Psikolojik operasyon (01 Aralık 2010)
İşine gelmediğini inkar etmekte usta olan Amerikan tarafının bu belgelerin gerçek olduğunu kabul etmesi, size de garip gelmiyor mu; bu sızdırılan belgelerin etkisini güçlendirmek için düzenlenmiş bir oyundur
Bu belgelerin sunulması ve belgelerin içeriği bir şeyi gösteriyor: Birleşik Amerika, dünyaya, özellikle de Ortadoğu’ya düzen verme hareketinin bir parçası olarak WikiLeaks internet aracını kullandı.
Yani; ABD ile WikiLeaks el ele vererek İsrail’i de kayıracak biçimde bir belge sızdırması yaptılar. Batıda demokrasi varmış da Birleşik Amerika bu yüzden kıytırık bir internet sitesine güç yetiremiyormuş da, İngiltere WikiLeaks’ı koruyormuş da... Ve ABD tarafı çok tedirginmiş de...
Bütün bunlar; sızdırılan belgelerin etkisini güçlendirmek için düzenlenmiş oyundur. Hele hele işine gelmediğini inkar etmekte usta olan Amerikan tarafının bu belgelerin gerçek olduğunu kabul etmesi, işin etkisini daha da artırmaya yöneliktir.
Hedefte AKP var gibi
WikiLeaks’in yayımladığı belgelerin sayısal olarak ABD dışında en fazla Türkiye ile ilgili olması da dikkat çekici. Demek ki karşımızdaki ittfak; yani WikiLeaks-Pentagon-İsrail; bu belge operasyonu ile Türkiye’ye bir çekidüzen vermeyi düşünmüş. Erken hedef veya ilk hedef bu gözüküyor. Türkiye’ye yönelik belgelerin niteliği ortada: AKP hükümetini etkileyerek, kıstırırarak yönlendirmek...
Dikkat çeken iki husus bulunuyor: Birincisi; Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkinliğini kıracak biçimde bölgede ve hükümet içinde bunalım çıkartmak. İkincisi de hükümetin İsrail politikasını değiştirmesi için baskı yapmak. Hedefteki isimler Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Bülent Arınç, Abdullah Gül gibi gözükse de hükümeti oluşturan ayakların birbirlerine düşürülme gayreti açıkça hissediliyor.
Yani; WikiLeaks-Amerika-İsrail işbirliği ile AKP içinde bir bunalım yaratılması ve sonrasında da hükümetin yularının ABD tarafından ele alınması amaçlanmış gibi bir izlenim veriyor belgelerde söylenenler.
Burada iken hükümeti öven ve destek olan Amerikan elçilerinin daha sonra AKP aleyhinde görüş belirtmesi ve bunu da WikiLeaks’ın yayımlaması; başka türlü anlaşılamaz.
Askeri kışkırtmaya yönelik öğeler; Ergenekon soruşturmasında hükümetin karşısında imiş gibi alınan tavır da tamamen hükümeti kıstırma amaçlı bilgi sızdırmaktan ibarettir.
Başbakan’a işaret
Belgelerde; Amerikan Elçisi Edelman, ’İki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgilere göre Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı var. Bu servetin düğünden gelen hediyelerle ve dört çocuğunun okul masraflarını ödeyen Türk işadamından kaynaklandığı, yüzeysel bir açıklamadır’ diyor.
Ve belgeler bu atış ile de Başbakan Erdoğan’ı tam 12’den vurmuş gibi oluyor.
Çünkü; öbür iddialar siyasal niteliklidir. İç kamuoyunu ve askeri etkilemeye yönelik o görüşlerin pek etkisi olamaz. Lakin Başbakan Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı gizli hesabının olduğunu söylemek ve bunu yaymak; öldürücü darbedir. WikiLeaks saldırısının bu boyutu; Başbakan Erdoğan’a verilmiş bir işarettir. Yani; ’Böyle devam edersen; seninle ilgili başka şeyler de söyleyeceğiz’deniliyor.
Peki; Başbakan Erdoğan; ikide bir ABD’ye giderek; kendi yetmediği zaman adamlarını göndererek ABD politikası ile uyuşumlu olduğunu göstermiyor mu?
Öyleyse bu tehdidin anlamı nedir?
İşte tam burada İsrail olgusu devreye giriyor... Başbakan’ın İsrail karşıtı tutumunun artık rahatsızlık vermeye başladığı görülmüştür ki, işaret verilmiştir... Bu İsviçre bankalarında gizli hesap işi; ileride tartışılmaya açılır ise; o zaman Başbakan Erdoğan çok zorlanacaktır. Bu yüzden sanıyorum ki bizim başbakan artık İsrail’e de van minut çekemeyecektir.
