Rum, saboteye devam ediyor
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in 18 Haziran’da toplanacak Rum Ulusal Konseyi’ne sunacağı müzakere grubu listesinde anılan Rum eski Başsavcı Alekos Markidis, Rum tarafının müzakereci atamasına karşı olduğunu açıkladı.
Rum tarafında yayınlanan Alithia gazetesinin “Alekos Markidis: ’Müzakereci Atanmasına Karşıyım” başlığıyla aktardığı röportajında Markidis özetle şunları söyledi: “Kıbrıs sorununda müzakereci atanmasına karşıyım. Çünkü bir başkan seçildi ve müzakere yapmaktan sorumlu olan, siyasi karar alması gereken odur. Müzakere yapmak üzere biri seçilmedi. Eğer biz müzakereci gönderirsek Kıbrıslı Türkler de kendi müzakerecilerini gönderecekler, ne birinin ne diğerinin yetkisi olacak.
Dolayısıyla prosedür kanserleşecek. Bir belge üzerine tek bir kelime yazılması için bile ara isteyip üstlerine sormaları gerekecek. Bizim müzakerecimizin üstü kim olacak? Başkan (Anastasiadis) ben olmayacağım, Ulusal Konsey’deki partilerin başkanları olacak diyor. Fakat siyasi parti başkanları kendi aralarında bile anlaşamıyorlar. O zaman, kendi siyasi gücü olmayan bu müzakereci ne yapacak? Şamar oğlanına dönecek.”
Markidis’in açıklaması, seçildiği günden beri müzakere sürecini başlatmayarak geciktirmeye çalışan Anastasiadis’in maskesini bir kez daha düşürmüştür. Anastasiadis, Rum tarafındaki ekonomik sıkıntıları öne sürerek ABD ve üyesi olduğu AB’yi müzakerelerin Ekim ayından sonra başlaması hususunda ikna etmişti. Anastasiadis’in müzakerelerin kaldığı yerden değil de sil baştan başlaması konusunda da açıklamaları vardır.
Rum tarafında zaman zaman ada gerçeklerini göz önüne alan Markidis gibi aydınların bulunduğunu ve bunların yaptıkları açıklamaların Kıbrıs sorununun anlaşılması açısından önemli olduğunu birçok kez bu köşede sizlerle paylaştım. Markidis’in Kıbrıs etrafındaki doğal gaz yatakları konusunda yaptığı açıklama da önem arzetmektedir. Markidis bu konuda da Alithia gazetesine şunları söylemiştir: “Çözüm ile doğal gaz arasında bir bağlantı olmadığını söyleyenleri anlayamıyorum. Âlâ, bağlantı yok. Çözüm zamanı geldiğinde de ‘Bayım, hidrokarbon buldunuz ve bu hidrokarbonları kim yönetecek’ derlerse ne diyeceğiz? Merkezi hükümet değil Kıbrıs Rum Federal Devleti mi? Ne istiyoruz? Öteki tarafla bir çözüm çerçevesinde bir tür gevşek bir bağlantı mı yoksa uluslar arasında tanınacak merkezi devlet olduğu görüntüsü verecek merkezi bir erk mi? Onlar da Kıbrıs’ın kuzey kesiminde hidrokarbon bulurlarsa, ne diyeceğiz? Türk federal devletine ait olduğunu kabul mü edeceğiz? Belki de ondan ötesi olmadığından eminiz...”
Öte yandan Rum Meclis ve EDEK Başkanı Yannakis Omiru haftalık Kathimerini gazetesine verdiği mülakatta, Kıbrıs müzakerelerinin, 2012’de bittiği zeminden başlamasına karşı olduğunu söyledi. Omiru, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’ın Kıbrıs grubu tarafından hazırlanan ve müzakerecilere 30 Nisan’da verilen görüş birlikleri ve görüş ayrılıkları belgesinin ne ara anlaşma ne de müzakereye zemin olabileceği görüşünün altını çizdi.
Rumun elli yıla yakındır sürdürülmekte olan müzakerelerden sonuç almaya niyeti yoktur. Rum federal bir yapı çerçevesinde biz Kıbrıs Türkleri ile yeni bir ortaklık kurmayı da istememektedir. Rumlar,Kıbrıs Türklerinden gasp ettikleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıkarak,adanın tamamı kendilerinin oluncaya kadar mücadele etmeye and içmiştir. Bir an önce bu müzakere çılgınlığına son verilmeli ve devletimiz KKTC’nin tanınması için gereken ne varsa yapmalıdır. Bunun dışında atılacak her adım boşunadır ve bize zaman kaybettirecektir.