Reina işi akıllıca gelmiyor bana...
Yılbaşı gecesi gerçekleşen ve 39 kişinin ölümü ile sonuçlanan terör saldırısına ilişkin o kadar çok şey yazıldı, çizildi ki mantıklı bir sonuca ulaşmak neredeyse imkansız.Gazete haberlerinin dışında her haliyle ''servis'' olduğu belli olan bazı detaylar var ki şeytan orada resmen dürtüyor. Günlerdir takipte olduğu ilan edilen Abdülkadir Maşaripov'un önce Doğu Türkistanlı bir Uygur olduğu, daha sonra Kırgız, ardından Özbek vatandaşı ancak Tacik asıllı olduğu vurgulandı. Türkiye'ye 1 yıl önce giriş yapmış birinin resmi kayıtları zaten vardır, işin içine gizem yüklemek, farklı alana çekerek asıl mevzuyu perdelemek anlamına gelir ve bu konuda ciddi kokular var. Bakıyorum da gazeteler manşetlerinde 'terörü işte böyle ayağımızın altına alıp ezeriz' türü başarı fotoğrafları yayınlayarak içe dönük mesajlar veriliyor. Bakan,Vali, Emniyet yetkilileri; 7200 saatlik görüntülerin tek tek incelendiğini, 2200 polisin gece gündüz uyumadan operasyonu gerçekleştirdiğini açıklıyor. İyi güzel de bizin Yeniçağ gazetesine yapılan saldırı anları hiç incelenmedi mi? Bir ayı geçtiği halde bir tek saldırganın ele geçirilemeyişi insanın aklı ile alay etme anlamını taşımıyor mu? Yeniçağ'a yapılan saldırının failleri yakalanarak adalete teslim edilmediği müddetçe başarı ve gayretlerinden şüphe etmediğim polisin görevini yapmaması için ciddi baskı altında olduğu kanaatim değişmeyecek.
Gelelim Reina saldırısına... Daha ilk günden itibaren bu eylemin İŞİD-DEAŞ ile örtüşmesinin mümkün olmadığını belirttim. Saldırı canlı bomba değildi. Elinde otomatik silah ile tarayarak giriyor, bir rivayete göre 6 şarjör değiştiriyor, kıyafetini çıkarıyor, elini kolunu sallayarak çıkıp gidiyor. Bu tez başka görüntülerle destekleniyor. Ancak içeride yüze yakın güvenlik kamerası olduğu halde, teröristin 2. kat ve 1. kat görüntüleri yok. Saldırının televolesinde çok iyi eğitim aldığı, Rusça-Çince-Arapça-Türkçe bildiği sıralanıyor. Bu iddia da cehaletin ta kendisidir.Tacikistan kökenli, Özbekistan vatandaşı ve Fergana'da yaşayan birinin Rusça bilmesi doğal. Çünkü eğitim dili. O coğrafyada Arapça, Farsça, Peştunca da yerel dildir. Konuşması normaldir. Çinceye gelince, Çince zor dildir. O coğrafyada Çince alış-veriş etmek için kullanılır hepsi o kadar. Çok iyi eğitildiği iddialarına gelince... Palavra... Maşaripov, ilk ifadelerinde ''flashbang'' adı verilen ses ve ışık bombasını el bombası sandığını, patlama sonucu ışık çıkınca korkup kaçtığını söylüyor. Eğitimli biri, el bombası ile flashbang arasındaki farkı iyi bilir. Resmen zeka seviyemizle alay ediyor, dalga geçiyor.Sözü uzatmayalım. Eylem her şekli ile MOSSAD-CİA çağrışımı yapmaktadır. Kaldı ki olayda ölenler arasındaki bazı isimler dikkatten kaçıyor. Suudi Arabistan, Beyrut, Fas, Tunus kökenliler ölenler arasında. Hele bir Beyrutlu zengin işadamı var ki geriye yakınlarının gözyaşlarıyla uğurlama görüntüleri kaldı. Dikkatlerden kaçan ya da kaçırılan diğer ayrıntı ise yaralandığı iddia edilen bir Amerikalının tekerlekli sandalye ile ertesi gün ülkesine uğurlanışı... Kameralara ''Türkiye çok güzel, bir daha geleceğim'' diye konuşup ülkesine gidenin kimliği, görevi ne?
Televizyonlarda arzı endam edenler işin televole tarafında olmaya devam etsin. Asıl işi güvenlik olan uzmanlar bu eylemin bir kişi tarafından gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Neymiş efendim, Taksimde eylem yapacakmış, güvenlik yoğun olunca vazgeçmiş! Taksi ile oraya geçip Reina uygun diyerek, Rakka ile görüşerek saldırıyı gerçekleştirmiş. Palavranın büyüğü! Dünyanın en salak örgütü bile böyle emir vermez. En embesil terörist, içini bilmediği bir yere girmez. Dedim ya, biraz MOSSAD, biraz CIA çağrışımı var. Bu örgütlerin olayı farklı boyutlara taşımak için ince planlar yapmakta usta olduklarını hatırlatalım. Bu satırlardan sonra bizi "komplo teorisi" üretmekle suçlayacaklara da bir çift sözümüz var. On yıldır "kumpas" derken dalga geçmiştiniz gördünüz kumpası...