Pusuya düşen subaylar
Ömürleri dağda pusu atmakla geçmiş insanların şehirde pusuya düşmesi kadar dramatik bir şey olabilir mi? Demek ki oluyormuş, hem de inandıkları, güvendikleri, savundukları hukuk adına düşmüşler pusuya.
Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel’in, “Biz dağda çok pusu gördük ama Beşiktaş’ta bize pusu kurulacağını bilmiyorduk” sözlerini aktaran TBMM İnsan hakları Komisyonu Üyesi ve Sivas milletvekili Malik Ecder Özdemir’in göz kapaklarına yığılan yaşları gizlemek için sarf ettiği çaba çileden çıkardı beni.
“Cami bombalayacak albayın oğlu” diye parmakla işaret edilen liseli genç, babasının Alay Komutanlığı yaptığı Konya’da artık okula gidemiyor. Kurmay Albay Hüseyin Özçoban geride bıraktığı ailesine yanmaktansa canhıraş “Türkiye’de kaç hukuk var?” sorusunu yönelttikten sonra, “Beşiktaş’ta ayrı, Silopi’de ayrı hukuk olduğunu bilmiyorduk” diye yasama erkinin vekillerine adeta ders veriyor Hasdal Cezaevinde... Aylardır Diyarbakır’da devam etmekte olan Albay Cemal Temizöz davasını anlatıp, heyetin Diyarbakır’a gitmesi için çaba sarf ediyordum. Ahmet Ersin ve Malik Ecder Özdemir’e son tutuklamaları TÜBİTAK raporu olduğu iddia edilen CD’den bahsederek sorgulama sırasındaki ilginç diyalogları hatırlatmış, tıpkı Guantanamo üssündeki, “Kamp Delta (Ekol), Kamp İguana ve Kamp XR” olarak üçe bölünmüş cezaevlerini ziyaret etmelerini önermiştim. Sayın Ersin Erzincan’daki rezaleti ortaya çıkararak Türk kamuoyunu aydınlattı. Özdemir ise Hasdal’a uzanarak kurulan pusuları ortaya çıkardı. Sırada Diyarbakır var. Onu da herkes öğrenecek.
Dilerseniz önce Hasdal’daki generaller ve subayların komisyon üyeleriyle görüşmeyi niçin reddettiklerinin perde arkasını aralayalım. Ecder Bey, “Haklılar” diyor. “Bana da böylesine kumpas kurulsaydı, sorumlusu olduğuna inandığım iktidar partisinin de milletvekillerinin bulunduğu komisyonla görüşmezdim” diye fikrini beyan ediyor. Yani Hasdal’dan yükselen tepki AKP’ye.
21 kişilik ikinci koğuştan sadece albaylar Zafer Arısoy, Ali Rıza Sezen, Hasan Basri Aslan görüşmeyi kabul ederken diğerlerinin iktidarın vesayet altına aldığı hukuka artık güvenmediklerini beyan etmeleri ne kadar acı. Bu üç albay da kişisel görüşlerini beyan için görüşmüş heyetle. Özellikle Malik Ecder Özdemir’e anlatmışlar başlarından geçenleri ve içeride yaşananları. Komisyon Başkanı dünün solcusu bugünün AKP’lisi Zafer Üskül’ün “Sıcak su akıyor mu, yemekleriniz nasıl?” gibi beylik soruları karşısında hukuk devletini korumakla görevli tutuklu subaylar, “Tutukluluk süresinin uzaması, cezalandırmaya varmıştır, bu davadaki tutuklama kararları AİHM kararlarına aykırıdır. Türkiye bu uygulamalarından dolayı ağır cezalara mahkûm edilecek” diye hukuk dersi vermeyi de ihmal etmemişler. Melik Ecder Özdemir, “Kurulan Korku İmparatorluğu’nun göstergesine Hasdal’da da tanık oldum. Subayların bir kısmı isimlerimizden bahsetmeyin, mahkemede bu haberleri aleyhimizde kullanabilirler diyor. Yine savcılık sorgusu sırasında kendilerine teklif edilenler ise kelimenin tam anlamıyla facia, resmen şantaj yapılmış subaylara” diye anlatıyor. Dinleme tutanaklarında, “Terörle mücadelede yeni bir birim kuruluyor katılır mısın sorusuna katılırım” cevabı verdiği için 14 aydır tutuklu olan üsteğmen Emre Baltacı’nın dramından tutun da, “Ali Aydın Paşanızı da sizin yanınıza göndereceğim” sözlerine kadar yirmi yıldan fazla, gençliğini kaybedenlerin Hasdal’da özgürlüklerini kaybediş öykülerine kadar, yürek burkan olayları bu sütunlardan yazmaya devam edeceğim.