Provokasyon teorisi
Valla, vatandaş Selcan olarak bana "Bay Kemal" de uyar, "Bayan Kamile" de.
"Benim de Cumhurbaşkanım" olarak görmeyi arzuladığım kişiyle ilgili olarak, isme, partiye, inanca, cinsiyete dayalı bir ön koşulum yok.
*
Bir kadın, elbette "şık" olur…
Türkiye''ye, özellikle son dönemdeki vehhabileştirme/selefileştirme süreciyle birlikte iyice yapışan; ancak Türk toplum/birey yapısını/karakterini de hiçbir şekilde yansıtmayan "imaj"dan kurtulmaya katkısı olur.
Yirmi yıldır mütemadiyen maruz kaldığımız kabalık ve hoyratlığın üzerine bir ferahlık vesilesi olur.
Yine yirmi yıldır, uğramadıkları hakaret, aşağılanma, küfür kalmayan; hiç ölmedikleri kadar ölüp, hiç yaralanmadıkları kadar yaralanan kadınlarımıza, bir zihniyetin alt edilmesi yönünde moral olur, özgüven olur.
Ama şart değil.
*
Şart olan;
BİR: Seçilebilecek bir aday, hakkında "seçilemez" söylentisi yayılamayacak bir aday ve de nihayetinde seçilecek bir aday olsun.
İKİ: (Bu aslında "bir" de, seçilmedikten sonra çok da anlamı olmadığından koydum ikinci sıraya…) Türkiye Cumhuriyeti''nin kuruluş ilke ve değerlerine, ideolojisine yürekten bağlı, Anayasa''nın değiştirilemez maddelerinden hiçbiriyle sorunu olmayan, onları benimseyen, ne pahasına olursa olsun savunan ve önüne nasıl cilalanmış bir paket konmuş olursa olsun, ona aldanmayacak, kanmayacak ve o maddeleri değiştirmeme iradesini net olarak ortaya koyabilecek bir aday olsun.
*
Aday eğilimi anketine katılımımı bu şekilde tamamlayıp, tercih bahsinde pozisyonumu/tarafımı böylece netleştirdikten sonra, -çünkü en tarafsız kalınması gereken işleri yapıyor bile olsanız, hatta özellikle o işleri yapıyorsanız taraf belli etmek bir mecburiyet oldu dönüştürülmüş Türkiye''de- gelelim mevzumuza…
Sizi bilemem; ben, "Olur da Bay Kemal aday olursa"dan bağımsız düşünemiyorum cem evlerini hedef alan ortalık karıştırma/çatıştırma hazırlıklarını.
*
Biliyorsunuz…
"Biliyorsunuz Alevi…" diliyle, hayli uzun soluklu bir sosyolojik deney yaptılar.
Sonuç:
Negatif.
Bünye, bulaştırılmak istenen mikrobu kabul etmedi.
*
"Bay Kemal" dendiğinde kimsenin gözünün önüne ilk gelen şablon "Zülfikar" olmadı, "Dede" olmadı, "Cem" olmadı…
Kiminin algısında, Türkiye memur ortalamasının karşılığıydı…
Kiminin algısında halim selim bir aile babası…
Selvi Hanım''la akşam çayı faslı…
Yürüyen merdivene tersten binme vukuatı bile daha çok akılda kaldı; bu derece umursanmadı Alevi olup olmayışı.
Ki, zaten umursanmamalıydı.
*
Birileri bakmış ve fark etmiş olmalı;
"Olur da Bay Kemal aday olursa" onu Aleviliği üzerinden yıpratamayacaklar. İtibarsızlaştıramayacaklar. Düşmanlaştıramayacaklar.
O zaman ne yapmalı…
"Bey Kemal"i marjinalleştiremiyorlarsa, o zaman Aleviliği/Alevileri marjinalleştirmeli; ki göze batar hale gelsin bu kimliği.
*
Nasıl peki?
Kışkırtarak tabii…
Sokağa çekerek…
Bir çatışmanın tarafı haline getirerek…
Önce saldırıp sonra da bu saldırı Sibirya steplerinde olmuşçasına davranarak…
Saldırganları meczuplaştırarak…
Arkasını kovalamayacak…
Yahut kovalar gibi yapıp da, "derin ilişkileri" malum iki tane örgütün üzerine yıkarak, aklımıza oynayarak…
Velhasıl adaleti tecelli ettirmeyip, bir inanç grubunu "kendi adaletini" aramaya zorlayarak!
*
Sonrası çorap söküğü gibi…
Haklı bir isyanın ifadesi için bir kere sokağa inmek yeterli;
"Devletin polisine" saldıran bir "sızma" olabilir…
"Vatandaşın malı"na kast eden, ekmek teknesini taşlayan bir "sızma" olabilir…
"Terör örgütü" lehine slogan atan, afiş açan bir "sızma" olabilir…
Velhasıl, bir yanda din üzerinden yapılanan radikal unsurlara yol verilirken, diğer yandan cami duvarına….
Kin ve düşmanlık ekecek bir "sızma" bulunur, bulunabilir.
*
Hadi gözünüz aydın;
Tutuşturdular mı kucağınıza nur topu gibi bir "terörist Alevi", "dinsiz Alevi", "devlet düşmanı Alevi" algısını!
Uğraş dur…
Bir bakmışsın çoktan açıklanmaya başlanmış seçim sonuçları!
*
Tek tesellimiz;
Bu tezgah bayat…
Bu tezgah çürük…
Bu tezgah kokuşmuş…
Yemezler.
"Bir" olma irademizi yedirmezler.
Umarım!
*
Bunların tamamı, herhangi bir bilgiye dayanmayan içgüdüsel tahminler.
Dolayısıyla, bir ihtimal daha var;
Paranoyak olabilirim.
Öyleysem de; yaşattıklarıyla paranoyaklaştıran tarih utansın!
Ne diyeyim!
SORU-YORUM
++++++++++
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, "Şirketlerin yurt dışında kayıt dışı 500 milyar doları var" demiş. Kendisinin kulağına bu konuda da bir duyum gelmiştir herhalde; yurt dışında siyasilerin ve onlarla bağlantılı paravan kişilerin kaç milyar doları var?