İstanbul ve Moskova buluşmalarında bilmem kaçıncı defa İdlip'te ateşkes mutabakatı sağlandı. Daha mürekkebi kurumadan Rus uçakları bombardımana başlıyor. Bu kez de aynı oldu. Çoğu çocuk ve kadın 26 kişi öldürüldü.
Yanı sıra on binlerce insan daha sınırımıza kadar dayandılar. İnsan, o gözleri donup kalmış, minicik ölüleri gördükçe paramparça oluyor.
Artık "Rejim Güçleri" palavrasına dahi sığınmıyorlar.
Türkiye kamuoyunu uyutmak için sadece liderlerin danışmanları birbirlerini arıyorlar. Dikkat ettiniz mi, sözcümüz bununla ilgili soruları geçiştiriyor.
Fıkradaki gibi
Aklımıza hemen eski bir fıkra geliyor. Hani şu Zencilerin başrolde olduğu.
Adam sıkıntılı gecenin sabahı, evinin yakınındaki ormanda koşmaya başlamış. Bir ara arkasına dönüyor. Ne görsün, devasa bir siyahi. Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte.
Bizimki çareyi adımlarını hızlandırmakta bulmuş. O vites büyüttükçe takipçisi de aynı şeyi yapıyor. Arayı açmak ne mümkün. Takati kalmayınca, durmuş ve sormuş; "Sen hani, yakalarsam mısın?" İzbandut gibi yaratık; "Ben sürücüyüm. Yakalarsam az sonra gelecek"...
Son bomba
Putin'in politikası, bunları getirdi. Rus Çarı, bütün dünya ile oynuyor. En başta da Türkiye ile. Size taptaze bir örnek vereceğim. Kremlin'in açıklaması dumanı üstünde.
Hani şu başımıza dert olan S-400'lerle ilgili bu. Kızılcık eskilerinin araya sokuşturdukları aynen şöyle:
"S-400'lerde teknoloji alış-verişi yapılacağı kesinlikle doğru değildir!"
Seç, beğen al
Hadi buyrun buradan yakın. Dosttan daha da öte, kanki ilan ettiğimiz ilginç kişilik çok iyi siyasi satranç oynuyor. Onca meşgale içinde yepyeni hamleler hazırlıyor.
Libya konusu
BAE, Hafter'e uzun menzilli toplar ve bunların monte edildiği araçlar yolladı. Mısır, son olarak bir sürü tank gönderdi. Fransa, İtalya ve diğerleri her türlü lojistik malzeme yağdırıyor.
Sisi, Türk gemilerine Süveyş Kanalı'nı kapattı. Acaba haberiniz var mı? Mısır'ı dışladık. O da misilleme yapmakta. Yetmiyor, devlet ajansımızın çalışanlarını derdest edebildi.
Bu bölümü de Okan Müderrisoğlu'nun şu sözleriyle tamamlayacağım; "Libya'da çok fazla ülkenin menfaatleri var. Bu da Vekalet Savaşları'na ışık yakmakta."
***
Başa dönüldü
KRT'nin Paradoks adlı programında iki ekonomi uzmanı söyleştiler. ANKA'dan Bora Erdin ve Karar'dan İbrahim Kahveci hayali enflasyon rakamlarını işlediler.
Daha sonra güncel ne kadar konu varsa, dile getirdiler. Sonunda da aynı noktaya ulaştılar; Kanal İstanbul.
Takım değişikliği
Hazine ve Maliye Bakanımızın da Kanal İstanbul çevresinde büyük arazi kapattığını söylediler.
Farklılık bu işin tapusunun arkadaşım, dostum ve iyi Beşiktaşlı Sadık Albayrak adına alınması.
Tam bu arada Sayın Bakan hakkında bir tüyo vereyim. Bugünün bakanı Berat Albayrak'ın da "Beşiktaşlı olduğunu hatırlıyorum." Acaba yanılıyor muyum?
El insaf
Arazi kapatmayla ilgili yapılan bilgilendirmede şu cümleye de dikkatinizi çekerim:
"Bu uygulama, toprakları yabancılara kaptırmamak için yapıldı."
Bu cümle yine insanın aklına Bülent Arınç'ı getirmiyor mu? Hani "Ankara'yı parsel parsel sattılar"ı. Araplar, bu işe çoktan başladılar. Trabzon'un, Ordu'nun vb. en güzel yerleri elden çıkarılmadı mı?
Kiryako Amca
Hayrettin Okay, en eski Balatlılardan. Sözünü ettiği Kiryako Amca'yı tanımamam mümkün mü? Benim unutkanlığıma gelse bile Hüseyin Movit hatırlatır. Okay'ın yolladığı anı yaprağını gözlerim dolarak okudum.
Çünkü 6-7 Eylül 1955'teki saldırıları bire bir yaşadık. Çevremizdeki azınlıklar bizim eve sığınmışlardı. İnanın odalar bir yana o tahta merdivenler neredeyse çökecekti.
Merhum babamı hayatımda ilk kez bu kadar sinirli görmüştüm. Kapımıza dayanan magandaları silahını çekip kovalamıştı.
Yine bir ilke daha tanık olmuştum; "en galiz küfürlerine."
Rastladıklarım
Bazı kanalları daha fazla yokluyorum. Sedef Kabaş'ın "Halk İçin Halk Adına Sedef Kabaş Soruyor" programını Tele 1'de gördüm. Hayli de başarılı. Aradan yıllar geçti Kabaş'ta hiçbir değişiklik yok. Her iki anlamda da...
GÜNÜN SÖZÜ
Görev; büyük şey yapmak değil, gerekeni yapmaktır. A. Carrel
