Ruhun şad olsun Başbuğ Atatürk...

Yüce Rabbim senden tekrar tekrar razı olsun. Mekanını cennet etsin Mustafa Kemal Atatürk..
Takip ettiğim CHP heyetinin 4 günlük Irak gezisinin ardından kaleme alacağım değerlendirme yazısına bundan başka bir giriş yapamazdım.
“Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” derdik ya!.. Bir de yerinde görseniz her gün anası ağlayan Irak’lıların halini. Mısırlının, Suriyelinin halini gösterildiği tarafı ve kadarı ile görebiliyorsunuz!..
Yakılmış, yıkılmış, parçalanmış, bölünmüş harap olmuş Irak.. Kendi diktatörlerinden kurtulmak pahasına emperyalistlerle iş birliğinin acı faturasını ödüyorlar. Petrol denizinin üstünde elektriksiz oturan Iraklılar.. Mahallelere ayrılmış, gücü tutanın elinde kalmış Bağdatlılar. Eski Irak günlerinin ve gecelerinin sadece anı olarak anlatıldığı Bağdat sokakları..
Hemen hemen her mahallede bir jeneratör mafyası var. Evleri elektriğe bağlamışlar. Enerji kesilince hemen devreye giriyorlar. Sonra da fatura tahsilatı yapıyorlar. Çok zengin olmuşlar.
Mezhepler ve aşiretler çarpışmasının arasından çıkar yolu, doğru yolu bulmaya çalışıyor Irak’lılar.. Hatalarının farkındalar fakat üstlerindeki ağır gücün baskısı yüzünden sağa sola hafifçe dönebiliyorlar..
Gerçek Irak olabilmek için çok çaba sarf etmeleri gerek ve bu da uzunca bir zaman alacak gibi gözüküyor.
Parasızlığın yanında eğitimsizlik de ayrı bir acı. Ellerindeki insan gücünü sadece polis, asker ve zabıta olarak kullanabiliyorlar. Her aşiret kendi güvenlik gücünü kurmuş. Bir mahalleden diğer mahalleye geçerken sanki bir ülkeden başka bir ülkeye geçer gibisiniz.
Ne kadar dua etsek Atatürk için az kalır.
Bizi mezhep diktatörlerine teslim etmediği için, şeyhlere, aşiret ağalarına, tarikatlara, cemaatlere, bağnazlığa, eğitimsizliğe, bilimsizliğe mahkum bırakmadığı için.. Kurduğu modern demokratik Cumhuriyet yapısı için...
Savaş ve işgal sonrası Irak’ta uçaktan indiğimde de, tekrar Ankara’ya dönmek için uçağa binerken de şu anda yaşadığımız tüm olumsuzluklara ve de AKP iktidarının yürüttüğü ihanet politikalarına rağmen Türkiye’nin bu kaos coğrafyasında, kan gölünde, bir cennet adası olduğunu iliklerime kadar tekrar hissettim.
Gelelim, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve heyetinin 4 günlük Irak temaslarına. Sonucu baştan söyleyelim;
Bence, bu gezi Türkiye operasyonuydu. Türkiye ile Irak arasında yeni bir iletişim kanalı açıldı. Türk milletinin ve onu temsil eden organları devreye girdi ve “derin yalnızlık” vs.. gibi saçmalıklara artık “dur” dendiği tüm dünyaya net bir şekilde gösterildi. Bu, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek bölge stratejisi ve politikasının nasıl olacağının fotoğrafının tüm dünyaya verilmesiydi. CHP’ye bir misyon yüklendi (aynı Çin gezisinde olduğu gibi) ve yiğidin hakkını yiğide teslim etmek gerekiyorsa CHP de bunu başarı ile ifa etti. Irak yönetimi de Türkiye’den gelen mesajı iyi anladı ve aynen karşılık verdi.
Meramımı sizlere daha iyi anlatabilmek için Kılıçdaroğlu’nun temas tablosunu tekrarlayacağım;
* Başbakan Nuri Maliki (Şii) l Meclis Başkanı Usame el Nuceyfi (Sünni) * Başbakan Yardımcısı Hüseyin Şehristani (Şii) * Başbakan Yardımcısı Salih Mutlak (Sünni) * Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari (Sünni-Kürt) * Yüksek Konsey Başkanı Ammar el Hekim (Şii) * Milli Güvenlik Kurulu Müsteşarı Faleh Feyyaz (Şii) * Eski Başbakan İbrahim Caferi (Şii) * Şeyh Muhammed Taki Mevla (Şii-Türkmen)
* Erşed Salih (Sünni-Irak Türkmen Cephesi Milletvekili) * Hasan Özmen (Sünni-Irak Türkmen Cephesi milletvekili)
Temaslar boyunca çok önemli iki ortak nokta vardı. Irak’taki tüm taraflar Türkiye’yi ve Türk Milletini rencide edecek tek bir söz söylemedi, eleştiriler tamamen Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti üzerine oldu. CHP de “AKP” ve “Tayyip Erdoğan” demedi. Asıl olan milletler ve devletler arası köklü ilişkiler olduğu ve hukuk vurgulaması yapıldı. “Çözülemeyecek sorun yok” dendi.
Şunu hiç unutmayalım devletler arasında ilişkiler sadece iktidar partileri değil, diğer kurumlar ve muhalefet partileriyle de kurgulanır. Şu soruyu sormakta da fayda var sanırım;
Tüm riskleri alarak CHP, iç siyasette kendine pek fayda sağlamayacak bu geziyi niye yaptı ki?..


Türkmen Cephesi
Bu gezinin Türkmen Cephesi tarafına da ayrı bir bölüm açmak gerek. Irak Türkmenlerinin AKP’nin Barzani ve Kürtçü politikaları yüzünden içinde bulunduğu sıkıntılar malumunuz. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gezisinin son gecesinde Türkmenlere uzun zaman ayırdı. Buradaki en çarpıcı tablo ise Tayyip Erdoğan iktidarının bölüp parçalamaya çalıştığı Türkmenlerin temsilcilerinin birlikte Kılıçdaroğlu ile görüşmesiydi. Bağdat’ta “Türkmenlerin babası” olarak anılan ve Maliki’nin de çok önem verdiği hac ve umre heyeti Başkanı Şeyh Muhammed Taki Mevla(Şii) ile birlikte Türkmen Cephesi Milletvekilleri Erşed Salih ve Hasan Özmen’in perde arkasında Kılıçdaroğlu’na anlattıklarını özetleyince fotoğrafı çok net göreceksiniz.
Sünni Türkmen milletvekilleri; “Biz AKP Hükümeti ile defalarca görüştük. ‘Bizi, Sünni-Şii Türk’ü diye ayırmayın’ dedik. Seçimlere ayırım yapmadan tek liste ile girecektik, AKP Hükümeti engelledi. Bakın Kürtlerin de Şii’si Sünni’si var ama bir olup ‘biz Kürt’üz’ diyorlar. Türkmen politikasını Barzani’ye havale ettiler. Irak’taki patlamaları El-Kaide gerçekleştiriyor. Onların arkasında da Kürt yönetimi var.”
Muhammed Taki Mevla; “Biz Osmanlı’dan sizin evlatlarınızız. Niye bizim aramıza nifak sokuyorlar. Biz artık Şiiyiz, Sünniyiz demeyeceğiz. Oyunu bozduk. Kavmiyet üzerinden konuşacağız.”
AKP zihniyetinin büyük Türk milletini parçalamaya gücünün yetmeyeceğinin bir sinyali de Bağdat’tan verildi.
Haberiniz olsun!..

Yazarın Diğer Yazıları