Tabii Başbakan’ı zayıflatmak için servis edilen bilgiler bununla da sınırlı değil. Eski ABD Elçisi Edelman’ın aktardığı şu cümleye bakınız: ’Emine Erdoğan’ın da söylediği gibi Tayyip Bey Allah’a inanıyor ama ona güvenmiyor.’ Bu iddianın içeriğine inanmak mümkün değil. Hele hele; Tayyip Bey’in Allah’a güvenmediğini onun eşinin söyleyeceğine inanmak tam bir safdilliktir. Buna karşın; bu iddia, belge olarak piyasaya verilmiş ise; sebebi Türkiye’de iç siyasete ve Ortadoğu’daki etkinliğimize bir sınırlama getirmek olmalıdır.
Bu Amerika yaman bir devlettir. Zaafını
bile zafere çevirmekteki ustalığına da şapka
çıkartıyorum.
* Rıza Zelyut / Güneş
++++++
Bu iddiaların bir kısmı geçmiş yıllarda Türk basınında yer aldı, hemen hiçbiri ispatlanamadı. Bazı iddialar ise AKP’nin içinin nasıl kaynadığını gösteriyor.
Ancak iddiaların ABD Büyükelçiliği’nin ülkesine yolladığı kriptolarda yer alması çok ilginç ve ötesi vahim.
* Cüneyt Ülsever / Hürriyet
++++++
Devletin resmi ajansı bu yazışmaları önemsemiyorsa hiç yayımlamasın.. Öyle bir çarpıtarak yayımladılar ki; okuyan vay be der, Amerikalılar bizim Başbakan için ne güzel şeyler düşünüyormuş.. Ne övgüler yazmışlar..
Diyen de oldu.. Eski Dışişleri Bakanı AKP Milletvekili Yaşar Yakış dedi.. Televizyona çıktı, Erdoğan hakkında yazılanlar için biz yazdırsak bu kadarını yazdıramazdık dedi..
Onayladı, alkışladı!..
Belli ki devletin resmi ajansının geçtiği metni okumuş.. Komik oldu tabii..
Sansür iyi bir şey değildir..
Demokratik ülkelerde ayıptır..
* Mehmet Tezkan / Milliyet
++++++
Yenişafak, WikiLeaks “sızdırmacısı” Bradley Mannig’e mercek tuttuğu manşetinde onu 28 Şubat’ın figürlerinden “Kadir Sarmusak”a benzetmiş... Manning’in özgeçmişini, karakterini, zaaflarını inceleyince “Oklahomalı Tuncay Güney” daha yerinde bir benzetme olmaz mıydı?
++++++
Amerikan bülbülleri
Bu iddiaların Türkiye ile ilgili olan ve şu ana kadar yayınlanan kısmının benim için tek anlamı var: “Birlik, bütünlük ve tam bir uyum içinde çalıştığını sandığımız” iktidar partisindeki “iç kavgaları” ortaya dökmüş olması...
Meğer kendi kabinesinden yakınan ne kadar bakan, milletvekili varmış!
Ve meğer bunların hepsi soluğu ABD Büyükelçiliği’nde ya da ABD ajanlarının yanında alıp; Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı, bakanları çekiştirmeye ne kadar meraklıymış! Eminim ki, hakkında iki satır eleştiri çıkmasına bile tahammül edemeyen Başbakan, bu “ihanet”in hesabını fena halde soracak ve “Amerikan bülbülü AKP’lileri” analarından doğduklarına pişman edecektir!
* Mustafa Mutlu / Vatan
++++++
Gün, komplocuların bayram günüdür. Bu kadar malzeme, onlar için bile fazla.
* Ahmet Hakan / Hürriyet
++++++
En utanç verici gerçek henüz sızmamış olandır
Dün gazetelere, televizyonlara baktım; yabancı liderlerin sarışın bebekleri var
da Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabının olduğu iddiası yok... Hangisi Türk okurunu daha çok
ilgilendiriyor?..
Elin sarışın bebekleri mi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın İsviçre bankalarında hesabı olduğu iddiası mı?..
Ya da; Türkiye’deki iktidarın başında bulunanların petrol işlerinden pay
aldıkları mı?...
O da yok çünkü...
“Ama bunlar henüz iddia” diyecekse arkadaşlar, o zaman el oğlunun sarışın bebeği de iddia değil de ne?.. Tüm belgelerin birer iddia olduğunu, belki çoğunun hiçbir zaman kanıtlanmayacağını bilmeyen var mı?..
Peki ABD’nin belgeleri doğrulamasına ne kılıf bulacaksınız?..
Ya da yürekli davranıp belgeleri internet sitelerinde yayımlayan gerçek gazetecileri ne sayacaksınız?..
*
Kimi gazete ve televizyonlar daha da azıtarak, dünyayı sarsan bu belgeleri örtmeyi, yok saymayı denediler dün:
“İftira...”
“Dedikodu...”
“Yalan...”
ABD kabul ediyor da...
Ya da; sarışın bebekler
doğru da...
