Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

PKK'nın sözde teröre ara vermesi nasıl okunmalı?

Türkiye’nin gündemini bugün PKK ve onun terörist eylemleri belirliyor. Güneydoğu’da Kürtçe konuşan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları da PKK’nın resmen rehinesidir. Bölgede PKK’ya karşı herhangi bir sesin yükselmesi asla söz konusu değildir. Bölgede yalnız asker ve emniyet güçleri değil PKK’nın dayattığı dışında bir görüş dile getiren herkesin hayati tehlikesi vardır. Bu nedenle bölgede yaşayanlar PKK’nın rehinesi konumundadır. Bu yüzden de AKP iktidarı malum açılımları için sağduyulu bir muhatap bulamıyor.
Güneydoğu’nun bir çok il ve ilçe merkezinde PKK’nın yasa dışı şiddet tekeli oluşturduğu gözlenmektedir. “Kuralsız şiddet” uygulayan PKK terör örgütüne karşı Kürtçe konuşan yurttaşların herhangi bir itiraz geliştirmeleri söz konusu değildir. Bölgede Kürtçe konuşan Türkiye yurttaşları tavır, tutum ve söylemlerini bu nedenle PKK’ya göre almak zorunda kalmaktadır.

Devlet otoritesinin yıpratılması!
Terör örgütüne, teröristlere ve yasa dışı şiddet uygulayanlara karşı devlet bürokrasisinin takındığı hoşgörülü tavır, süreç içerisinde bölgede devletin otoritesini yıpratmıştır. Karakol ve garnizonlara çekilmek zorunda kalan devlet otoritesi, doğal olarak sokakları PKK’ya terk etmek zorunda kalmıştır. Bir bakıma iktidarın ilkesiz tutumu yüzünden halk PKK’nın her türlü tasarruflarına uygun hale getirilmiştir.
PKK için ise “insan”, sayısal bir kategori olup ancak propagandanın aracıdır. Terör örgütü bir eylemin başarısını öldürdüğü insan sayısının yüksekliği ile ölçmektedir. Çünkü ne kadar çok insan öldürebilirlerse o kadar fazla örgütün propagandasını yapabilmektedir. Sonuçta eylem PKK için silahlı propagandanın ancak aracıdır. Bu yüzden PKK’nın bütün cinayetleri, vahşilikleri, ahlâksızlıkları ve baskısı bölge halkı tarafından sineye çekilmek durumundadır. Bölgedeki sağduyulu insanların, aydınların, din adamlarının ve STK’ların terör örgütüne karşı hiçbir itiraz geliştirememiş olmaları maruz kaldıkları baskılarla ilgilidir. Kimse onlardan hayatlarını tehlikeye atmalarını beklememelidir.

Sürdürülemez terör!
Güneydoğu’nun bir çok kasaba ve ilinde aylardır sokaklarda eylem yapılmaktadır. Cam, çerçeve indirilmekte, kepenkler kapatılmakta, araçlar kundaklanmaktadır. Sokaklarda, evlerde ve işyerlerinde insanlar gaz bombalarına muhatap olmaktadır. Bu eylemlerden herkesten daha çok bölgede yaşayan insanlar zarar görmektedir. Terörist gösteri ve saldırılara muhatap olan halk bu duruma isyan eder hale gelmiştir. Bölge insanı burnundan solur durumdadır. Bu durumda terör baskısına rağmen işyerini açmak, kepenk kapatmamak, günlük geçimini sağlayacak gelirini elde etmek isteyenlerin sayısı giderek artmaktadır. Bölgede terör sürdürülemez hale gelmiştir. Ayrıca durum PKK terör örgütü yönünden de çok parlak değildir. Son zamanlarda örgüt militanlarını, kör bir şiddete kurban etmekte ve büyük zayiatlar vermektedir. En azından kayıpların telafisi ve lojistik desteğin sağlanması için örgütün belirli bir süreye ihtiyaç duyduğu açıktır. Bu nedenle terör örgütü tek taraflı sözde ateşkes ilan etmiş bulunmaktadır.
Kuşkusuz son zamanlardaki terörist şiddeti başlatan ve Türkiye’nin güvenliğiyle kedinin fareyle oynaması gibi oynamasına izin verilen Öcalan’ın rolü de büyüktür. Öcalan iktidarın hayati önem atfettiği referandum süreci arifesinde böyle bir karar alınmasını sağlayarak kendisini devletle muhatap kılmaya çalışmaktadır.
Türkiye’de kimsenin özellikle de iktidarın oyuna gelme lüksü yoktur. Bölücü terörün amacı ve uyguladığı strateji ortadadır. Bu nedenle bölgede yaşayan vatandaşlar öncelikle bölücü terörden ve onun şiddet tehdidinden kurtarılmalıdır. Bölgedeki insanların devlete ve millete bağlılığı konusunda da hiç kimse kuşku duymamalıdır. Bölücüler sayıca az ancak örgütlü ve silahlılar. Etkinliklerini sağlayan da bu güçleridir. İktidar, bölücülüğü kışkırtan ve teşvik eden söylemleri bırakmalı, öncelikli olarak bölgedeki terörün ve teröristin baskısını kırmalıdır. PKK ve Barzani ağzıyla konuşan sözde STK’lar, aydınlar ve gazeteciler bölge halkının değil savunduğu kişilerin adamlarıdır. İktidar doğrudan halka kulak vermelidir.

Yazarın Diğer Yazıları