Rantiyecilerin miting hesabı
Gönül yolculuklarının keyfi başkadır. Neredeyse 5-6 yıldır Ozan Cengiz ile lezzetli seyahat imkanı bulamamıştık. Ozanların piri Ozan Arif için Ankara-Samsun, Erzurum-Ankara yolu boyunca hüzünlerimizi demleyip derdimize dert katmıştık. Bu defa yolumuz İstanbul Taksim’e Hocalı Katliamı’nın 20. yıl dönümü gösterilerine düştü. İstiklal Caddesi’nde Hepimiz Türküz, Hepimiz Mehmetiz sloganlarıyla Taksim Meydanı’nda dünyaya meydan okumaya çıktık. Lakin daha başından burnuma kötü kokular gelmeye başladı. Üstelik Selcan Taşçı Yeniçağ’daki yazısında kulağımıza kar suyu kaçırmıştı. Selcan Taşçı’nın haklı uyarıları platformun etrafını çevreleyen grupların pankart ve flamalarıyla vaziyetten prim kapma telaşını daha baştan ortaya koymuştu. Oysa biz 20 Ocak 1990’daki ’Kızıl Ordu Tankları’nın katliamını, Karabağ ve Azerbaycan’daki soykırım girişimlerini Türkiye’nin her yerinde telin ederken, bugün kürsüyü devletin kolluk güçleri yardımıyla işgal edip “diyalog” mesajları verenlerin esamisi okunmazdı. 20 yıldır Hocalı’nın adını ağızlarına bile almayanların, mikrofonda “Hocalı’yı unutma” diye bağırışları sakil duruyordu zaten. Azerbaycan Türkünün azatlık mücadelesinin sembolü olan “Bozkurt” ve Bozkurt’un müdavimlerinin bu gösteriye mühür vurmasından gocunanlar, işi sağlama almışlardı.
Yüz binden fazla insanın toplandığı meydanda mahalle arasında patates-soğan satmakta olan seyyar satıcı tezgâhına benzeyen aracın tezgâhlarını “Taksim’deki Karanlık Eller” i yazan Selcan Taşçı’dan okudunuz. Ağzındaki kalabalıkta bir tek “Türk” kelimesi etmeyen kişi, ne Azerbaycan’dan gelen milletvekillerini, ne de Başkonsolosu ne de tepki göstererek not gönderenleri dikkate aldı. Eline tutuşturulan kâğıt parçasından “barış, kardeşlik, diyalog” yanında “Humus-Hama” ile adresi Suriye’ye yöneltmeye kalkışan o tipi utandıran önce sanatçı Azerin oldu. Çırpınırdı Karadeniz ile beraber, Azad Azerbaycan’ın İstiklal Marşını okutan Azeri’nin “Türk” vurgusu rahatsız ettiği için kesip arada saçma-sapan slogan attırmaya kalkışan Taliban’ın kim olduğunu bir Allah kulu bilmiyordu. Vali ve Emniyet Müdürü desteği ile kürsüye çıkan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i kutlamak istiyorum. Kürsüyü işgal eden Talibanların inadına ısrarla “Türk Milleti” dedi.
“Hocalı’da akan Türk kanı” vurgusunu yapıp hesabının sorulacağını vurguladı. Ancak yanına diğer partilerin milletvekillerini alıp onların da birkaç dakika konuşma yapmasını sağlamadığı için çoğunluk tarafından yuhalandı.
Mitingdeki keşmekeşte Tenzile ve Sabır Rüstemhanlı çiftinin yanında Ganire Paşeyeva gibi diğer Azerbaycan milletvekillerinin çaresizlik ve şaşkınlığı koydu bana. “Irkçı söylemler” yüzünden suç duyurusunda bulunun AKP’li İnsan Hakları Komisyon Başkanını malum gazetenin manşetleriyle hareket ettiği için garipsemedim. Aynı gün Başbakan Erdoğan’ın doğum günüymüş... CHP’de sancılı kongre yaşanmış umurumda değil... Taksim’den Silivri’ye doğru Ozan Cengiz in duygu yüklü şiirlerini dinleyerek yol aldık. Yerim dar; günün birinde “Siz var ya siz” gibi ince taşlamaların olduğu mısraları paylaşırız inşallah. En iyisi www.ozancengis.com adresini tıklayıp okuyun hepsini.
Otogar rezaletleri
Lafa gelince İstanbul medeniyetlerin kavşağı. Modern bir kültür şehri ya. Sadece Türkiye’de değil dünyada en fazla otobüs yolculuğunun yapıldığı İstanbul otogarını kelimenin tam anlamıyla pislik götürüyor. Kadir Topbaş bir zahmet Esenler otogarına uğrasın ve “bana da haksızlık yapıyorsun” desin de görelim. Melih Gökçek boş durur mu... Otogarda otobüs şirketlerinin servis araçlarını yıllardır yasaklıyor. Şimdilerde bir kooperatif kurdurup tepkileri dindirmek için servis koydurmuş ya her gün binlerce taksiden 4 TL spor kulübü adına para kesmek için afişlerde “20 dakikada bir kalkar” dediği servis araçlarını en erken 1 saatte hareket ettiriyor. Hey AKP’nin rantiyeci belediyeleri... Gidip Eskişehir’e, Ordu’ya, Kastamonu’ya, Bartın, Karabük, Balıkesir, Gümüşhane, Ceyhan ve Tarsus’a, Aydın ve Nazilliye, Ankara’da; Yenimahalle, Etimesgut ve Gölbaşına varın da halka hizmetin hakka hizmet olduğunu görün.
Not: Silivri’yi ihmal ettiğimi zannetmeyin. Yarın Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ’un tanık olarak dinleneceği konuları yazacağım.