Post-Modern turizm ve Endüstri 4.0
Milattan önce 535-475 yılları arasında yaşamış olan Efes'li filozof Heraclitus "Değişmeyen tek şey değişimdir" demiştir. Dünyada her şey zamanla değişirken çok dinamik bir yapıya sahip olan turizmin de değişime uğraması doğaldır. Geçmiş yıllara bakıldığında turizm endüstrisindeki değişimin ne kadar hızlı bir şekilde meydana geldiğine hepimiz şahit oluyoruz.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sonucunda her sektörde olduğu gibi turizm endüstrisinde de köklü değişiklikler meydana gelmiş, başta dağıtım kanalları olmak üzere yeni yönetim stratejileri, piyasa düzeni ve farklı iş modelleri ortaya çıkmıştır.
Öte yandan, harcanabilir gelir düzeyindeki artışlar, turizmde çeşitliliğe gidilmesi, paket turlarının yaygınlaşması, ödemelerde taksitlendirmeler yapılması gibi konular bireylerin turizm etkinliklerine katılımlarını kolaylaştırmıştır. Klasik Deniz-Kum-Güneş yerine sürdürülebilir turizm kapsamında eko-turizm ve kültür temalı tatiller yükselişe geçmiştir. Dünyada sayıları hızla artan 65 yaş ve üstü bireyler bile paket turlara katılmaya ilaveten maceralı tatilleri tercih etmeye başlamışlardır.
Bu gelişmeler sonucunda son yıllarda turizm literatüründe Post-modern Turizm ve Endüstri 4.0 kavramları gittikçe önem kazanmaya başladı. Postmodernizm terimi 20. Yüzyılın sonlarında bilhassa mimari ve müzikte yeni yaklaşımları tanımlamak adına kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra terim genel manada çağdaş kültürle ilişkilendirilmiş ve bunun sonucu olarak da Postmodernizm gelişen turizmde de yerini almıştır. Ancak Türk turizminde, Post-modern turizme yönelik çalışmalarda eksik kalındığını gözlemliyoruz.
Post-modern turizmin en önemli özelliği kitle yerine bireyin ön plana çıkmasıdır. Post-modern turizm anlayışında toplumlardaki ekonomik, teknolojik, davranışsal ve çevresel gelişimler sonucu küreselleşme ve turizm arasındaki bağ kuvvetlenmiş, tüketicilerin güdüleri de geleneksel turist güdülerinden farklılaşmıştır. Post-modern tüketicilerini harekete geçiren güdüler zihniyet, algı, davranış, zevk, ihtiyaç ve beklentileri değişime uğramış, buna bağlı olarak turizmde farklı biçimler, türler ve trendler ortaya çıkmış, rotalar ve destinasyonlar değişmiştir.
Endüstri 4.0 ise; 19. yüzyılda ilk sanayi devrimi olan endüstri 1.0 de, su ve buhar gücünün mekanik sistemleri harekete geçirmesinden ve endüstri 2.0 ve 3.0'dan sonra günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan yeni bir devrimdir. İlk kez 2011 yılında Almanya'da kullanılmaya başlanan bu kavram Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılmaktadır. Endüstri 4.0 da, yapay zeka, robotlar daha çok hayatımıza girecek, yeryüzündeki tüm cihazlar birbiriyle bilgi ve veri alışverişi konusunda entegre olacak, çok sayıda ve farklı sensör ve siber-fiziksel sistemler internete bağlanabilecek, alışılmış klavye yerine uzaktan ulaşılabilecek holografi klavyelere kavuşulacaktır. Teknolojinin hemen hemen her gün kendini geliştirmesi nedeniyle turizm endüstrisi de önümüzdeki yıllarda endüstri 4.0'dan fazlasıyla etkilenmek zorunda kalacaktır.
Dünya turizmi Postmodernizm ve Endüstri 4.0'daki gelişmeleri yakından takip etmektedir. Bu bağlamda, her şeyi devletimizden beklemeksizin ülkemizde gelecekte turizm hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve sürdürülebilirliğin korunması adına turizm yatırımcılarının, girişimcilerinin ve eğitimcilerin ciddi manada çaba göstermeleri gerekmektedir. 21. Yüzyıl turizm anlayışı büyük ölçüde çalışanların mesleki bilgileri yanında teknolojik imkânları kullanma düzeylerine bağlıdır. Turizmde eğitim konusunda derslerin girişimcilik ve yenilikçiliğe paralel olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Turizm eğitiminin öncelikle insani boyuttaki yeteneklerin geliştirilmesine, etik, empati, duygu kontrolü, beşeri ilişkiler, yabancı lisan vb. önem veren bir çerçevede yürütüleceği, yöntemsel dönüşüm boyutu ise dijital eğitim ve online eğitim yöntemleri kullanılarak gerçekleştirileceği ve yapısal boyutta uzmanlaşma, uluslararası entegrasyonları zamandan uzak dijital yapıların ve network çalışmalarının yoğunlaştığı bir dönüşüme uygun olarak yeniden yapılanması gerekmektedir.
Sektör ve eğitim kurumları arasında yakın işbirliği olmalıdır. Eğitim kurumları sektör işbirliğinde endüstrinin katkısı, eğitim kurumları ile sektör işbirliğinde turizm eğitimcilerinin katkısı, sektörün ve kurumların teknolojik bilgilerden ve teorik gelişmelerden haberdar olması, eğitim kurumları turizm sektörü işbirliğinin sürekliliğinin ve kurumsallaşmasının sağlanması şarttır. Ülkemizde turizm eğitimi veren kurumlarda yürürlükte olan müfredat ve 2000 hatta 2010 yılından önce basılmış turizm konulu kitaplar acilen gözden geçirilerek revize edilmelidir.
Turizm yatırımcıları, girişimcileri, planlamacıları ve eğitimcileri turizm dinamiklerini yakından takip etmeli, egzotik ve heyecan verici destinasyonları bulmalı, diğer yandan yeni organizasyonel formlar, yeni kaynaklar ve yeni stratejiler geliştirerek ülkemizin dünyada turizm markası olması konusunda çok çalışmaları gerekmektedir.