgasına kapılıp sürüklenmesinin mekanizmaları nedir?
Tatlı su aydınları
Bunlara yakıştırılan “aydın” kimliği, ya okumuş olduklarından, ya sahip oldukları (köşe yazarlığı gibi) “kamuoyu lideri konumundan”, ya geçmişlerinde bir akımın militanı olmalarından veya hepsinden birden gelir. En önemli özellikleri “güce tapmaktır”. İktidarlara veya iktidara geleceğini düşündüklerine destek verirler. Kraldan çok kralcı oldukları için de, otoriter nitelikli iktidarların faşizan eğilimlerini güçlendirirler.
Dönekler
Bunlar kendilerinde daima bir “kurtarıcılık”, bir “önderlik” misyonu vehmeden militan kişilerdir. Daha önce katıldıkları “kurtarıcı” eylem ya da ideolojiler başarısız olunca, kendilerini boşlukta bulur ve yeni bir “kurtarıcı” eylem veya ideoloji ararlar. Eski rollerinden, yani yanlış ata oynamalarından dolayı kendilerini bağışlamaz, bu yanlışlarını hem kendilerine hem de yeni çevrelerine bağışlatmak için yeni katıldıkları ideoloji veya eylemin en önde gelen, en sert militanları olurlar.
Tipik özellikleri, eski kimliklerinden kurtulduklarını ve yeni rollerini benimsediklerini ispat etmek için “Günah çıkartmak”, hatalarını abartmak ve eski yol arkadaşlarını karalamaktır.
Biatçılar
Dogmatik kafa yapısına sahip “normal” kişilerdir. Bunların yaşamında kuşku duymak, sorgulamak, gerçeği aramak yoktur. İçinde bulundukları grubun eylemini veya ideolojisini kayıtsız koşulsuz benimserler. Hangi hareketin içinde olurlarsa olsunlar otoriter bir yapılanmanın temel taşlarını oluştururlar.
Bir kişi hem “Tatlı Su Aydını”, hem “Dönek” hem de “Dogmatik” olabilir ki, bu da ender görülen bir durum değildir.
l Emre Kongar / Cumhuriyet
* * *
Karakaçan Bey’in kulakları çınlasın
Farkında mısınız Engin Ardıç’ın başına ne geliyorsa “eşek”lerden yahut “eşeklik” kavramından geliyor. Bahçeşehir Üniversitesi’ni ziyaretinde Egemen Bağış’ı protesto eden öğrencileri konu alan ve ağır küfürler içeren “Diplomalı eşekler” yazısını protesto için Sabah gazetesi önüne gelen grup, feleğin nasıl bir cilvesiyse artık, “Engin Ardıç senden sucuk bile olmaz” pankartları taşımış. Ayrıca Bağış’ın bindiği eşeğin kafası yerine Ardıç’ın kafası “fotoşoplanmış” ! Protestocular Sabah gazetesi güvenliğine Ardıç için yumurta, marul ve patlıcandan oluşan “beslenme sepeti” bırakmışlar.
Hey gidi günler hey... Aklıma Karakaçan Bey ile kurduğumuz Anırma Takip Timi’nin maceraları geldi. Engin Ardıç “Adı Hüseyin olan biri ABD Başkanı seçilirse eşek gibi anırırım” yazmıştı da, Barack Hüseyin Obama resmen ABD Başkanı olduktan sonra derin bir sessizliğe gömülmüştü ya... Sözünü tutması için başlattığımız “Anır artık Engin Ardıç” kampanyasının 24. gününde bakın nasıl uyarmışız kendisini: “Dikkat et de sucuk olmayasın!...” Kurban Bayramı arifesi olduğu için o günlerde bütün vaktini “eşek jenositi ile mücadeleye” ayıran Karakaçan Bey de Ardıç’a yol yordam gösteren şu mesajı yayımlamış: “Sözünü tutup anıracaksan, Taksim’de kalabalığın içinde anır. Tenhalarda, kaçak mezbaha alanlarında başına iş alma. Anırtı duyup üstüne çullanan korsan kasaplar, eşek olmadığını anlayana kadar iş işten geçebilir...” O gün sucuk olmasın diye çırpınan bizlere kulak verip sözünü tutmadı, şimdi “senden sucuk bile olmaz” diyenlerle uğraşsın dursun bakalım. Ne demeli bilmem ki; Şöyle en efkarlısından, ‘bir garip Orhan Veli’ tadında kitabe-i sengi mezar yakışmaz mı Ardıç’ın gazeteciliğine: Hiçbir şeyden çekmedi dünyada / Eşeklerden çektiği kadar / Yazık oldu Engin Efendiye...
