Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

Rumlar askerileşmede dünyada ilk 10'da

KKTC'de, Meclis'in çoğunluğu ve hükümet, Kıbrıs sorununun çözümünde Cumhurbaşkanı Akıncı'dan neredeyse taban tabana zıt bir çözümü savunuyor. Akıncı, 45 yıldır defalarca denenip sonuç alınamayan federasyon temelinde bir çözümden yana. Ve bu konuda yeni bir müzakere sürecinin başlamasını destekliyor.

Bu konuda BM Kıbrıs özel temsilcisi, ABD, AB, Yunanistan, GKRY de aynı şeyi destekliyor. Yani Akıncı, çok açık şekilde Türk tarafının karşısındaki ittifakla aynı safta.

Nitekim yeni bir müzakere sürecinin alt yapısını hazrlayabilmek üzere 25 Kasım'da BM ve Kıbrıs'ın Türk ve Rum tarafları üçlü bir görüşme yapacak. Karşı tarafın hedefi bunu Yunanistan ve Türkiye'yi de dahil ederek 5'li müzakere sürecine dönüştürmek.

Müzakerede karşı tarafın hedefi belli: Kıbrıs Türk'ünün varlığını ve kimliğini silerek Enosis'in önünü açmak, ikinci Girit vakasını Kıbrıs'ta gerçekleştirmek.

Bu hedefe ulaşmak için de şunları yapacaklar: 1960 anlaşmalarıyla kurulan denge (ki fiilen Rum tarafınca bozulmuştur) ortadan kaldırılacak, Türkiye'nin garantörlük hakkı olmayacak, Türk askeri adadan çıkarılacak.

Sonra mı? Eline silah alacak Rum tarafının yapacağı katliamlar. Olmaz demeyin, Rumların yaptıkları yapacaklarının kanıtı.

Peki nasıl olacak? Önce bizzat Rumların itiraflarına sonrada bir küresel endekse bakarak anlatalım.

Rumların Türk kimliğini silmek, Türkleri adadan çıkarmak için yıllardır yaptıkları provokasyonları hep birlikte yaşadık. Son olarak Rumların saldırganlığının toplumsal bir sarmala dönüştüğünün haberini yine bizzat Rum medyası verdi.

"Her evde bir silah" manşetiyle verilen habere göre, GKRY'de ortalama 100 kişiye 36,4 silah düşüyor. Politis gazetesi haberi, "Rumlar, hiçbir denetim olmaksızın tamamen silahlı. Silahlar soygun veya cinayet gibi yasadışı faaliyetlerde kullanıldı" ifadesiyle GKRY'nin nüfusunun bir milyon olduğuna dikkat çekildi. Haberde Rumların G-3, Kalaşnikof, Sa vz. 58 tipi hücum silahları kullandığına dikkat çekilen haberlerde; "25 ile 70 yaş aralığındaki, 3 kişiden 1'inin bir av tüfeği veya askerî tüfeği var" denildi.

Bu tür bir silahlanma bireysel güvenliği sağlamayı aşan kitlesel katliamlar yapmayı hedef alan bir anlayışın ifadesidir.

Gelelim Küresel Askerileşme Endeksine (Global Militarization Index).

1990'dan bu yana hazırlanan bu endeks, üç kategorideki mukayese ve hesaplamalarla belirleniyor.

Birinci kategoride devletin askeri ve sağlık harcamalarının milli gelir içindeki payı belirlenip askeri harcamalarla sağlık haracamaları mukayese edililiyor.

İkinci kategoride ordu, paralı güvenlik güçleri ve ihtiyat (yedek) güçlerinin sayılarının nüfus içindeki durumu ve bunların ülkedeki doktor sayısıyla ilişkisi analiz ediliyor.

Üçüncü kategoride, devletin sahip olduğu ağır silahlarla ülkenin nüfusunun mukayesesi yapılıyor.

Yapılan mukayeselerde elde edilen sonuçlar her kategorinin ağırlık faktörüyle çarpılarak ülkelerin endeks notuna ulaşılıyor.

1990'dan itibaren hazırlanan bu küresel endekste Rumlar 1990-2000 arasında dünyada 4 ile 6 arasında değişen sırada yer alırken 2000'li yıllarda genelde 7 ile 9 arasında değişen bir sırada yer almışlardır. 2018'de ise 4. sıraya yerleşmiştir. Yani 30 yıldır dünyada hep ilk 10'da olan bir güçten bahsediyoruz.

Yunanistan'ın da daha önceleri 10-14. sıralarda yer alırken son 5 yılda dünyada ilk 10'da yer aldığını söyleyelim.

Rumların askerleşme endeksinde sürekli dünyada ilk 10'da olmasının ana nedeni GKRY'nin yatırım yaptığı askeri gücün sözde resmi silahlı gücü RMMO'nun açık kaynaklara yansıyan 12.500 kişilik gücü haricinde ilave büyük bir gücü bulunduruyor olmasından kaynaklanıyor.

Endeksin ikinci kategorisinde incelenen paralı silahlı güçler (milis) ile yedek güçleri bağlamında Rumların ne kadar gücü dikkate alındığı biliniyor. Ancak Rumların en az 80 bin kişilik paralı-milis gücü de eğitip donattıkları, yedek güçlerle birlikte her evin ve köyün bir askeri nokta depoya dönüştüğü biliniyor. Nedense Türk tarafı da bunları bilmezden geliyor.

Siz buna Rum medyasında çıkan bireysel silahlanmayı da ekleyin. Sonuçta, Türkleri yok etmek, adadan çıkarmak için büyük bir askeri hazırlık yapıldığı ortaya çıkar.

Hal böyleyken sözde müzakerelerde Türk askerinin adayı terk etmesi, Türkiye'nin garantörlüğünün olmaması dayatılıyor. Bunlar gerçekleştiği anda Kıbrıs Türklerinin neyle karşı karşıya kalacağını görmek için uzman olmaya gerek yok.

O zaman işte sorular: Rumlar bu kadar rekor derecede askerileşmeyi Türklerle barış ve birleşmek için mi kullanacak? Bu derecede askerileşen (örtülü olarak en az 100 bin kişilik bir ordu hazırlayan) ve son yıllarda ağır silahlar da alan Rumların, Türklerle birlikte yaşamayı düşündüğünü söyleyebilir miyiz? Güney ve Kuzey Kıbrıs birleştiğinde bu kadar silah kime karşı kullanılacak? GKRY, eğer olursa, birleşmeden sonra bu askeri gücünü lağv etmeye ve silahları teslim etmeye hazır mı? Türk askeri ve Türkiye adayı terk etsin denirken müzakerelerde neden Rumların ordusu, milis ve yedek güçleri ile bunların silahları hiç gündeme alınmaz? Federasyon müzakerelerini destekleyen Türkler bu felaketin farkında mı?

Yazarın Diğer Yazıları