Projenin getirisinden çok götürüsü olacak!
Türkiye, Elazığ'da gerçekleşen ve çevre illerde, ilçelerde, köylerde de etkisini hissettiren depremle sarsıldı.
Doğa, deprem gerçeğini bir defa daha yüzümüze tokat gibi çarptı.
Halbuki bilim bize depreme karşı can kayıplarını sıfıra indirecek imkanları sunuyor. Tedbir almamızı sağlıyor.
Peki biz bilim insanlarını dinliyor muyuz?
Hayır!
Yazıyı yazdığım saatte ne yazık ki 35 vatandaşımız hayatını kaybetmişti.
Bilim insanları uyarılar yapıyor, raporlar sunuyorlar. Prof. Dr. Naci Görür, Elazığ depremini aylar önce katıldığı Hakan Çelik'in programında harita üzerinde göstermişti.
Doğrudan depremin merkez üssü Sivrice'yi adını anarak, söyleyerek "tedbir almalıyız" demişti.
Dinlenilmedi…
Prof. Görür, Doğu Anadolu Fayı ile ilgili daha önce uyarılarda bulunduklarını ve ilgili birimlere proje sunmalarına rağmen projelerin reddedildiğini açıkladı. Hayatını kaybedenleri düşününce ne acı.
Kimse farkında değil ama Naci Görür bizi bir konuda daha uyardı.
Herkesin gözünden kaçtı.
Kanal İstanbul…
Şimdi aynı Naci Görür, Kanal İstanbul için de uyarılaryapıyor, yine dinlenilmiyor.
Ne demişti Görür aktarayım:
"Vadi ve çevresindeki ekosistem, fauna ve flora büyük ölçüde tahrip olacaktır. Beklenen deprem gerçekleşirse Kanal'ın Marmara ağzı 9-10 şiddetinde etkilenebilecektir. Orta Avrupa'nın tüm sanayi kirliliği Marmara'ya dolacaktır. Projenin getirisinden çok götürüsü vardır."
AKP kurmaylarının ise yaptığı açıklamalarda ısrarla üzerinde durduğu ve kalınca altını çizdiğini konu neydi:
"Kanaldan elde edilecek gelir."
Şayet bu gelirden kastedilen, Kanal İstanbul'dan elde edileceği iddia edilen gelir ise orada söylenecek bir sözüm var.
Size daha önce Montrö anlaşmasındaki tarafımıza tanınan Altın Frank tarifesine geri dönülmesi halinde hali hazırdaki fener ücretlerinin 55,5 kat, tahsilliye ücretleri ise 54,5 kat artacağını aktarmıştım.
Yani bugün altına dayalı tarife nedeniyle Türkiye'nin kaybının 35 yılda 11-12 milyar doları aştığını aktarmıştım.
Türkiye'nin mevcut tarife uyarınca Türk Boğazlarından 2013-2019 yılları arasında geçiş geliri 274 milyon Dolar, İstanbul Boğazının yıllık geliri ise 142 milyon Dolardır.
Altın Frank tarifesine geçilmesi halinde bu rakam yıllık,yaklaşık olarak 8-9 milyar Doları aşabilir. Bazı yargı kararlarındaki altın-frank hesabı dikkate alınsa dahi (1 Altın frank = 0,6 gram altın) bu rakam 4,5-5 milyar Dolar civarında olacaktı.
Bu Montrö Anlaşmasının Türkiye'ye tanıdığı resmi hak...
Ha şayet mesele para ise…
Şayet Kanal İstanbul'dan "elde edilecek gelir" diye bahsedilen gelir, arsa parselleyen veyahut güzergah üzerinde yapılacak köprülerden garanti para alacak yandaş müteahhitfirmaları ise…
Orası benim uzmanlık alanımdan çıkar. O işlere AKP iktidarı bakıyor.
Konunun uzmanlarının anlattıklarından projenin yaratacağı tahribatın ne denli büyük olduğunu anlıyoruz.
Kanal İstanbul projesi; suları, denizleri, ormanları, hayvanları, yaşam alanlarını yok edecek. İstanbul'un havası zehirlenecek, denizini oksijensiz bırakacak, bir avuç zengini daha da zengin yapacak tarımı, köyleri yok edecek.
Peki…
Boğazdan, hakkımız olan parayı alamayan iktidar deprem vergilerini ne yaptı?
…
Elazığ'da hayatını kaybedenler için rahmet, yaralı yurttaşlara acil şifalar dilerim.
Ülke olarak başımız sağolsun.