PKK’nın ezilmesi, bölünme, iç savaş, askeri müdahale

Şehirlerimizde askerlerimiz kafalarına sinsice kurulan pusularda ateş edilerek öldürülmekte, asker eşleri evlerinde tehdit edilmekte, devlet memurları saldırılardan zırhlandırılmış otobüslere binerek korunmaya çalışmaktadır. Böyle bir ortamda Başbakan A. Davutoğlu, PKK açılımını Orta Doğu’nun büyük başarı hikayesi olarak nitelendirse de aslında bu nitelemenin hikaye olduğunu Afyon’da devam eden AKP kampında açılımın gittiği noktadan endişe duyan AKP’li milletvekilleri ile Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan arasındaki tartışmanın niteliği gösteriyor. Bu tartışmada Y. Akdoğan, hem milletvekillerini “kaydettim ileride değerlendiririz” diye tehdit ediyor hem de “Ben açılımdan sorumlu bakan” değilim, diyerek, açılım ile arasına mesafe koyuyor. Öte yandan bir AKP milletvekili, “Bizim can güvenliğimiz yok. Vatandaş ne yapsın. Alanda hakimiyet devletin elinden gitti. Evime, havaalanına rahat gidemeyeceksem bu çözüm süreci nasıl yürüyecek?” diye soruyor. AKP Şırnak Milletvekili Emin Dindar ise “Bir kardeşimi şehit verdim. Evimi taradılar. Şimdi beni öldürmeye gelirlerse ne yapacağım” diye soruyor. (Sözcü, 4 Kasım 2014) Bakan Y. Akdoğan ile milletvekili Şamil Tayyar arasında sert bir tartışma olurken, Mehmet Metiner de Aydoğan’a itiraz ediyor. AKP’li milletvekilleri gidişten endişeli bir şekilde, “HDP ve Öcalan’ın samimi olmadıklarını” ve “Açılım ile ilgili alınan kararların milletvekillerine bildirilmediğinden” şikayet ediyorlar. (Hürriyet, 6 Kasım 2014)
AKP’li milletvekillerinin PKK açılımı ile ilgili endişelerini artıran, Başbakan Başdanışmanı Etyen Mahçupyan’ın “PKK’nın bölgede alan hakimiyeti kurduğu, şehirlere hakim olmaya başladığı, kamu düzeninin devletin değil, PKK’nın elinde olduğu ve PKK’nın bu süreçte güçlendiği” şeklindeki açıklamasından çok, bizzat İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın 2 Kasım 2014’te Afyon’da AKP kampında yapmış olduğu açıklama. Ala şöyle diyor: “Bu süreçte alan hakimiyetinin kaybedildiği zamanlar oldu. Hakimiyeti sağlayamadığımız zamanlar oldu. Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye başladılar. Bölgede devletin devlet olması gerekir. Tedbirler alınsın. Yoksa iş tersine dönecek.” (Aydınlık, 3 Kasım 2014) Durumun ne kadar vahim olduğunu önlemleri alması gereken makamda olan bakanın bu şekilde ifade edişi, endişeleri daha da artırmış olsa gerek. Gerçi, Ala’nın daha sonra bir Doğulu milletvekiline “Devlet arslan gibidir, uyur gözüküyor. Sonra tahrik edilirse insanı parçalar” diyerek, endişeleri yatıştırmak istediği anlaşılıyor. (Sözcü, 4 Kasım 2014)
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da endişesini, “Süreç biterse HDP de Öcalan da AK Partisi olarak biz de bunun altında kalırız” diyerek ifade ediyor. Öte yandan PKK açılımını Orta Doğu, özellikle Irak-Suriye eksenindeki gelişmeler ile birlikte değerlendiren Cumhurbaşkanı alışılmadık bir şekilde şöyle konuşuyor: “Ne içerideki ihanet şebekelerine (müzakerelerin sürdüğü PKK ve HDP’yi kastediyor) ne de dışarıdan (ABD’yi kastediyor) gelen algı operasyonlarına Türkiye boyun eğecek, eyvallah diyecek bir ülke değildir. Sevr Antlaşması’nı yırtıp atmış, manda ve himayeyi elinin tersiyle itmiş, bağımsız, hür bir ülkeyiz, Türkiye’yiz.” PKK açılımının sahibi Erdoğan’ın bu durumun vahametini gösteren ve Davutoğlu’nun ileri sürdüğünün aksine başarı öyküsü olmadığını ortaya koyan bu açıklamasını, HDP’ye yönelik “Sabrımız da bir yere kadar” mesajı izlemiştir. Erdoğan, HDP’ye kamuoyu önünde bu mesajı verirken, Öcalan’a da gizlice Ahmet Takan’ın Yeniçağ’da ileri sürdüğü ve şimdiye değin tarafların yalanlamadığı, “Türk Silahlı Kuvvetlerini zor tutuyorum. Ne çözüm bulacaksan bul” mesajını iletmiştir. (Yeniçağ, 4 Kasım 2014)
Açılım ile arasına mesafe koyanın sadece Y. Akdoğan değil, açılımı sürdüren kurum olan Milli İstihbarat Teşkilatı olduğu da anlaşılıyor. MİT, PKK açılımının kurumsal sorumluluğunu Kamu Güvenliği Müsteşarlığı adlı yeni ve zayıf bir kuruma devrederken, kurumun başına da bir MİT Müsteşar Yardımcısının getirilmesini sağlıyor.
Öte yandan PKK, Ayn el-Arap’ta ABD ile gerçekleştirdiği askeri-politik stratejik ittifakın farkında olarak, “Kobani”den PKK için bir ’Stalingrad Başarısı’çıkaracak şekilde kendisini yeniden küresel sistem, Orta Doğu ve Türkiye’de konumlandırma çabası içindedir. Suriye’nin kuzeyinde kurduğu “devletçikleri” Türkiye’ye karşı güç projeksiyonunda kullanacağı konusunda AKP Hükümetini defaat ile uyardığımız PKK, şimdi bunu büyük bir başarı ile yapmaktadır. (devamı yarın)

Yazarın Diğer Yazıları