PKK'yı ne bitirir!

Okullar kaynıyor haberiniz olsun.
Bir öğretmen dostumuz yazıyor.
Açılım süreci başlayalı beri öğrencilere bir haller oldu, diyor. Öğretmenler odasında, sınıflarda yaşadıklarımızı birbirimizle paylaşıyoruz. Tarih öğretmenine bir öğrenci, “Hocam bırak bu palavraları, ben Kürdüm ve senin anlattığın şeyleri bilmek de öğrenmek de istemiyorum” demiş. Din Bilgisi öğretmeni Peygamberimizin hayatını anlatırken bir başka öğrenci, “Ben Arapları sevmiyorum” tepkisi göstermiş, “Ama Peygamberimiz bir Arap’tı” dediğinde, öğrenci, lakaydi bir tavırla, “Boş versene” der gibi el sallayarak başını öbür yana çevirmiş..
Başbakan Erdoğan hâlâ “Kardeşlik projesi” diyor, “birlik beraberlik projesi” diyor. Posta kutularımız Türkiye’nin her tarafından gelen bu tür haberlerle dolu. Sokakların durumu meydanda. Belediye otobüslerinde bile can güvenliğimiz kalmadı. 1984 yılından beri süren PKK ile mücadelede Türk ve Kürt insanı böylesine karşı karşıya gelmemiş, sağduyu her zaman galip gelmişti. Nasıl olduysa bir açılım bir kardeşlik projesi ortaya atıldı, Türkiye ortadan çat diye çatladı. Bunun arkasında Ergenekon aramak, bunun arkasında muhalefet partileri var demek ve hele PKK’yı masum, insanların can ve malına taammüden kasteden terör eylemlerini “demokratik tepkilerdir” diye sahiplenen DTP’ye, bölgede oy kaybetmeme kaygısıyla toz kondurmamak, devlet adamlığıyla bağdaşır duruş olmasa gerek.
Osmanlı böyle parçalandı. Balkanlar ve diğer coğrafyalardan aynı taktiklerle arkamıza baka baka, milyonlarca şehit bıraka bıraka böyle çekilmek zorunda kaldık.
Sayın Erdoğan zannetti ki şehir ve köylere eski isimleri iade edilir, Kürtçe’nin alanı genişletilir ve hapse girmeyeceklerini anlarlarsa PKK militanları dağdan iner, kendisi de tarihe, kan dökmeden terörü bitiren bir kahraman olarak geçer.
Keşke, bunu kim istemez!
Lâkin bu, böyle düşünmek bile Türkiye’yi yönetenlerin PKK gerçeğinin ne kadar uzağında olduklarını göstermeye yetiyor da artıyor bile. Bırakınız Obama’nın vaadini, bırakınız Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Çok iyi şeyler olacak, biz yapmazsak başkaları yapacak” trajedisini, siz gazetelere dün yansıyan BM’nin Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Dairesi’nin, “Dünyayı sarsan mali krizi bankalar uyuşturucu paralarını aklayarak atlattı” tespitine bir bakın.
Banka demek liberal sistemin Kâbe’si demek.
Kâbe’si banka, mâbudu para olan ve bu değerleri uyuşturucu geliri ile ayakta tutabilen (Ben demiyorum BM diyor) bir sistemi ve o sisteme Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün 2007 yılı değerlendirmelerine göre (tespit edilebildiği kadarıyla) 1,7 milyar dolar uyuşturucu geliri aktaran PKK’nın Tunceli’ye Dersim dediler ve YÖK bünyesinde Kürtçe kürsüsüne izin verdiler diye dağdan inip çiftçilik yapacağını düşünmek ve hele buna inatla inanmak, buna inanıp ayaklarına savcı, hâkim, vali göndermek, sınırda çadır mahkemeleri kurarak ayaklarının altına kırmızı halılar döşemek, gerçekten inanılır bir şey değil, değil ama oldu işte.
PKK ne uyuşturucu gelirinden vazgeçer, ne haraç toplamaktan.
İnsanlar cayır cayır yakılmış, Kürt aç kalmış açık kalmış, DTP mecliste olmuş yahut kapatılmış PKK’nın umurunda mı sanıyorsunuz!
Bölgedeki aşiret yapılanmasına asla laf etmeyen, berdelinden kan davalarına kadar sosyal yaraların hiçbiri ile ilgilenmeyen, toprak reformu konusunda ağzını bıçak açmayan ama Marksist bir ideolojiye sahip olan, İslâm’a bağlılığı ile temayüz etmiş bölge halkının mukaddesatı ile alay eden, sövüp sayan, Kürdün kundaktaki bebeğine kurşun sıkan ve Mossad’ından CIA’sına kadar pek çok örgütün arkasında, arasında, içinde olduğu bir çeteyi ancak bölge halkının bu çete hakkında bilinçlendirilmesi ve devletin kahredici gücü bitirir.
Kürt Türk zaten kardeştir.

Yazarın Diğer Yazıları