Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail’in, Doğu Akdeniz bölgesinde büyük bir hava tatbikatı yapacakları ve tatbikatın önümüzdeki Eylül ayının ikinci yarısında icra edileceği gelen haberler arasındadır.
Tatbikatın, tek yanlı olarak ilan edilen sözde Rum MEB’inin korunması senaryosunu da içereceğini haber veren Simerini gazetesi, Rusların, Baf’taki “Andreas Papandreu Hava Üssünü” kullanma taleplerinin de yeniden gündeme geldiğini anımsattı.
“Sigma” televizyonunun dün yayımladığı bilgilere dayanarak, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail’in, şimdiye kadar bölgede yapılan en büyük ortak hava tatbikatını gerçekleştireceklerini öne süren gazete, Rum Savunma Bakanı Fotis Fotiu’nun, tatbikatla ilgili bilgileri teyit ettiğini kaydetti.
İşte adada sözde barış arayan Rumun durumu budur! İkide birde Anavatan Türkiye’yi işgalci diye suçlayan, adadaki huzuru ve barışı bozdu diye yaygara koparan Rum budur! Rum tarafı ve Yunanistan ve hatta İsrail son yıllarda bölgede yaşanan sıcak gelişmelerden hiç ders almamıştır.
1974 Mutlu Barış Harekatından beri, yani 39 yıldır, adada Türk Silahlı Kuvvetlerinin bulunmasından dolayı sağlanmış bulunan barış ortamını bulandırarak ellerine ne geçecektir? Kriz yaratarak ne yapmaya çalışıyorlar? Müzakere sürecini yapay krizlerle sabote ederek ellerine ne geçecektir? Zaman kazanarak, sorunu çözmeyerek avantaj elde edeceklerini mi hesaplıyorlar? Anavatan Türkiye’nin zayıf bir anını yakalama umuduyla çözüm çabalarını erteleme hesabının yanlış olduğunu birileri bu şer üçlüsüne anlatmalıdır? Terörist oldukları tescillenmiş bu devletlere karşı Anavatan Türkiye’nin en güçsüz hali yeter de artar bile.
Olacakların sonuçlarını hesaplamadan hareket eden bu şer üçlüsü hareketlerini bir kez daha gözden geçirmelidir. Anavatan Türkiye’yi hedef alan tatbikat senaryolarıyla bir yere varmaları mümkün değildir.Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye’den gelebilecek kimyasal tehditlere karşı teyakkuz içinde olduğu bir dönemde Akdeniz’de tehlikeli oyunlar oynamaya kalkmak bu şer üçlüsünün boyunu aşar.Yıkılmış ve iflas etmiş ekonomilerine rağmen askeri tatbikatlar düzenlemek ve gerçek mermiler kullanmaya yeltenmek akıl karı değildir. Daha önce ekonomik kriz nedeniyle defalarca iptal edilen tatbikatlar hatırlandığında gelecek ay başlayacak tatbikatın amacının kriz çıkarmak ve Anavatan Türkiye’yi kışkırtmaktan başka bir hedef olmadığı anlaşılacaktır.
Rum Ekim ayında başlaması beklenen müzakereleri sabote etme eğilimindedir. Ancak ne Anavatan Türkiye’nin ne de KKTC’nin oyuna gelecek, tuzağa düşecek sorumsuzluk içerisinde hareket etmeyeceği açıktır. Anavatan Türkiye ve KKTC uzlaşmadan, anlaşmadan korkan Rum tarafını bugüne kadar hep sabırla beklemiştir. Rumun son dönemde sahnelediği oyunlar artık “son perdenin yani bitimin” yaklaştığının habercisidir. Rumun uzlaşmaz tutumunu sonsuza kadar beklemeyeceğimiz yetkili ağızlardan açıklanmıştır. Tahminim 2014 veya en çok 2015 yılında Kıbrıs sorununun artık çözülemeyeceğinin tescil edileceği yönünde gelişmelerin bizi beklediğidir. Rum tarafının tatbikat gibi ortamı geren, kriz yaratıcı eylemleri bu süreci hızlandırabilecektir.
Fileleftheros gazetesi, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in, yaz tatilinin hemen ardından, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy’a, müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin görüşlerinin yer alacağı mektup gönderme niyetinde olduğunu yazdı. Anastasiadis’in söz konusu mektupta müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin ön koşullarını da ortaya koyacağı belirtilmektedir.
Rum işi yokuşa sokmak için elinden geleni yapıyor; uzlaşmaktan ve anlaşmaktan adeta korkuyor. Bu durumda yapılacak tek şey Rumu korkularıyla başbaşa bırakıp önümüze bakmak ve devletimiz KKTC’yi güçlendirerek tanınmasını sağlamaktır.
