Raporun içeriği çok dolu...
Sayıştay'ın yayımladığı raporları inceleyip, araştırıp sizlere aktarmaya devam ediyorum. Bir önceki yazımda Sayıştay'ın Avcılar Belediyesi ile ilgili çalışmasının ilk kısmını yazmıştım.
Rapor öyle dolu ki tek yazıda anlatılacak gibi değil.
Mesela bir "Çöp Toplama İhalesi"nde yanlış hesaplama yüzünden oluşan kamu zararını, ihalede rekabet koşullarının yok edildiği gibi tespitler Sayıştay raporlarına yansımış.
Ayrıntıları anlatayım.
Yüksek Fen Kurulu Başkanlığının yaptığı hesaplamalarda araçların beygir güçlerine göre bir saatlik yakıt tüketim miktarlarını hesaplayarak yaklaşık maliyet belirliyor.
Ancak, işin gerçekleştirilmesinde araçların günlük çalışma süresi içerisinde sürekli belirlenen en yüksek motor gücü ile çalışması mümkün olmuyor.
Örneğin çöp toplama araçlarının tam dolu iken çöp döküm sahasına gittikleri sırada yaktığı yakıt miktarı ile çöp döküm noktasından boş bir şekilde şantiye alanına dönerken yaktığı yakıt miktarı birbirinden farklı oluyor.
Bu nedenle…
Kamu İhale Kurulu tarafından çöp kamyonları üzerinde yapılan denemede mıntıkada çöp araçlarının tükettiği akaryakıt miktarının tespit edildiği ve akaryakıt hesabında 0,57 katsayısı yerine 0,265 katsayısının kullanılmasına karar verilmiş.
Sayıştay da bu kapsamda (2018/110757 ve 2018/237060 numaralı) iki ihaleyi incelemeye almış.
Kafanız karışmasın 2018/110757'ye A ihalesi diyelim.2018/237060'a da B ihalesi diyelim.
A ihalesini Beydağ Temizlik adlı firma 5.9 milyon TL bedelle, B ihalesini de Hanzade Kurumsal adlı firma 39 milyon 999 bin TL bedelle kazanmış.
Sayıştay ise yaptığı incelemede yaklaşık maliyetin yanlış hesaplandığını tespit etmiş. Örneğin; 34 PBU 16 plakalı çöp aracının belediye tarafından maliyet hesaplamasındaki verimlilik oranı yüzde 80 hesaplanmış. Oysaki Sayıştay'ın tespit ettiği verimlilik oranı yüzde 47,67. Sadece 5 araç incelenmiş ve çıkan sonuç 3 milyon TL daha az fiyat…
Belediye tarafından belirlenen yaklaşık maliyet 42 milyon TL,ihaleyi alan firma sözleşme bedeli 39 milyon 999 bin TL. Şayet maliyet hesabı düzgün hesaplanmış olsaydı. Firmanın teklifi çok yukarıda kalmış olacak ve milyonlarca liralık kamu zarara uğramamış olacaktı.
Bir konu daha var…
Hanzade Kurumsal adlı firmanın aldığı B ihalesine ait söz konusu işin yüzde 48'lik kısmı akaryakıt, geriye kalan yüzde 52'lik kısmı ise araç kiralama, amortisman ve diğer giderler oluşturuyor. 15 aylık sözleşme süresi boyunca toplam 63 araçtan bazıları için vardiya yaptırılması öngörülüyor.
Buna göre 15 aylık çalışma süresi içerisinde yapılması öngörülen vardiyalarla birlikte araçların toplam çalışma süresinin 23,5 ay olduğu hesaplanıyor.
İşin ilginç kısmına geliyorum…
Bu rakamlara göre sözleşme bedeli olan 39 milyon 999 bin TL'nin yüzde 52'lik kısmı olan 20 milyon 799 bin TL'sinin araç kiralama, amortisman ve diğer giderlerden ileri geldiği, söz konusu tutarın araçların 15 aylık sözleşme süresi içerisinde vardiyalarla birlikte toplam 23,5 ay çalışması karşılığında ödeneceği açık.
Peki…
İhaledeki 63 aracın toplam sıfır satın alma bedeli ne kadar biliyor musunuz?
23.6 milyon TL.
Ne kadara kiralanıyor?
20 milyon 799 bin TL'ye.
Yahu arkadaş…
Zaten kiralama parasına satın alabiliyorsun. Neden satın almayıp kiralıyorsun?
Bakın bu durum neyi gösteriyor anlıyor musunuz?
Burada kamu yararı değil, firmanın yararı gözetiliyor.
Daha ilginci…
Çöp toplama hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla 2018 yılı içerisinde yapılan A ve B ihalelerinden A ihalesi pazarlık, B ihalesi de açık ihale usulü ile yapılmış.
B ihalesinde katılım için bazı araçların isteklilerin kendi malı olması yeterlik kriteri olarak belirlenmiş. Bunun sebebi olarak ise "İhale konusu işin niteliği, idarenin ihtiyacı zamanında karşılaması" olarak belirtilmiş.
Ancak pazarlık usulü yapılan A ihalesinde ise bu şart sunulmamış. 3 ay içinde yapılan biri pazarlık usulü, diğeri açık ihalede ne gibi teknik zorunlulukların ortaya çıkarak söz konusu araçlar için isteklilerin kendi malı olma şartı getirildiği kafalarda soru işaretleri yaratıyor.
Nitekim ihale için 27 istekli tarafından doküman satın alındığı veya EKAP üzerinden elektronik imzalı olarak indirildiği, 27 istekliden yalnızca 3 firmanın ihaleye teklif verdiği, teklif sunan şirketlerden ikisinin kendi malı olma şartını sağlayamadığından elendiği, geçerli tek teklif sahibi isteklinin üzerine ihalenin bırakıldığı tespit edilmiş.
Belli ki getirilen şartlarla firmalar arasında bir silkeleme yapılmış.
Tabi bunu Sayıştay "yememiş" rapora yazmış.
Dahası bu da yetmemiş, diğer ihalede biri mali acziçerisindeki 5 firma davet edilmiş. Ne tesadüftür ki davet edilen diğer 4 firmanın ticaret sicil gazetesindeki adresleri aynı.
Hal böyleyken…
Mali acz içinde bulunduğundan fiyat teklifi alınamayacağı bilinen bir şirket ile birbirleriyle ilişkili oldukları ufak bir araştırma ile ortaya konabilecek olan dört farklı firmanın,pazarlık usulü ile yapılan ihaleye fiyat teklifi vermek için davet edilmeleri aklımızla alay etmektir.
Bakın bu da bir saadet zinciridir. Tek fark, milletten habersiz milletin paralarını "eşe dosta" yediriyorlar.
Ahlaksızlıktır bu.