PKK'yı kullanan ABD
ABD ve Barzani’nin bulamadıkları PKK’lılar orada gözlerinin önünde hazıroldalar. Tutuklasalar ya...
Öyle manzaralar izleniyordu ki fotoğraflarda, askerlerimizin kurtulduğuna bile yeterince sevinemedik...
PKK’nın elindeki askerlerimiz Erdoğan-Bush görüşmesine bir gün kala Türkiye’ye teslim ediliyor... Böylece Erdoğan-Bush görüşmesi öncesi Başbakan’a ve Türkiye’ye teselli armağanı veriliyor...
Ama, armağan paketinin içinde her türlü aşağılama mevcut...
Teslim tutanağının imzalandığı masadan aşağı, üzerinde Abdullah Öcalan’ın resminin bulunduğu bayrak sarkıyor...
Teslimi yapan kişi PKK Hakkâri sorumlusu ve Dağlıca PKK baskını planlayıcısı Yücel Halis...
Teslim alanlar 3 DTP milletvekili ile Kürt yönetiminin İçişleri Bakanı Hacı Mahmut Osman...
İmzadan sonra DTP’liler PKK’lıların komutanı Yücel Halis’e teşekkürlerini sunuyor...
Adeta resmi bir esir teslim töreni yapılıyor. PKK bir ihtiram kıtası bile getirmiş, Barzani’nin İstihbarat Şefi Kerim Sincari, PKK’lıların ellerini tek tek sıkarken görülüyor fotoğraflarda.
PKK resmen muhatap alınıyor... Propagandası yapılıyor...
ABD ve Barzani, PKK’lıları bulamadıkları masalını anlatıp duruyorlardı... Bulamadıkları PKK’lılar orada gözlerinin önünde hazırolda duruyor. Tutuklasalar ya...
Olay, PKK’nın ABD ve Barzani denetiminde çalıştığının en son bir örneği...
ABD-Barzani-PKK ittifakı açıkça Türk ordusunu hedef alıyor...
ABD, Apo’yu Türkiye’ye neden teslim etti diye hep merak edilirdi. Meğer PKK’yı onun elinden alıp Barzani ile birlikte kendisi kullanacakmış...
* Melih Aşık / Milliyet
Bu fotoğraf Bush’a armağan
TEK bir fotoğraf her şeyi anlatıyor.
Başbakan Erdoğan’ın yerinde olsaydım, uzun uzun teori ve pratiğe girmeden, Bush’un masasına
o fotoğrafı bırakırdım.
Bir yanda Kuzey Irak İstihbarat Şefi, yanında Barzani’nin İçişleri Bakanı, bir yanda DTP milletvekilleri, öte yanda da Amerikalı
askerler.
PKK, Dağlıca saldırısında kaçırdığı sekiz askeri önceki gün Dohuk’ta serbest bırakıyor. Apo posterli masada imzalar atılıyor. Fotoğraf, bu kişilerle birlikte, o anı tespit ediyor. Askerlerin teslim fotoğrafı, ama onun çok ötesinde, terörün kimler tarafından desteklendiğini tüm çıplaklığı ile anlatan fotoğraf.
Irak merkezi hükümeti günlerdir açıklama yapıyor: “PKK dağda, biz onları nerede bulacağız da, Türkiye’ye teslim edeceğiz” diyor. Hiç utanmadan.
Barzani’de aynı nakarat, “Biz PKK’nın nerede olduğunu bilmiyoruz” diyor, hiç utanmadan. Barzani PKK’nın nerede olduğunu bilmiyor, ama onun istihbarat şefi, ayrıca içişleri bakanı, teslim töreninde hazır bulunuyor.
Fotoğrafı teslimin yapıldığı Amerikan askerleri tamamlıyor. Hayır, onlar kareye girmiyor, ama teslimin, nerede yapılacağını biliyor.
Öyle bir fotoğraf ki, terör koalisyonu. Bütün dünyaya dağıtılması gereken bir fotoğraf.
PKK ile ortaklıkta Bush’u, Barzani’yi, Talabani’yi suçüstü yakalıyor.
* Yalçın Doğan / Hürriyet
Kimin eli kimin cebinde
8 askerin serbest bırakılması olayına bakalım.. Manzara şuydu: Bölgesel Kürt yönetiminin iki bakanı PKK’lıların ayağına gidiyor.. Tek sıra dizilmiş PKK militanlarını (başka bir ülkenin askeriymiş gibi) selamlıyorlar.. Komutan dedikleri ikisi ile protokol imzalıyorlar.. Bu arada silahlı peşmergeler de güya güvenliği sağlıyor.. Bu şov nerede yapılıyor? Dağda falan değil, ana cadde üzerinde!.. Güya Barzani yönetimi bir dizi önlemler almıştı.. Bürolar kapatılacak, PKK’lılar tutuklanacaktı.. Dağlıca katliamı emrini veren PKK’lı militan ile sarılıp öpüştüler.. (Bu arada DTP’li üç milletvekilinin de orada olması, PKK şovuna katılmaları skandal değil mi?) Yani kimin eli kimin cebinde belli değil. Gerçek bu.. Bu gerçeği görerek, bilerek hareket etmeliyiz.. Bunun adı Kuzey Irak gerçeğidir..
* Mehmet Tezkan / Vatan
Breh breh...
