Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Rum tarafı ile ortak niyet ve zemin yok

Gerek Türk, gerekse Rum yetkili makamların son günlerdeki açıklamaları ve karşılıklı atışmalarına bakılacak olursa müzakerelerin yeniden başlaması ve olası bir çözüm ile ilgili ne ortak bir niyet ne de zemin vardır. Önümüzdeki sürecin karşılıklı suçlamalarla ve gerilimlerle geçeceğini şimdiden söylemek mümkündür.

Anastasiadis yeniden seçilmesinin ardından planlı bir şekilde kriz politikasını sürdürmektedir. Daha önce de bu köşede bahsettiğim üzere Anastas gerilim yaratarak, bunu hedefleri doğrultusunda yöneterek, kazançlı çıkmayı hedeflemektedir.

Bölgede yeni gerilim...

İtalyan ENI şirketine ait Saipem 12000 gemisinin 3. parselde sondaj yapmasına Türk savaş gemilerinin izin vermemesinin ardından; Anastas konuyu geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Avrupa Konseyi Liderler Zirvesi gündemine getirmiş ve buradan istediği desteği almıştır. Konsey Başkanı Tusk, Türkiye'nin AB üyesi ülkelerin egemenliğine saygı göstermesi gerektiğini, Türkiye'nin saldırgan tutumundan vazgeçmemesi halinde 26 Mart'ta Varna'da gerçekleşmesi gereken Türkiye-AB Liderler Zirvesi'nin yapılmasını mümkün görmediğini açıkladı. Tusk konuyla ilgili olarak 22-23 Mart'taki liderler zirvesinde karara varılacağını bildirdi. Anastas bu destekle Lefkoşa'ya döner dönmez, yeni planını devreye sokmuştur. Bu plana göre Anastas 22-23 Zirvesi'ne kadar bölgemizde muhakkak yeni bir kriz yaratacak ve bunun sorumluluğunu da Türkiye'ye yükleyecektir. Önümüzdeki günlerde ExxonMobil şirketinin bölgede gerilim yaratacak şekilde sondaj yapacağı planlanmakta ve Türkiye'nin buna karşı tavrı merak edilmektedir. Rum tarafı, Türkiye'nin zaten AB ile limoni olan ilişkilerini tamamen bozacak ve Türkiye'ye yaptırım uygulanmasını sağlayacak eylemleri artırmaya çalışmaktadır. Zaman içinde yaptırımlardan bunalacak olan Türkiye'nin Kıbrıs'tan, Ege'den taviz vereceği hesaplanmaktadır.. Rum'un planı budur.

Türk yetkililerin Kıbrıs etrafındaki sulardaki doğal zenginliklerin çıkarılması ve paylaşılması ile ilgili Türk tarafının karar almada söz sahibi olması gerektiği açıklamalarına Rum tarafından beklenen tepkiler gelmiştir.

Gelen tepkilere bakıldığında Rumların Türk tarafı ile Kıbrıs Türkleri ile hiçbir şeyi paylaşmak istemediği bir kez daha kanıtlanmıştır. Özellikle GKRY Dışişleri Bakanı Hristodulidis'in birbiri ardına yaptığı açıklamalar Rum'un gerçek niyetini ortaya koymaktadır. Hristodulidis önceki gün yaptığı açıklamada, "Kıbrıs Türk liderliğinin, Türkiye'nin planlarına hizmet etmek adına, sadece Kıbrıslı Türklerin haklarını değil geleceğini de feda etmeye hazır olduğu sonucunun bunlardan ilki olduğunu" iddia etti. Hristodulidis, "Müzakere masasında doğal kaynaklar konusunda uzlaşılar bulunduğu halde, Türk tarafının müzakerelerin yeniden başlaması konusundaki isteksizliğinin net olduğu" iddiasında bulundu.

Baklayı ağzından çıkardı

Hristodulidis yaptığı başka bir açıklamada ise baklayı tam olarak ağzından çıkardı; doğal gazın birlikte yönetilmesi tezinin, Kıbrıs sorununun da sonu demek olduğunu belirtti. Hristodulidis, Kıbrıs Rum tarafının doğal zenginliğin Kıbrıs sorununun çözümünden sonra yönetilmesine dair Talat-Hristofyas yakınlaşmasında ısrar ettiğini de tekrarladı. Hristodulidis'in açıklamalarının mantığına göre anlaşma olmaz ise Türk tarafı hiçbir zaman doğal zenginliklerden pay alamayacaktır. Anastas ve sözcüsü düne kadar şiddetle karşı çıktıkları Talat-Hristofyas 'yakınlaşmalarına' sahip çıkmakta ve doğal zenginlikler konusunun çözümden sonra gündeme gelebileceğini belirtmektedirler. Rum tarafı, Türk tarafının çözüm adına iyi niyet ve samimiyetle sahip çıktığı tüm yakınlaşmaların Crans Montana'da bertaraf edildiğinin farkında bile değildir. Rum Dışişleri Bakanı Hristodulidis yaptığı açıklamada müzakerelerin başlayabilmesi için Türk tarafının doğal zenginlikler konusunu gündeme getirmemeyi kabul etmesi gerektiğini, aksi takdirde müzakerelerin başlamasının mümkün olamayacağına dikkat çekmiştir. Bilindiği üzere Türk tarafı bu konuda yaptığı açıklamalarda doğal zenginlik konusunun hemen görüşülmesi gerektiğini belirtmiştir.

Hatırlanacağı üzere KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, geçtiğimiz günlerde yaşanan gerginliği gündeme getirerek yaptığı açıklamada "Eğer bu zenginliklerde her iki toplumun da hakkı olduğu kabul edilip bunun gerekleri yerine getirilmezse ve bu konu iki toplum ile başta Türkiye ve Yunanistan arasında iş birliği alanı olma yönünde değerlendirilmezse olacak olan bu durumdur" diye doğru bir tespit yaparak uyarıda bulunmuştur.

Görüldüğü üzere tarafların birbiri ardından yaptıkları açıklamalarda ortak bir anlayış, niyet ve zemin yoktur. Rum tarafı yukarıda belirttiğim Bizans oyunlarını bir yana bırakıp, Türk tarafının önerilerinde uzlaşmaya yanaşmaz ve gerilimlere devam ederse adada beklenen ortak çözüm hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları