Rum-Yunan Cenevre'de sabırları taşırdı
Kıbrıs'ta Rumlarla Türkler arasında anlaşma olmayacağını bilmek ve söylemek kâhin olmayı gerektirmiyor. Yakın tarihimizi okuyan herkes, yaşananların nedenlerini bilenler ,tarihsel olarak Rum-Yunan ikilisinin hedeflerini özümseyenler ve Rum-Yunan siyasetini az da olsa takip edenler anlaşma olmasının neredeyse imkansız olduğunu çoktan tespit etmiştir. Bu nedenle çözüm yolu Rum-Yunan ikilisinin saplantıları ve ulaşılması zor hedeflerinde ısrarlı duruşları nedeniyle bugüne kadar tıkanmıştır.
***
Rum-Yunan, savaşta kaybettiklerini masada alma alışkanlığını Cenevre'de de sürdürmüş, ne var ki bu kez düşündüklerini henüz yapma imkanı bulamamıştır. Rum'un maximalist denilen aşırı talepleri olası bir anlaşmayı berhava etmeye yetmiştir. Özellikle Yunan Dışişleri Bakanı Kocias'ın garantilerin kaldırılması hususundaki tavrı sabırları taşırmıştır.
Beklenildiği üzere 9-11 Ocak tarihleri arasında Rum ve Türk tarafları üzerinde çözüm sağlanamayan başlıklarda çalışmalarını yürütmüş ve bilahare haritalarını BM temsilcilerine teslim etmiştir. BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide tarafından düzenlenen basın toplantısında tarafların birçok konuda anlaştıkları, üzerinde anlaşılamayan konular olduğunu, bunların da çözümlenmesi halinde çözüme yakın olunduğu ve bu tarihi fırsatın da kaçırılmaması gerektiği söylenmiştir. 12 Ocak'ta toplanan ve garantör ülkeler İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Boris Johnson, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu'nun katıldığı 5'li Konferansa BM'nin yeni Genel Sekreteri Antonio Guterres başkanlık etti. Antonio Guterres, Türk ve Rum liderler Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis ile birlikte düzenlenen ortak basın toplantısında, yapılması gereken henüz çok iş olduğunu belirtip, bunun sadece iki toplumun da güvenlik kaygılarını dindirmekle sınırlı olmadığına da dikkat çekti.
Kıbrıs sorununun görünür bir gelecekte çözülmesine çok yaklaşıldığını belirten BM Genel Sekreteri, ancak "mucize" beklenmemesi gerektiğini kaydetti. Müzakerelerde "sağlam ve dayanıklı bir çözüm arandığını" kaydeden Guterres, Kıbrıs'ta bir anlaşmaya varılacaksa, buna her iki toplumun yapılacak referandum sonucuna göre karar vereceğini ifade etti. Guterres, "Çok güçlü bir şekilde 2017 başında Kıbrıs'ın umut için bir sembol olabileceğine inanıyorum" diye konuştu.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias'ın "henüz tam hazır olmadıkları" gerekçesiyle sürecin 23 Ocak'a uzatılması talebi, Akıncı ve Çavuşoğlu tarafından kabul edilmezken, müzakerelerin teknik kadrolar tarafından 18 Ocak'ta, yani bugün, Mont Pelerin'de devam etmesine karar verildi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Kıbrıs müzakerelererinde teknik konuları konuşmak üzere 18 Ocak'ta garantör ülkelerden uzmanların, daha sonraki bir tarihte de bakanların bir araya geleceğini, bir sonuç çıkması halinde de başbakanları davet edeceklerini söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ayrı ayrı açıklamalar yaparak, Kıbrıs'ta Türkiye'nin etkin garantisi ve güvenliğinin hiçbir şart altında vazgeçilemeyeceğine vurgu yaptılar.
***
Cenevre sonrasında Türkiye'nin tutumu da ortaya çıkmış oldu. Buna göre:
1) Garantörlüğün iptali mümkün değildir. 2) Türk askerinin Kıbrıs'tan çekilmesi söz konusu olamaz. Türk askeri ilanihaye adada kalacaktır. 3) Annan Planı'nın artık geçerliliği yoktur. Şimdiki yeni bir müzakere sürecidir. 4) Dönüşümlü başkanlık 2 dönem Rum, 1 dönem Türk başkan şeklinde olacaktır. 5) Karpaz'ın iadesi ve sahil şeridinin kısaltılması söz konusu değildir. 6) Kapalı Maraş'ın açılması, ancak Erenköy ve Yeşilırmak bölgelerinin birleşmesi ile(Pirgo Rum köyünün Türklere verilmesi ile) mümkündür. 7) Güzelyurt kesinlikle verilmeyecektir. 8) Olası anlaşma AB'nin birincil hukuku olacaktır. 9) Türk vatandaşları, Türkiye AB'ye tam üye olana kadar adanın tümünde 4 özgürlükten faydalanacaktır. 10) Nüfus oranı 4'e 1 olarak değil, nüfusların güncel şekline göre ayarlanacaktır. 11) İki kesimliliğin kesinlikle sulandırılmasına müsaade edilmeyecektir.
Türk tarafının üzerinde ısrarla durduğu yukarıda belirttiğim ve diğer önemli konularda herhangi bir gerileme Kıbrıs Millî davamıza zarar verecektir. Bugün Mont Pelerin'de toplanacak üst düzey bürokratların biran önce hazırlıklarını tamamlaması ve mutabakat sağlanabilir ise başbakanların bir araya gelerek sorunun çözümünü şu veya bu şekilde neticelendirmeleri elzemdir. Günün sonunda Rum tarafının uzlaşmaz tutumunun devam ettiği bir süreçte en doğru yol KKTC ile yolumuza devam etmektir. Rum-Yunan ikilisinin sabırlarımızı taşıran samimiyetsiz yaklaşımlarına mahkûm olmadığımız bilinmelidir.