Pompeo'nun ziyareti ve arka planı!
ABD'de Biden'in ekibi yönetimi devir almak için zamana karşı yarışırken Trump döneminin dış işleri bakanı Mike Pompeo alelacele veda kapsamında çeşitli ülkeleri ziyarete çıktı.
Pompeo'nun bu bağlamda Fransa, Türkiye ve Gürcistan üzerinden İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan'a gideceği açıklanmıştı.
Veda ziyareti için Fransa'ya giden ve orada Macron'la Türkiye'yi konuşan Pompeo sonunda önceki gün İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'da Fener Rum Patriği Bartholomeos ve Vatikan Büyükelçisi Başpiskopos Paul Russell ile görüşmüştür. ABD'nin dış işleri bakanı Türkiye'ye gelmiş ama Ankara'ya gelmemiş ve Türk yetkililerden kimseyle de görüşmemiştir. Türk devlet yetkilileri de Ankara'ya gelmediği için kendisiyle görüşmemişlerdir. Böylece Pompeo giderayak büyük bir diplomatik skandalın altına imza atmıştır.
Bu gezi, ABD Diş İşleri Bakanı'nın Türkiye'nin de taraf olduğu sorunların çözülmesi için bölgeye gelip de Türkiye'ye uğramadığı üçüncü gezisidir. Eylül ayında ABD, Güney Kıbrıs Rum yönetimine uyguladığı silah ambargosunu kaldırmış, bunun akabinde de Pompeo, Kıbrıs Rum kesimine, on gün sonra Selanik'e ve ardından da Girit'teki askeri üsse gitmiştir. Pompeo orada yapmış olduğu konuşmada da "ABD, Yunanistan'ın enerji politikasını destekliyor, Yunanistan'ı bölgedeki istikrar unsurlarından biri olarak görüyor" demişti.
Pompeo, veda ziyareti için gittiği Fransa'da Le Figaro'ya yaptığı açıklamada ise Türkiye'ye karşı şunları söylemiştir: "Macron ve ben Türkiye'nin son dönemdeki hareketlerinin çok agresif olduğu konusunda hemfikiriz. Avrupa ve ABD, birlikte çalışarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, böyle hamlelerin kendi halkının menfaatlerine olmadığına ikna etmeliyiz."
Pompeo, Yunanistan'ı bölgede istikrar unsuru olarak görürken Türkiye'yi de istikrarsızlık kaynağı olarak görmektedir. Pompeo'nun bu tavrı ABD'nin Türkiye'ye yönelik politikalarını anlamak için üzerinde durmayı hak ediyor. Pompeo, Mısır ile Yunanistan arasındaki Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını organize eden kişilerin başında gelmektedir.
Pompeo, Türkiye'yi mavi vatan ve diğer milli çıkarlarını savunmaktan vazgeçirmek için 'ABD ve Avrupa birlikte çalışmalıyız' demektedir. Bu yaklaşım Trump döneminde Türkiye'ye karşı yürütülen siyasetin Biden döneminde de aynen devam edeceği anlamına gelmektedir. Nitekim ABD'de başkan seçilen Joe Biden'in Dış Politika danışmanı Mıchael Carpenter, Fransa Cumhurbaşkanı'nın "Türkiye'yle Gümrük Anlaşmasını geliştirme müzakerelerini durdurma" fikrine katılmadıklarını, ama ABD, Fransa ve Almanya'yla birlikte Türkiye'ye karşı çalışmaları gerekli olduğunu belirtiyor. Biden'in Dış Politika danışmanı, "Türkiye hepimizin bir arada olduğunu görünce provokatif adımlar atmaktan kaçınacaktır" diyor.
Bu söylemlerden ABD ile Türkiye ilişkilerinde yeni dönemin eski stratejilerle aynen devam edeceğini göstermektedir. AB'yi de yanına alan ABD'nin önümüzdeki süreçte Türkiye'ye karşı birlikte baskı uygulayacağının sinyallerini vermektedir.
Diğer yandan Fransa ile Almanya bu stratejiyi devreye sokmak konusunda Mike Pompeo ile hem fikirdir. Nitekim Almanya Dışişleri Bakanıyla Fransız mevkidaşı, Türkiye'nin "öngörülmez bir ülke olduğunu" ve ona karşı ortak hareket edilmesi için ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden'e çağrı üzerine çağrıda bulunmaktadır. Birlikte bir makale yayımlayan iki dış işleri bakanı, "Türkiye Doğu Akdeniz'de ve başka yerlerde büyük sorunlar oluşturuyor. Ortak bir çizgi belirlememiz gerekecek" ifadelerini kullanmışlardır.
ABD, Türkiye'nin bölgedeki etkinliğini kontrol altında tutabilmek için terör örgütüne destek dahil elinden gelen her şeyi yapmaktadır. ABD'nin Orta Doğu siyaseti İsrail'i güçlü ve güvende tutma, İran gibi kontrol dışı olarak gördüğü aktörleri etkisizleştirme, Rusya benzeri alternatif güç odaklarını bölgeden uzaklaştırma ve petrolün arz güvenliğini sürdürme eksenini esas almış durumdadır.
Türkiye önümüzdeki günlerde ABD'den gelecek provokasyonlara karşı her zamankinden daha hazırlıklı olmak zorundadır.