Rum tehditlerine sessiz kalmamalıyız
Yıllardır Kıbrıs sorunu ile yatıp kalkmaktan, her hafta Kıbrıs sorununu yazmaktan, Rum tarafının bitmek tükenmek bilmeyen olumsuz/uzlaşmaz/düşmanca tutumunu bu köşede siz değerli okurlarla paylaşmaktan inanın yoruldum, ayrıca aynı veya benzer şeyleri tekrarlamaktan zevk almıyorum. Ne var ki bu kutsal/millî davamızda meydanı kendini emperyalizme satmış içimizdeki piyonlara boş bırakacak değiliz. Rum'un propaganda mekanizmasının dünya kamuoyuna verdiği yanlış/eksik/çarpık mesajlarına karşın suskun, elimiz-kolumuz bağlı duramayız. Yazılarımın birçoğu yabancı dillere çevrilip ilgili/gerekli mercilere ulaştırılmaktadır. Rum tarafının masa başında Kıbrıs'ı Elenleştirme çabalarına karşı ebedi liderimiz rahmetli Rauf Denktaş'ın izinde, gösterdiği yolda mücadele etmeye devam edeceğiz.
***
Tescilli Eokacı ve Enosisçi Anastasiadis'in seçildiği ilk günden itibaren, kendisinden önceki Rum liderler gibi, masaya göstermelik olarak oturacağını, anlaşmaya niyeti olmadığını ve kimsenin uzlaşma/anlaşma olur diye rüya görmemesi gerektiğini burada defalarca yazdım. Anastasiadis'in iç siyasi kaygılarla Annan Planı'na "evet" dediğini, bunun samimi bir eğilimi olmadığının altını çizdim. Anastasiadis'in Türk düşmanı Megali İdea hayali peşinde koşan palavracı bir siyasetçi olduğu özellikle son dönemdeki uzlaşmaz tutumuyla daha da berraklaşmıştır. Kıbrıs sorununa çözüm bulacağı iddiasını taşıyan, Kıbrıs Türk halkının tamamını kucaklayıp, Kıbrıs Türkünün özgürlük, güvenlik ve eşitliğinin olmayacağı bir anlaşmayı onaylamayacağını vurgulayan KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve ekibinin bugüne kadar süren samimi ancak stratejiden yoksun çalışmaları/çabaları başarılı olamamıştır. Rum tarafının tutumu değişmeyeceğine göre de uzlaşma/anlaşma doğru bir hedef değildir. Zamanın ve enerjimizin KKTC'nin kalkınması ve tanıtılması için harcanması en doğru yol olacaktır. Bakınız KKTC Turizm Bakanı Ataoğlu'nun birkaç gün önceki "KKTC Turizmi artık dünya turizm piyasasında dikkate alınan rakip ülke olarak görülmektedir" açıklaması oldukça memnuniyet vericidir. Cennet ada Kıbrıs'ın İbiza'dan, Sardinya'dan, Mayorka'dan doğal güzellikleri bakımından inanın eksiği yoktur, fazlası vardır. Yeter ki doğru stratejilerle kaynaklarımızı akılcı uygulamalarla dışa açabilelim.
***
Bu arada Enosis Plebisiti'nin okullarda kutlanması ile Enosis'i yeniden canlandırma girişimi sonrasında Rum tarafının küstahça tutumu devam etmektedir. Olayları saptırarak Türk tarafını hedef alan suçlamalar sürmektedir.
Rum basını faşist Anastasiadis'in, bugün New York'ta gerçekleştireceği görüşmelerinde, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'e "Kıbrıs Rum Kesimi'nin diyalogun sürmesine ilişkin mutlak arzusunu anlatacağı" haber verilmektedir.
Alithia gazetesinin haberine göre, Limasol Maratonu'nun dün gerçekleşen açılış töreninde konuşan Rum lider, BM Genel Sekreteri'ne "Kıbrıs Rum Kesimi'nin, kendi sorumluluğu olmadan kesintiye uğrayan diyalogun sürmesine dair mutlak arzusunu anlatacağını" yinelemiştir. Hedeflerinin, yalnızca bir toplumun değil, iki toplumun da beklentilerine, kaygılarına ve endişelerine yanıt verecek bir çözüm bulunması olduğunu da yineleyen Anastasiadis, "Herhangi bir üçüncü tarafın garantör olmasına veya özellikle de işgal birliklerinin varlığına kesinlikle izin vermemesi gereken bir çözümden" söz etti. Anastasiadis, ziyaretinin amacının "hem sahip olduğu isteği tekrarlamak, hem de bir çözümün sürdürülebilir, işler ve halk tarafından da kabul edilmesi için gerekli çerçeveyi yinelemek olduğunu" da ifade etmiştir.
***
Rum tarafının saldırgan tutumunda bir değişiklik yoktur. Kıbrıs Türklerinin haklarını yıllardır gasbeden Rum tarafı petrol ve doğal gaz sondajlarına da devam etmekte, ihaleler açmakta, anlaşmalar yapmaktadır. Bu tek taraflı girişimler daha önce krize neden olmuş, Türkiye'nin Nawtex ilanı ile bir müddet durgunlaşmış bilahare yeniden çalışmalara devam edilmiştir. Anastasiadis'in Nawtex ilanını bahane ederek masayı terk ettiğini hatırlamalıyız. Bu konudaki Rum tahrikleri halen devam etmektedir. Türkiye'nin buna sessiz kalmayacağı ve yeni bir krizin eşikte olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu konuda Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis'in açıklamaları tehditle doludur ve aşırı tahrikkardır.
Defalarca "bu artık son, Rum aklını başına almaz, anlaşmazsa biz KKTC olarak önümüze bakarız" dedik, ancak ne ki sözümüzün arkasında duramadık. Laflarımız bir blöf olarak havada kaldı. Artık boş laflardan, söylemlerden vazgeçmeli, en azında 16 Nisan referandumundan sonra millî davamız paralelinde yürekli kararlar alınmalı, Rum-Yunan'ın anlayacağı çeşit eylemler gerçekleştirilmeli, Megali İdea, Enosis gibi hayallerin hiçbir şartta uygulanmayacağı anlayacakları şekilde gösterilmelidir.