Şırnak’ta 12 sivil katledildi...
“Kimseye pabuç bırakmayız!”
Şırnak’ta 13 asker şehit...
“Rüzgár eken fırtına biçer!”
Hakkári’de 12 asker şehit...
“Bedeli neyse öderiz, ödetiriz!”
“Hevesleri kursaklarında kalacak!”
Tezkere...
“İnce eleyip sık dokuyoruz!”
Barzani’ye...
“Boş laflara karnımız tok!”
Talabani’ye...
“Herkes ayağını denk alsın!”
“Sözün bittiği yerdeyiz!”
DTP’ye...
“Bindiğin dalı kesme!”
CHP’ye...
“Elini taşın altına koy!”
MHP’ye...
“Bin düşünür, pir adım atarız!”
İngiltere’ye giderken...
“İnceldiği yerden kopsun!”
Oxford’da..
“Sabır taşımız çatlamıştır!”
Romanya’dan dönerken...
“Günah bizden gitti!”
AKP toplantısında...
“Bıçak kemiğe dayandı!”
Rice gelmeden önce...
“Kendi göbeğimizi kendimiz
keseriz!”
ABD’ye bi indi...
“Pozitif duygular içindeyim.”
* Yılmaz Özdil / Hürriyet
GÜNÜN TESPİTİ
8 asker olayının çuval olayından hiçbir farkı yoktur. İkisi de Türk halkını rencide etmek için kullanılmıştır. İkisi de Türkiye’nin Amerikan Başkanı’nın kapısında “aman dilemesi” için düzenlenen planın parçalarıdır.
* Can Ataklı / Vatan
Hayret, kimse sesini çıkarmadı
Ben yıllardan beri şunu yazıyorum:
Türkiye, 20 yıldan fazladır PKK belasıyla mücadele ediyor.
Binlerce insanı bu mücadelede hayatını kaybetti.
Mağazalara bombalar atıldı, sivil insanlar katledildi.
Bütün bu tahriklere rağmen, Türkiye’de Kürtlere karşı en küçük hareket olmadı.
Balkanlar’da olduğu gibi bir tek Kürt’ün evi işaretlenmedi.
İşte Türkiye’nin en büyük gücü, en medeni yanı budur.
Bir gün teröre karşı savaşı kazandığımızda, Türk milletinin bu güzel ve medeni tavrı çok önemli bir rol oynamış olacak.
Bu tutumumuzla ne kadar iftihar etsek yeridir.
Bazı vicdansız kalemler, bu sözlerimi tam tersine çevirip, beni “Kürtlere karşı 6-7 Eylül kışkırtıcılığı yapmakla” suçladı.
Oysa tam aksini yapıyordum.
Hayatımın sonuna kadar da bu kardeşliği savunmaya devam edeceğim.
Şimdi Hasan Cemal’in 3 Kasım günkü Milliyet’te aktardığı bir gözleme geliyorum. Yer Kerkük’te Muhsin Restoran.
Türkmen Partisi’nin milletvekillerinden Ali Mehdi, bir ara Hasan Cemal’in kulağına eğilip şunu anlatıyor:
“Bazı Türkmen evlerine dün gece kapının altından bazı bildiriler atılmış. Türkiye askeri operasyon yaparsa, buraya girerse, biz de size şunu yaparız, bunu yaparız diye.”
Hasan Cemal, Kuzey Iraklı Kürtlerin Türkmenlere ne yapacağını anlatmıyor.
Ama tahmin etmek zor değil.
Şimdi bana “Kürt 6-7 Eylül’ü tahrikçiliği” iftirası atanlara soruyorum. “Ey arkadaşlar, bu sözlerle ilgili edeceğiniz tek kelime yok mu?”
Biraz vicdanınız varsa söyleyin.
Benim söylediklerim mi tahrikçilik, yoksa bunlar mı?
Aradan tam üç gün geçti. Bir Allah’ın kulundan ses yok. Ama şimdi bakın görün, ben bunu yazdım ya, aynı kalemler yine atışa başlayacak.
* Ertuğrul Özkök / Hürriyet
Şov yaptılar mı?
Doğan grubunun iki gazetesinin dünkü manşetlerini görenler epey eğlendi: Kaçırılan (pardon, ’kaybolan’) 8 askerin teslim edilmesiyle ilgili Hürriyet ’Şov yapamadılar’ başlığını atarken Vatan ’ Apo posterli şov’ dedi.
Aynı haberle ilgili birbirine tamamen zıt bu iki başlık, basitçe ’yorum farkı’olarak geçiştirilemez. Üstelik, bu iki gazete daha 2 hafta önce Dağlıca’dan kaçırılan askerlerle ilgili haber yapmamayı ve fotoğraf yayınlamamayı tercih etmişti. Vatan gazetesi, ’örgütün propagandasını yapmamak’ için esir askerlerle ilgili haber yapmadığını açıklamış, askerler bırakılınca birdenbire onların varlığını hatırlamıştı! Dahası, teslim anındaki görüntüleri bütün çıplaklığıyla, PKK’nın propagandası diye vererek... Oysa Hürriyet, ’ askerlerin geri dönüşü’nde ’DTP’nin şov yapmasının’engellendiğini iddia ediyordu. Okur, hangisine inansın?
* Mehveş Evin / Akşam