Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Rum ve AB kural tanımıyor

Geçtiğimiz haftaki yazımda Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu’nun 18 Nisan’da kabul ettiği Türkiye 2012 İlerleme Raporu’nda yer alan Kıbrıs’la ilgili ifadelerin kabulünün mümkün olmadığına vurgu yapmış ve Avrupalının, Garantör Türkiye’ye adadan asker çekmeye başlaması ve kapalı Maraş’ı Birleşmiş Milletler’e (BM) devretmesi çağrılarının kınanması gerektiğini belirtmiştim.
Ayrıca Avrupa Birliği’nin(AB) Rum’a destek vererek, Rum tezlerini savunarak, “haksız ve taraflı” rapor ve kararlar üreterek adada sürdürülmesi tasarlanan çözüm arayışlarını kökünden sabote ettiğini, adaletli ve kalıcı bir çözüme ulaşmanın artık hayal olduğunu yazmıştım.
Avrupalı sömürgecilerin Kıbrıs Türküne reva gördükleri insanlık dışı uygulamaların vakit kaybetmeden sonlandırılması için en radikal tedbirlerin hemen almasının gerekliliğine de dikkat çekmiştim.
Bu hafta KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun, AB Komisyonu Başkanı Josè Manuel Barroso’ya, Avrupa Komisyonu’ndan adadaki hassasiyetleri göz ardı edecek her türlü hareketi engellemesini beklediğini bildiren bir mektup göndermesi ve AB içinde meydana gelen bazı gelişmelerle ilgili endişelerini iletme ihtiyacı hissetmesi Avrupalıya güvenilmemesi gerektiğinin yeni bir kanıtı oldu.
Cumhurbaşkanı Eroğlu mektubunda, “Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulmak için olumlu ve yapıcı adımlar atarken, Avrupa Komisyonu Genel Sekreterliği’nin, tüm genel müdürlere ve bölüm şeflerine Kuzey Kıbrıs için kullanılan tabela ve isimlerin Yunancası’nın kullanılması talimatı veren bir mektup göndermesi bir talihsizliktir” diye başladığı mektubunda, “Böyle bir hareket, adadaki iki tarafça ulaşılacak bir anlaşma ihtimaline katkıda bulunmaktan uzaktır. AB’nin önde gelen kuruluşlarından biri olarak Avrupa Komisyonu’ndan, adadaki hassasiyetleri göz ardı edecek her türlü hareketi engellemesini bekliyoruz” diye şikayette bulundu ve komisyonu protesto etti.
Ana dili kullanmanın AB’nin çeşitli sözleşme ve antlaşmalarıyla korunmakta olan temel insan haklarından biri olduğunu vurgulayan KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıslı Türklerin ana dilinin Türkçe olduğu düşünüldüğünde tabela ve isimlerin de Türkçe olmasının doğal olduğunu ifade ederek, Türkçenin, 2004 yılındaki birleşme planını reddetmesine rağmen AB’ye kabul edilen Güney Kıbrıs Rum yönetiminin resmi dillerinden biri olarak tescil edildiğini belirtti.
Eroğlu, “Kıbrıslı Türkler tarafından, Türkçenin AB’nin resmi dillerinden birisi olarak kabul edilmesi yönünde yapılan sayısız çağrıya rağmen, Kıbrıs Rum yönetimi bunu yapmayı reddetmektedir. Dolayısıyla, Kıbrıslı Rumlar, resmi dillerinin Yunanca ve Türkçe olduğunu belirten kendi anayasalarının 3. maddesini ihlal etmektedirler” dedi.
AB içindeki son düzenlemelerle ilgili bir başka hayal kırıklığını dile getiren Cumhurbaşkanı Eroğlu, Avrupa Komisyonu İletişim Genel Müdürlüğü’nün, Brüksel’de düzenlenen çalışma ziyaretlerine katılacak Kıbrıs Türk sivil toplum örgütleri temsilcilerinin Güney’deki Larnaka Havaalanı’nı kullanmasını talep etme girişimine dikkat çekti. Barroso’ya, “Kuzey Kıbrıs’taki limanların kullanımını engelleyen herhangi bir uluslararası karar alınmamış olduğunu bilginize getirmek isterim” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıslı Türkleri Larnaka Havaalanı’nı kullanmaya mecbur etmenin pratik olmadığı gibi AB’nin kuruluşunda temel alınan normlara ve değerlere aykırı olduğunu vurguladı.
Eroğlu mektubunun sonunda, “Bu süre içinde, çözüme yönelik çabalarımızın başarı olasılığına bir zarar gelmemesi için, AB’nin yukarıda bahsedilen türden karar ve hareketlerden kaçınması hayati önem taşımaktadır” ifadelerine yer verdi.
AB her zaman olduğu gibi Rum-Yunan ikilisinden yana tavır belirlemekte ve Kıbrıs Türkünün haklarını dikkate almamaktadır. Komisyon Kıbrıs Türkü üzerindeki izolasyon ve ambargoların kalkması için 26 Nisan 2004’te aldığı kendi kararını dahi uygulamaya koymamıştır. İnsan hakları savunucusu olduğunu iddia eden AB ve kurumları sınıfta kalmıştır. Önyargılı Avrupalı zihniyetin, Haçlı kafaların, bizim geleceğimiz ve kaderimiz üzerinde oyun oynamalarına daha fazla müsaade edilmemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları