PKK'nın oyununa gelmemek!
PKK, Aktütün Sınır Karakolu’na saldırdı. 17 Mehmetçiği şehit etti. Başbakan ziyaretini kesip döndü, Cumhurbaşkanı Fransa’ya yapacağı geziyi askıya aldı. Ankara’da toplantı üstüne toplantı yapılıyor. Terör yeniden medyanın gündemindeki baş yerini aldı. Bütün bunlar konuya ne denli önem verildiğini göstermesi bakımından önemlidir. Ancak PKK saldırılarıyla ilgili yapılan yorumlarda PKK terör örgütünün amacı konusundaki değerlendirmelerin çoğunun tutarlı olmadığı görülmektedir. Hemen belirtelim ki PKK terör örgütü her şeyden önce Türkiye’nin dokusunu çözmeye çalışmaktadır. Bu nedenle de her yola başvurarak Türkiye’yi sınıf, etnisite, mezhep, dil ve dini farklılıklar ekseninde ayrıştırmayı amaçlamaktadır. Sanıldığı gibi öncelikli hedef ülkeyi bölmek değil milleti bölmektir. Önce toplumu bölmek ve birbirinin karşıtı haline getirmek ardından da Türkiye coğrafyasını parçalamak PKK’nın esas hedefidir.
Ayrımcılığı tahrik etmek!
Bu örgüt, müfrit Stalinist ilkelerle hareket ederken “emek-sermaye” çelişkisinin Türkiye’nin dokusunu çözmek için yeterli olduğunu düşünüyordu. Bunun mümkün olamayacağını anlayınca bu defa bir anda ırkçı bir stratejiyi devreye sokmuştur. Bu nedenle “etnisite” kavramına sarılmış, Türkçe ve Kürtçe temelinde bir “Türk-Kürt” ayrıştırması gerçekleştirmeye soyunmuştur. Yalnızca etnisite ve dil ayrıştırmasının sosyal dokunun çözülmesi için yeterli olmadığını da anlayan terör örgütü bu defa da “Alevi-Sünni”, “azınlık-çoğunluk”, “Doğu-Batı” ve hatta “laik-antilaik” vb. ayrıştırıcı motifleri kullanmaya kalkmıştır. PKK’nın başından bu yana yapmak istediği şey her yolu deneyerek Türk ile Kürt’ü ayrıştırmaktır. Bu nedenle Türk ile Kürt’ü ortak paydada birleştiren dokular bir bir çözülmeye ve etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır.
Örgüt, Türk ile Kürt’ün ayrı milletler olduğunu ve bu nedenle de bir arada yaşamalarının mümkün olmadığını kanıtlama gayreti içindedir. Bir arada yaşayamayan topluluklar için ayrı devletleri “kendi kaderini tayin etme hakkı” çerçevesinde talep etmek PKK stratejisinin nihai aşamasıdır. Örgüt bu amaçla yöre halkının üzerinde uyguladığı baskıyla Kürt kökenli yurttaşları PKK’lılaştırarak devlete, dolayısıyla da Türkiye’ye düşman etmeye, bu olmazsa da yabancılaştırmaya çalışmaktadır.
PKK, bu amaç için Türkiye’de siyaseti, entelektüelleri ve medyayı kullanmaktadır. Örgütün her saldırısının ardından TSK’ya ve PKK’yla mücadele etmiş olanlara yönelik çok amaçlı eleştirilerin büyük bir kısmı bu sürecin ürünüdür. PKK dağdaki kanlı saldırılarından daha da etkilisini psikolojik alanda yapmaktadır.
Memleket bölünmez!
Yurdun çeşitli yörelerinde Türk ve Kürt’ü birbirine düşürme provokasyonları ve son olarak Altınova’da meydana gelen olaylar çok ciddiye alınmalıdır. Bu olaylar PKK’nın özlemini çektiği Türk ve Kürt ayrıştırmasını sağlayacak bir toplumsal çatışmaya hizmet etmektedir. Bilmek gerekir ki, toplumlar dağlarda, mağaralarda ya da yollarda kurulan pusularla bölünemez. Bölünmek ancak toplumdaki gruplar birbirinin gırtlağına sarıldığında gerçekleştirilebilir.Millet bölünmeden memleketin bölündüğü görülmemiştir. Altınova’dakine benzer olaylar ancak milleti bölmeye ve ayrıştırmaya hizmet eder. PKK’nın tam da istediği budur. Mersin, İzmit, Altınova vb. yerlerde denenen ise “Kürt/Türk” çatışması çıkarmaya yönelik provokasyonlardır. Bunu iyi görmek ve asla Türk-Kürt çatışmasını tetikleyecek tahriklere fırsat vermemek gerekir. Daha doğrusu PKK’nın oyununa gelmemek, aksine her şeye rağmen toplumsal birliği sağlam tutarak PKK’yı oyuna getirmek gerekir!