Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Rasmussen istediğini aldı!

Rasmussen, Türkiye’ye değil bütün İslam Dünyasına karşı meydan okumuştu. İslam’ın yüce peygamberine hakaret eden karikatürlerin yayınlatmış hem de savunmuştu. Zamanında Müslümanların büyük tepkisini çekmiş ve o dönmede meydana gelen kitle gösterilerinden ölenler olmuştu. Danimarka Başbakanı ülkesinden Türkiye’ye yönelik olarak terörist taktikler vermek amacıyla yayın yapan ve ayrılıkçılığı örgütleyen Roj Tv’yi de “özgürlükler” bağlamında savunmuştu. Bu yüzden de Başbakan Erdoğan Danimarka’da Rasmussen ile birlikte yapacağı basın toplantısını iptal edip Türkiye’ye dönmüştü. Nato, AB ve ABD başka kimse kalmamış gibi bu adamın Genel Sekreterliğini adeta Türkiye’ye dayatmıştır. ABD’nin yeni başkanı Obama’nın, İslam Dünyasına sıcak mesaj vermek için fırsat aradığı bir dönemde Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliğini savunması ilginçtir. Rasmussen “Haçlı Seferi” nden bahseden eski ABD başkanı Bush’un ruh ikizidir. Obama’nın Rasmussen’e verdiği destek en azından Obama’nın bu konuda Bush’tan çok da farklı davranmayacağını göstermektedir.

Türkiye neden karşı çıkmıştı!
Türkiye, haklı olarak ’Karikatür krizi ve terörist yayın organı olan Roj Tv’ye izin vermesi’ nedeniyle Rasmussen’in NATO genel sekreterliğine karşı çıktı. Başbakan “Barış sürecine katkısı olmayanlar, bundan sonra nasıl olacak? Olumsuz bakıyorum” demişti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Gül, Brüksel’de “Biz herhangi bir adaya karşı değiliz... Sayın Rasmussen’e karşı Türkiye’nin tavrı yok” diye açıklama yapmıştı. Başbakan ile arasında Rasmussen konusunda çatlak olduğunu söyleyenlere karşı da Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye’nin görüşü tektir. Bizim için her şeyden önce Nato’nun güçlü olması gelir, isim meselesi değil. NATO için 3 aday daha var” dedi. Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olması için Obama, Berlusconi ve Oli Rehn’in canla başla mücadele vermesi bu makam için başka aday düşünmediklerini ortaya koymuştur. Türkiye aldığı bazı sözler karşılığında “veto” kartını kullanmamış Rasmussen, Türkiye’nin onayıyla NATO Genel Sekreteri olmuştur.

Oli Rehn Türkiye’yi tehdit etmiştir!
Bu arada Oli Rehn, Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinin ne denli hastalıklı olduğunu kanıtlayan bir açıklama yapmıştır. Oli Rehn “Türkiye’in, Rasmussen’in Genel Sekreterliğine karşı çıkmasının Türkiye-AB ilişkilerini etkileyeceğini” söylemiştir. Hatta Cumhurbaşkanı Gül’e Avrupalı müttefikler, “AB içinde biz bu kararı aldık” diye haber göndermişlerdir. Bunun üzerin Cumhurbaşkanı Gül, “Burası AB değil, NATO. Kararı burada, birlikte alırız” yanıtını verdi.
Sonuçta Türkiye, ABD başkanı Obama’nın, Türkiye’nin isteklerinin ve beklentilerinin karşılanması konusunda “garantör” olduğunu söyleyip, kefalet vermesi üzerine Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasına yeşil ışık yaktı.
Türkiye, İstanbul’daki toplantı sırasında Rasmussen’in İslam dünyasından özür dilemesi, Roj Tv’nin yayınını durdurması ve Türkiye’nin NATO komuta kademesinde üst düzey yönetimlerde temsil edilmesi karşılığında Rasmussen’e onay verdiği anlaşılmaktadır.
Başbakan Erdoğan ne demişti: “Barış sürecine katkısı olmayanlar, bundan sonra nasıl olacak?” Evet, bu sefer biz Başbakana soralım: Rasmussen aynı Rasmussen olduğunu göre bu sefer onun barış sürecine katkısı nasıl olacak? Türkiye somut olarak onay verdi. Rasmussen Genel Sekreter oldu. Türkiye buna karşı ne aldı? Söz aldı söz! Bir kez daha Türkiye, somut taviz verdi, soyut bir söz aldı. Rasmussen bu sözü tutarsa tutar. Tutmazsa sözün “garantör” ü Obama! Yunanistan’ın NATO’ya dönüşü sırasında da benzer bir biçimden yine ABD’den söz alınmıştı. Umulur ki, bu söz o söze benzemez!

Yazarın Diğer Yazıları