Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

PKK/YPG'nin özerkliği için ABD/NATO kalkanı

Suriye'nin iç sınırlarının dizaynında ve özerk yapıların oluşmasında yeni bir safhaya geçiliyor. Türkiye oldu-bittileri kabul etmez diyenleri duyar gibiyim. Ama sahada gelişmeler aksi yönde. Bakın...

ABD'li Bakan Mattis, "Türkiye bir NATO ortağıdır. Onların Esad rejiminin Suriyesinden kaynaklı terör tehdidine yönelik meşru kaygıları var... Suriye'nin kuzeyine bir kaç bölgede gözlem noktası kuruyoruz. Bizim faaliyet alanımızdan kaynaklı bir şey gördüğümüzde Türkleri uyarmak istiyoruz. Türkiye'ye yakından bu konuyu danışıyoruz... Türkiye'ye yönelik ortaya çıkabilecek ve gördüğümüz her türlü tehdidi takip etmeye çalışacağız. Türk ordusu ile sınırın karşısından çok konuşuyor olacağız. Böylece Türkler bizim tam olarak nerede olduğumuz net olarak görecek" dedi.

Konuyla ilgili Çavuşoğlu "Bizim sınırımızın öbür tarafında bizim için tehdittir, ne gerekiyorsa onu yapacağımızı söyledik. Kendilerine de dedik ki, siz madem kontrol altında tutuyorsunuz neden taciz atışlarını engellemiyorsunuz?" açıklamasını yaptı.

Yani;

Suriye tarafından Türkiye'ye bir tehdit olduğu konusunda ABD-Türkiye hemfikir ancak tehdidin tanımı konusunda farklılık var. Alınacak tedbirler ABD'nin tehdit tanımlaması üzerinden belirleniyor, Türkiye de buna tabi oluyor.

Türkiye YPG'nin tacizlerini tehdit olarak görürken ABD tehdidin Esad rejiminden kaynaklandığını söylüyor. Esad takıntımızı bildikleri için herhalde bunu kullanıyorlar. ABD, PKK/YPG terör tehdidini ağzına bile almıyor, yok sayıyor.

Bazı uzmanlar(!) Türkiye'nin ABD'nin gözlem noktası kurma hamlesini kabul etmeyeceğini söylüyor. Ama her iki ülkenin Bakanlarının açıklamasına bakılırsa çoktan kabul etmiş.

Türkiye ABD'den YPG'nin tacizleri önlemesini istemiş, ABD de ne yapacağını Türk yetkililere söyleyerek gözetleme noktalarını tesis etmeye başlamış.

ABD askerleri bir süredir sınır hattında devriye dolaşıyordu. Şimdi bu Türkiye'nin bilgisi dahiline ve zımni kabulüne sokuldu. Mattis'in Türkler bizi net olarak görecekler dediği Suriye tarafına değil mermi adım atmak bile zor.

Aslında ABD gözlem noktası tesisine çoktan başlamıştı. Amerikan askerleri Türk sınırına kaydırılıyordu. Ve bu gözlem noktaları tesisi, sınır hattında ABD ile SDG'nin Arap unsurlarının ortak devriyesi konusu ABD-Fransa-İngiltere'nin aldığı ortak karar.

Şimdi de Cerablus'un doğusundaki Zor Mağar (El Şuyuk)'tan Kamışlı'ya kadar gözetleme kameraları konuşlandırıyor. Suudi Arabistan ve BAE birlikleri de gözetlemeye katılmak için Haseke bölgesindeki 'Tel Temir' e yakın konuşlanıyor. Menbic'te ise ABD'nin gözlem noktaları zaten var.

ABD'nin gözlem noktalarının Türkiye'nin İdlib'teki gözlem noktaları gibi birer mini askeri üsse dönüşmesi kaçınılmaz. Muhtemelen ABD "bak sen orada ne yapıyorsan biz de burada onu yapacağız. Biz içeride PKK ile YPG'yi de ayrıştıracağız senin ılımlılarla Nusracıları ayrıştırdığın gibi" demiş olması büyük olasılık.

Gözlem noktalarında sadece Amerikan askerleri olmayacak. Listeyi yukarıda saydık ama listeye katılımlar olacak. Karşımızda İslam Ordusu olarak başlayıp İsrail'e hizmet eden Arap NATO'suna dönüşen yapının ilk operasyonel uygulaması var.

Bu ABD'nin Eylül 2015'te açığa çıkan Suriye'ye bölge ülkelerinden asker gönderip Batılı (NATO) güçlerin kontrolünde Suriye'ye Türkiye'siz müdahale etme projesinin yeni versiyonudur.

ABD'nin Menbic'teki devriye oyalamaları meyvesini veriyor. Zaman her şeyin çaresi! Gözlem noktası tesisi kapsamında yapılan açıklamalar, arazide oluşan askeri-politik resim Türkiye'nin Suriye'den gelen tehdit algılamasını sınırdan yapılan tacizler ve sızmalar seviyesine düşürdüğünü gösteriyor.

Mattis'in "bizim faaliyet alanımız" diyerek kendi toprağı gibi sahiplendiği Suriye kuzeyinde oluşacak yapı artık Türkiye için tehdit değil kaygı seviyesinde kalacak ve bir süre sonra da sönümlenecek gibi.

Son NATO zirvesinde Türkiye'ye güneyinden gelecek tehditlere karşı NATO güvencesi veriliyor, NATO güçlerinin bölgeye sevke hazır olduğu bildiriliyordu. Güneyden tehdit derken de Esad ve İran'ın füzelerinden bahsediliyordu. Mattis'in gözlem noktaları oluşturma gerekçesindeki söylemleriyle ne kadar da örtüşüyor!

Bir süre sonra Fırat'ın doğusundaki ABD'nin istikrar operasyonu dediği faaliyetlerin NATO'ya devredildiğini görebileceğiz. Özellikle İdlib'te çatışmalar yeniden alevlendiğinde NATO'yu güney sınırlarımızda görmek hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

Sahada yürüyen proje yeni Suriye'de oluşacak federal yapı içindeki PKKistan özerk bölgesine NATO kalkanı oluşturmaktan başka bir şey değil.

Türkiye'ye de bunu sindirtiyorlar!

Yazarın Diğer Yazıları