Referandumda hile olur mu?
Açıkçası, şüpheleniyorum.
Niye derseniz, derim ki:
* Fethullah Gülen Hoca, “Mümkünse ölüler bile mezarlarından kalkıp ‘evet’ oyu kullanmalı” diyor.
* İshak Alaton, “Bir yetmez, iki defa ‘evet’ diyeceğim” diye bas bas bağırıyor.
* Aydın Menderes, “Her ‘evet’ babamın ruhuna bir fatihadır” diyerek, “Fatiha eşittir oy, yahut oy eşittir Fatiha” demeye getiriyor.
Fethullah Gülen imam.
İshak Alaton işadamı.
Aydın Menderes siyasetçi.
Yani en soğukkanlı, en “ince eleyip sık dokuyan” kesimin insanları, üstelik onların “elit” kesimi, tabiri caizse “kaymak tabakası”. Fethullah Gülen kadar cemaati olan, İshak Alaton kadar Türkiye ve dünyada bin bir alanda iş tutmuş, Menderes kadar “aileden siyasetçi” kaç kişi var bu ülkede, hatta dünyada? Ama..
Ettikleri laflara ne hukuk cevaz verir, ne Allah(c.c.).
Kitleler ‘evet’ için her yolu kullanmaya böyle “hırslandırılırken” Yüksek Seçim Kurulu tutuyor iki yıl önce 42 milyon 600 bin kişi olan seçmen sayısının referandumda 48 milyon 265 bin kişiye çıktığını açıklıyor.
İki yılda.. Seçmen sayısı altı milyon artmış bulunuyor.
Kayıtlarda..
* Türkiye nüfusunda da “azalma”..
* Seçmen sayısı “altı milyon” artma gözüküyor.
İnsan pirelenmez mi?
Yine de “öküzün altında buzağı aramayacağız” amma..
n AKP iktidarı, seçmen kütüklerinin yargı denetiminin dışına çıkartılmasını sağlamış bulunuyor.
Yorum yapmıyorum.
***
Hanefi Avcı bir
kitap yazdı!
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Haliç’te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli bir kitap yazdı da, bizi rahatlattı. Kitabın içinde neler var, bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var artık: O da, Türkiye’de devletin olduğu. Avcı’nın kitabı ile bunu öğrendik. Bu iş şöyle oldu: “Haliç’te Yaşayan Simonlar”ın pek çok ile giden kolileri açılmadan İçişleri Bakanlığı’ndan iki Müfettiş soluğu Eskişehir’de aldı.
n Oysa biz Deniz Feneri Davası’nda karınca ve kaplumbağadan daha ağır hareket eden:
1. Bir Adalet Bakanlığı’ndan,
2. Bir Dışişleri Bakanlığı’ndan,
3. Yayın yasağı koyan bir Yargı sürecinden..
Rahatsız olmuş, “Nerede bu devlet” demeye başlamıştık.
n Yine meselâ Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı malûm kişinin devlete, hükümete ve daha pek çok değere dümdüz gitmesi karşısında:
1.Kılı kıpırdamayan bir Ankara,
2. Ağzını bıçak açmayan bir hükümet,
3. Eli kolu bağlı hissi uyandıran devlet mekanizmasına şahit olmuş..
“Galiba Türkiye Cumhuriyeti felç” hissine kapılmış, perişanları oynamaya başlamıştık.
Şükür, öyle değilmiş..
Devletimizin çok serî, çok güçlü ve çok cevval olduğunu Hanefi Avcı’nın kaleme aldığı “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabının mürekkebi tüterken yazarı sigaya çekmek için görevlendirdiği iki müfettişle öğrendik, rahatladık.. Meğer devlet varmış ve görevinin başındaymış.. Oh be..
***
Referandumda
oylar eşit çıkarsa..
Aklıma takıldı, sizlerle paylaşmak istiyorum. 13 Eylül sabahı gördük ki, “evet” oyları ile “hayır” oyları denk çıktı, ne olacak?
Yazı tura mı atacağız?
Yahu olur mu öyle şey, senin dediğin 46 milyonda bir ihtimal falan demeyin. İster yüz milyonda bir ihtimal olsun madem “ihtimal” öyleyse pekâlâ “olabilir” öyle değil mi?
Bu sabah.. Bizim mahallede bir kişi rahmetlik oldu. Belki o da içinden..
Dünyada 7 milyar 500 milyon insan var. Öyleyse benim bugün ölmem yedi buçuk milyarda bir ihtimal diye düşünüyordu.
Ama oldu, yedi buçuk milyar kişiden geldi ölüm komşuyu buldu. Yedi buçuk milyarda bir oluyorsa.. 46 milyonda bir niye olmasın?