Puslu havada Atatürk'e taarruz!..

Türkiye aylardır Corona'yla mücadele ederken, son dönemde devletin içine de adeta virüs (!) sızdıran gelişmeler yaşanıyor...

Milli Eğitim Bakanlığı,12 Eylül 2019'da tarikatların okullara girmesinin önünü açan çok vahim bir icraata imza atmıştı...

Laik eğitime büyük darbe vuracak karar tam da 1980 darbesinin yıldönümünde, Resmi Gazete'de yayımlanmıştı...

Yeniçağ, bu rezaleti şu satırlarla duyurmuştu;

"Değiştirilen yönetmeliğin ilgili maddelerine göre, 'kapsamındaki sosyal' ibaresinden sonra gelmek üzere, 'etkinlikler kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitim kurumlarında yapılacak' ibaresi eklendi. Uzmanlar, sosyal etkinlikler adı altında değiştirilen maddeye eklenen ibareyle, vakıflaşan ve dernekleşen tarikatların, imzalanacak yeni protokollerle eğitim sistemine doğrudan müdahil olabileceği uyarısında bulunuyor."

Bu yönetmelik değişikliği, çocukların geleceğine karanlık bir örtü çekilecek olması bakımından da tehlikeyi gündeme getirmişti...

Ancak bir gecede binlerce eğitim kurumunu imam hatibe dönüştüren Milli Eğitim'in yarattığı tehlike bundan ibaret değildi...

MEB; Tevhid-i Tedrisat'ı yerle bir eden erozyonla yetinmemiş olacak ki, son yıllarda okulları Diyanet, tarikat ve cemaatlerle birlikte dizayn etme operasyonuna devam edeceğinin de işaretini vermişti...

Sinsi kuşatma sürüyor...

İşte 2019'un Eylül ayı ortalarında, Diyanet-MEB işbirliğinde hazırlanan yeni bir planın detayları bu köşeye de şöyle yansımıştı;

"MEB, çocukların zorunlu eğitime devamının denetlenmesi görevini de Diyanet'e bıraktı. Doğu ve Güneydoğu'da MEB yerine Diyanet, çocukların okula gönderilmesi için ziyaretlere başladı. Bu kapsamda Diyanet tarafından görevlendirilen vaizler Ağrı, Bitlis, Gaziantep, Konya, Şanlıurfa, Muş ve Mardin'de, kahvehanelerde ve evlerde kız çocuklarının okula gönderilmesini dini gerekçelerle açıklamaya başladı..."

Tarikat- cemaat destekli siyaset devleti kuşatmak için pervasız davrandığı için Milli Eğitim de bundan cesaret almış olmalı ki, laik eğitimi yerle bir edecek uygulamalardan vazgeçilmiyor...

MEB'in "Psikososyal Önleyici Destek Programı" kapsamında hazırladığı kitapta, başı açık kadınların çocuklarına şiddet uyguladığı ve istismar ettiği, türbanlıların ise merhamet gösterdiğini tasvir eden resimler büyük tepki çekmişti...

Geçen yıl yaşanan bu gerici kışkırtma ve ayrımcılık infial yaratınca MEB, "dört resim üzerinden algı yaratılıyor" gibi saçma sapan bir açıklama yapmıştı...

Ancak bu vahim skandal tartışılırken,

Milli Eğitim'in şok yaratan bir başka uygulaması daha 22 Eylül 2019'da bu köşeye yansımıştı... İşte o gelişme şöyle duyurulmuştu;

"MEB'in Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortaya attığı Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi kapsamına alınan ortaokulların ders müfredatı din eğitimine göre yeniden düzenlendi...

Hafızlık projesi uygulayan okulların altıncı sınıf ders çizelgeleri boş bırakıldı. Hafızlık projesine dahil olan öğrenciler, harem selamlık sınıflara alındı. Bazı okullarda beşinci ve altıncı sınıflara öğleden önce, yedinci ve sekizinci sınıflara ise öğleden sonra Kuran eğitimi verilecek. Türkiye genelinde hafızlık projesi kapsamına alınan okul sayısı 200'ü aştı..."

Laikliği vuran son skandal!..

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2019'dan bu yana tarikatlar ve cemaatlerin yararına olacak şekilde değiştirmeye çalıştığı, "Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği" sonunda yürürlüğe girmiş...

Sosyal etkinliklerin amaçları arasına "milli, manevi, ahlaki değerler kazandırma" eklenirken "Öğrencilerin Atatürk ilke ve inkılaplarına, Atatürk milliyetçiliğine bağlı yurttaşlar olarak yetişmeleri" ifadeleri çıkarılmış...

Bu arada, öğretmen ve öğrencilerin törendeki giyimlerine ilişkin kılık kıyafet yönetmeliği de yeni düzenleme ile esnetilmiş!!!

Atatürk köşesi oluşturulması ve törenlerdeki esaslar arasında olması gereken, "Atatürk ve Türk büyükleri ile eğitim şehitleri için saygı duruşu ve İstiklâl Marşı'nın söylenmesi" gibi ifadelerin hiçbiri de yeni yönetmelikte yer almamış...

Evet; muhalefet partileri anketlerle avunurken, Milli Eğitim Bakanlığı, Corona salgınını da puslu bir hava gibi kullanarak, laik eğitimi çökertmek için ardı ardına ürkütücü yönetmelikler çıkartmaya devam ediyor... Ve ne tuhaf ki; tarikat ve cemaat baskısıyla Atatürk'e ve laik eğitime adeta taarruz edilirken, kitle örgütleri de, eğitim sendikaları da, muhalefet de susuyor!!!

Velhasıl Türkiye, eğitime yönelik sinsi operasyonlarla dönüşü olmayan bir karanlığa doğru sürükleniyor...

Söyler misiniz; kim el atacak Anayasa'ya aykırı bu meseleye?..

dfs-004-001-011-001-001-001-002-016.jpg

Yazarın Diğer Yazıları