PKK’lı teröristler eyalet polisi mi olacak?..

“Barış süreci” o kadar güzel gidiyor ki!..
Öcalan emrediyor Kandil onaylıyor. Süreç ve çekilmenin bilmem kaçıncı aşamasında her şey yolunda...
Gülücükler içinde çekilen fotoğraflar...
Protokoller... Direktifler...
Koro; “Bak postacı geliyor selam veriyor. Herkes ona bakıyor, merak ediyor.”
Çocuk; “Çok teşekkür ederim postacı sana. Pek sevinçli haberler getirdin bana.”
Postacı; “Bugün yalnız bu kadar, darılmayınız. Yarın yine gelirim hoşça kalınız.”
Koro; “Haydi git güle güle uğurlar olsun. Ellerin dert görmesin kısmetle dolsun.”
Alkışlar... Alkışlar... Alkışlar...
Şef Abdullah Öcalan tarafından günümüze uyarlanan melodiyi bir yerlerden hatırladınız. Değil mi?
Tayyip Hava Yolları ile uçan medyaya bakarsanız, bunların hepsini afiyetle
yersiniz.
Kandil teröristlere emir vermiş; “Şu şu eyaletlerden çekilme başlayacak” demiş. Telsizlerde şunlar konuşulmuş, bunlar konuşulmuş..
THY medyasının haberlerine dayanak yaptığı kaynaklara ben de ulaştım. Eğer onların kaynakları bu kaynaklarsa, gerçekten ortada çok garip bir durum var!..
Benim ulaştığım kaynaklar, mektuplaşmaların ardından terör örgütünün son faaliyetini şöyle anlattılar:
“Terör örgütü daha önceki ateşkes süreçlerinde olduğu gibi tekrar toparlanma sürecine girdi. Bölgedeki gençlere sürekli örgüte katılın ve dağa çıkın çağrısı yapıyorlar. Örgüt elebaşlarının teröristlere verdikleri telsiz talimatları da bu yönde çalışmaları yönünde. Sürekli, ’dağa gelin bize katılın. Kurulacak eyalette, eyalet polisi olarak görev alacaksınız’diyorlar. Bu propaganda ile gençleri kandırıp dağa çekip güç toplamaya çalışıyorlar.”
Gelelim, terör örgütünün “çekilme sürecinde” ortaya atılan kanun kılıflarına.
Başbakanlıkta, Genelkurmay, MİT, KDGM, Emniyet ve Başbakanlık bürokratlarından oluşan bir heyet, toplantı üstüne toplantı yapıyor. Kafalar çok karışık. Kimse alev topunu kucağına almak istemiyor. Bu toplantılarda gelinen son noktayı Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’nın bir dost sohbetinde söylediği şu sözlerle aktarıp yorumu da sizlere bırakacağım;
“Sınır güvenliği askerin sorumluluğunda. Teröristlerin girişinden de onlar birinci derecede sorumlu. Teröristler girerken görmediler; kendilerinden hesap soruldu mu ki çıkarken görmeseler kendilerinden hesap sorulacak.”
Buradan kameralarımızı Akbillere çevirelim.
Önce hain Öcalan’ın isteği ile Meclis’te kurulan “süreç” komisyonuna başkanlık edecek “Muhteşem”in akıl hocası Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın Star gazetesindeki dünkü yazısına bakalım. İstanbul’daki Amerikalı danışmanların villalarından kendisine servis edilen metinleri sultanına ezberleten Akdoğan, Akbillerin yurdun birçok yerinde yediği şamarları yansıtan gazete ve gazetecilere “sorumlu basın”dan bahsederek ders vermeye kalkmış.
O dersleri gitsin kabin ekibi gazetecilerine versin Yalçın Akdoğan!..
Dilimiz döndüğünce gerçekleri aktarmaktan bir milim bile geri adım atmayız. Akbillerin İç Anadolu Bölge heyetinin Kayseri ve Nevşehir’de nasıl şamarlandığını YENİÇAĞ’ın sütunlarında okudunuz. Ama Kayseri Erciyes Üniversitesi’nde, küçük bir salonda, dar kapsamlı, öğrencilerin dahil edilmediği sadece öğretim üyelerinin dahil edildiği bir toplantı vardı. Bunun perde arkasını toplantıya katılan değerli bir bilim adamının anlattıklarından sizlere aktaracağım;
İç Anadolu bölgesi Akbil heyetine bilim adamları şu soruları yöneltmiş:
-Buraya niçin geldiniz?
-Bu yaptığınız çalışmaların gerçek içeriği nedir?
-Buraya halktan ve öğrencilerden temsilciler niye çağrılmadı?
-Çözüm olarak ne öneriyorsunuz?
-Türkiye’nin bölünmesine zemin mi hazırlanıyor?
-Hilal Kaplan’ın “Türk Bayrağı kaldırılsın” sözleri ne manaya geliyor?
-Siz niçin görevlendirildiniz. Bunlara zemin hazırlamak için mi?
-PKK’nın temsilcileri misiniz?
-Türkiye’nin parçalanması üzerine yazılan bir senaryoda rol mü alıyorsunuz?
Kayseri Erciyes Üniversitesi’ndeki toplantıda heyet başkanı Ahmet Taşgetiren’e, 2005 yılında Tayyip Erdoğan’ı eleştirdiği için Yeni Şafak gazetesinden kovulmasına sebep olan yazı hatırlatılıp, “şimdi ne oldu” diye sorulmuş. Taşgetiren de “O zaman öyleydi, şimdi böyle” diye cevap vermiş.
Toplantının perde arkasını aktaran bilim adamına heyetin sorulara ne cevap verdiğini sordum, şöyle dedi;
“Bunların hiçbirine doğru dürüst cevap veremediler. Lafı yuvarlamaya çalıştılar. ‘PKK’nın temsilci misiniz’dediğimizde ‘Hayır öyle bir şey yok. Biz kendi memleketimizi, bayrağımızı da severiz’dediler. Hep dolambaçlı konuştular. Bazı sorularımıza düşünüp cevap vermek için süre istediler. Zaten toplantı da yarıda kesildi.”
Şamar üstüne şamar yiyen Akbiller, Perşembe günü akşamı soluğu Başbakan Yardımcısı ve proje finansörü Beşir Atalay abilerinin yanında aldılar. Gördükleri muameleden dertlendiler, ağlaştılar. Beşir abileri de onlara pansuman yaptı. Emniyet güçlerine “daha sıkı” talimatlar verildi. “Korkmayın arkanızda biz varız” mahiyetinde sözler söylendi.
“Barış süreci”; çamurlu, biber gazlı panzer suyu ile coplar nezaretinde anlatılmaya devam edilecek. Anlamayanlar nezarette misafir edilecek!..

Yazarın Diğer Yazıları