*
VikiLeaks belgelerinde yer almayan ama VikiLeaks’ın bize kanıtladığı bir şey var; Türkiye’de faşizmin ne boyuta ulaştığı...
Ve Türk medyasının ne halde olduğu...
Korkmuş...
Sinmiş...
Susmuş...
Yamanmış...
Bitmiş...
*
Dün sabah gazetelere bakıp, televizyonları izleyince... İtalyanların sarışın fıstığının yer aldığını ama bizimkilerin rezaletlerinin yok sayıldığını görünce... Ve bizim medyadan şu VikiLeaks belgelerinin AKP iktidarını aslında ne kadar yücelttiğini öğrenince...
Utandım...
* Bekir Coşkun / Cumhuriyet
++++++
Başbakan herhalde
bunları soracaktır
Herhalde Başbakan’ın ABD Büyükelçisi’ni makamına çağırıp bu bilgilerin hangi somut kanıt ve tanıklıklara dayandığını sorması gerekir...
Bu arada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da ilk gördüğü yerde Savunma Bakanı Gönül’e herhalde şunu soracaktır:
- Sen beni Amerikalılara “çok tehlikeli” diye ihbar etmişsin, bu ne iş? Kimin için, Türkiye için mi ABD için mi?
* Melih Aşık / Milliyet
++++++
Tapınak şövalyeleri süpürgelerini kuşandı
Ne için mi? ABD imajını temizlik harekatı için... Önceki gün itibarıyla kanal kanal gezip zihinlerde oluşan “kirli şüpheler”i süpürüyorlar. Yeniçağ’ın dünkü manşeti, “sızdırma” olayının kahramanı Edelman’a dikkat çeker biçimde, “Yine o adam”dı... Dün gazete köşelerinde hayli yer bulan “aklama-paklama” yazılarından sonra da şöyle bir başlık uygun olurdu belki Medya Polemik’e;
“Yine aynı tapınak şövalyeleri....”
Onlar ki, aralarında Taha Kıvanç gibi okuyucusuna “Washington’un belgeler yayımlanmasın diye müthiş bir çaba gösterdiğine inanınız lütfen” diye “ricacı” olan dahi çıktı...
Vazgeçtim, “ricacı” olmak hafif kalır “bizi niye görmediniz, biz de bu onurlu görevi ifa edebilseydik” diye yakardı adeta çift kimlikli Yenişafak yazarı: “İsterdim ki, belgeleri Türkiye’deki bir gazeteye de -sözgelimi Yeni Şafak’a- versinler... WikiLeaks, nedense bizden bir gazeteyi belge yayını için düşünmemiş...”
Filistin’deki devrim kamplarından Amerika’nın emperyalizm kamplarına yatay geçiş yapan eski gerilla Cengiz Çandar, “nayır, nolamaz” çığlıkları attı durdu gün boyu:
“Ortaya çıkan Amerikan diplomatik yazışmaları, Amerika’nın ’tek süperdevlet’ statüsünü iptal etmez!”
* * *
Mehmet Altan ise neredeyse kutlama telgrafı yazmıştı bu kez sifonu en belgelisinden çeken Amerikalılara;
”Ulus-devlet yönetimlerinin “kendi halklarına” ve diğer “ulus-devlet” yönetimlerine karşı “ilkesiz” ya da “ikiyüzlü” veya “çifte standartlı” davranmaları zora girecek... Aynı şey siyasal arenadaki insanlar için de geçerli olacak... Yalan, hile, riya, ikiyüzlülük bundan böyle daha zorlaşacak... Az kazanım mı? “
* * *
Ve Amerika’nın son imaj süpürgecisi Amberin Zaman şöyle diyor Habertürk’teki köşesinde; ”Belgelerden anlaşılıyor ki ABD son yıllarda darbecilere asla yüz vermedi. Bu çok önemli! “
Daha ne istiyorsunuz, daha ne yapsın bu Amerikan devleti sizin için?!
Yoksa siz hala ayağa kalkıp, önünüzü ilikleyip ”şakşak“lamaya başlamadınız mı Beyaz Saray ulularını?!
++++++
MİNİ YORUM
İkamesi hazırdır...
Demokrasilerde iktidarlar seçimle ve seçime gidilen ülke vatandaşlarının oylarıyla “gömülürler” siyaset mezarlığına; millet emperyalist bir tezgahın sonucu olarak değil, yıldığı, bıktığı, bıçak kemiğe dayandığı için “yeniden dizayn” eder siyaseti... Kalkıp yıllardır yerden yere vurduğumuz AKP iktidarını savunacak değiliz elbette ama Tayyip Erdoğan’ı ABD’nin istediği zaman, ABD’nin istediği zeminde ve onun ittiği yönde değerlendirmek de bir tür “darbe” değil midir yani! ABD, velev ki AKP yahut lideriyle işini bitirmiş olsun; bu durumda yerine ikame ettiği “yeni”lenmiş bir başka parti yahut lider yok mudur sanki...