* * *
İsrail’le oy kavgası
AKP Lideri Erdoğan; içeride her sıkıştığı anda; İsrail’e saldırarak iç politikada avantaj sağlamaya çabaladı. Bunun için de İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırıları kullandı. Müslümanların koruyucu lideri gibi bir görüntü vermeye çalıştı. Sayın Erdoğan, eğer insan hakları bakımından bir tavır takınıyor olsa idi; Irak’ta bir milyondan fazla insan katledilirken bu durumu da eleştirirdi. Lakin, tek bir söz etmedi. Hatta; ABD askerlerinin kayıp vermeden ülkelerine dönmeleri için dua ettiğini söyledi.
Eğer Başbakan Erdoğan; katledilen Müslümanlar için tavır takınmış olsaydı; yine Irak’ta kanı akıtılan Müslümanlar için bir ses verirdi. Yani; İsrail ile Başbakan Erdoğan arasındaki kavga; tamamen AKP’ye içeriden oy devşirmek için başlatılmış bir kavgadır.
l Rıza Zelyut / Güneş
* * *
Basın gerilimin maşası oldu
Milliyet’teki köşesinde Melih Aşık yazdı, Uğur Dündar’ın Star Haber ekibi Türkiye gündemini fazlasıyla işgal eden krokinin peşine düşmüş. Sonunda vardığı yer bilgisayar tamircisi! Yani subayların ifadelerinde söyledikleri yer.
Dünya üzerindeki her hükümet kendi çıkarları aleyhine işlemeye başladığı zaman gündemi bir şekilde değiştirir. Ancak Türkiye’de bu çok sık ve çok abartılı gerçekleşmeye başladı. Bu hız eminim pek çoğumuzu aptallaştırmıştır. Süreç hep aynı şekilde işliyor: Balon haberler, bu haberlerin belli medya kurumlarına servis edilmesi, ardından büyük kıyametler kopması, çürütülmesi, sessizce kapatılması bir alışkanlık halini aldı.
Bu ‘organize işler’ Türkiye’de bir yönetim tarzı olmaya başladı. Neredeyse bir oyun gibi tezgahlanıyor her şey ve maalesef bu organizasyonun sistematiği bütün ülkeyi germek üzerine kurulu. Basın sadece bir maşa olarak bu gerginliğe katkıda bulunuyor. l Oray Eğin / Akşam
* * *
Bakanlık sözcüsü gibiler
En tipik örneği Cindoruk haberleridir.. Neredeyse Ergenekoncu diyeceklerdi.. Ya tutarsa.. AKP’ye, Erdoğan’a rakip olursa diye..
HSYK, sekiz aydır Yargıtay’a üye seçemiyor.. Boş üye sayısı 34’e çıkmış.. Çeşitli iddialar var; Bakan, kendine yakın isimleri seçtiremeyeceğini anladığı için seçimi engelliyor diyorlar..
AKP’ye yakın bir gazeteyi açıyorsunuz karşınıza şu satırlar çıkıyor.. “Hükümet, seçimde daha farklı organları devreye sokmak istiyor. Hükümet birinci sınıf hâkim ve savcıların da seçilmesini sağlayacak reform hazırlığında.”
Bunu kim söylüyor? AKP’ye yakın yazar.. Seçim neden yapılmıyor diyenlere de kızıyor.. Sormak lazım.. Hükümet sözcüsü müsün?
Bir örnek daha.. 56 hâkim ve savcı Adalet Bakanlığı müfettişlerinin kararıyla aylarca dinlenmiş ’bu işte bir sakatlık yok mu’ diyorsun.. AKP’li yazarlardan yanıt geliyor.. Ergenekon savcılarının isteği üzerine dinleme yapıldı.. Bakanlık sözcüsünden hızlı!.. l Mehmet Tezkan / Milliyet
* * *
TESEV ektiğini biçmeye başladı
Bugün değilse bile yarın sadece okul adlarından değil her türlü kamusal alandan “şehitlik” ve “gazilik” unvanlarını kaldıracaklar. Proje yeni değil... Tezgâh yıllar önce işadamı Can Paker’in başkanlığındaki Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından kuruldu. TESEV’in yaptırdığı bir araştırmada şehitlik ve gazilik unvanlarının toplumda ayrımcılık yarattığı öne sürülerek kaldırılması önerildi. Önerdiler de ne oldu demeyin; yıllar çok çabuk geçiyor! l Deniz Som / Cumhuriyet
* * *
MİNİ YORUM
Aman ne ilginç iddia
Kurtlar Vadisi “Polat İsrail’e karşı” içeriğiyle ilgili olarak; “Ortağının kurumsal misyonu “İsrail çıkarlarını korumak” olan Doğan bu diziyi neden yayımladı?” diye sormuştuk ya, üstüne vazife sayan çift kimlikli yazar açıklamış: Çünkü Star TV satışın eşiğinde! İnternet siteleri de bunu
“İlginç iddia” diye manşet yapıyor. Peh!..