PKK vuruyor, AKP susuyor!
PKK niçin vuruyor önce ona bakalım. PKK İskenderun ve Şemdinli’de Mehmetçikleri şehit ederken de, KCK’yı kullanarak halk otobüslerinde masum insanları molotof kokteylleri ile cayır cayır yakarken ve çocukları sokağa sürüp güvenlik güçlerini taşlatır işyerlerini harabeye çevirirken de “Üç adımda devlet” hedefi gütmektedir.
Bunu nereden anlıyoruz derseniz, ettikleri “KCK yemini”nden deriz:
“Her şart altında halkların iradesini esas alarak demokratik Türkiye ve özgür, demokratik ve konfederal bir Kürdistan’ın inşası için çalışacağıma, Kürdistan ve Anadolu halkları için kadın özgürlüğüne ve ekolojiye dayalı demokratik bir toplumsal düzeni hedef alacağıma, Demokratik Konfederalizm bayrağı altında örgütlü, iradeli bir halklar topluluğu ve çağdaş bir toplum için çalışacağıma, demokratik Ortadoğu ve özgür Kürdistan şiarı altında barış, halkların kardeşliği ve özgür birliğinden yana olacağıma, bütün dinlere, etnik ve mezhepsel kimliklere hoşgörülü ve saygılı yaklaşacağıma, çalışmalarımda hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, eşitlik ve özgürlük temelinde Kürdistan ve Türkiye halklarının haklarını, çıkarlarını ve birliğini layıkıyla savunacağıma, önderliğe, tüm devrim şehitlerine, demokratik ulusal değerlere, halklara ve sözleşmeye bağlı kalacağıma dair tarih, insanlık ve halkların huzurunda tüm kutsal değerlerim ve şerefim üzerine ant içerim.”
Biliyoruz ki bu “KCK Yemini” BDP’li bütün belediye başkanları, meclis üyeleri, belediye çalışanları ve milletvekilleri ile KCK ile şöyle ya da böyle dirsek temasında bulunmuş herkese yaptırılıyor. PKK ve BDP’lilerin ettikleri bu yemindeki hedefleri doğru anlayabilmemiz için “KCK nedir?” sorusuna cevap vermek kaçınılmaz oluyor.
KCK, PKK’nın “Yasama Meclisim” dediği KONGRA GEL’in 17 Mayıs 2005’te Ortadoğu ve Avrupa’dan katılan delegelerle, “KCK Sözleşmesi” çatısı altında kurduğu bir oluşumdur. KCK Sözleşmesi, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki Kürtlerin önce kendi içlerinde konfederasyonlaşmasını ardından da bu dört konfederasyonun birleşerek bir “Üst Konfederalizm” oluşturmasını yani, “Büyük Kürdistan’ı” hedeflemektedir.
KCK yemini etmiş herkes sözleşmenin 3’üncü maddesine göre Kürtleri öncelikle “Etnik temelde ayrıştırmaya” da yemin etmiş demektir. Yani kamuoyuna aksini söylüyor olsalar da, mutlak ayrımcıdırlar.
KCK Sözleşmesi’nin 7’inci maddesine göre oluşturulacak federal Kürdistan’da sırasıyla ve aynı anda
1) AB hukuku
2) Üniter Devlet Hukuku
3) Demokratik Konfederal Hukuk’un geçerli olması sağlanacaktır.
Milliyetçi, devletçi ulus ortadan kaldırılacak, yerine işte bu üç hukuklu yapı kurulacaktır. KCK sözleşmesinin Genel Esaslar Bölümü’nün 3’üncü ve 7’inci maddesinde Federal Kürdistan’ın bayrağı, “Yeşil zemin üzerine sarı güneş içersinde kırmızı yıldız” olarak tarif edilmiş bulunmaktadır. Madem ayrı bir devlet istemiyorsun, öyleyse niye ayrı bir bayrağa ihtiyaç duyuyorsun?
KCK’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin sonu demek olan talepleri karşısında AKP’nin susması da bu yüzdendir.
Velhasıl hükümetin icraat, niyet ve taahhütleri ile KCK’nın talepleri birebir örtüşmektedir.
PKK saldırıları “Kürtlere bu kazanımları AKP değil PKK sağladı” dedirtmek içindir.
Başbakanın PKK terörünü eleştirirken seçtiği dili dikkatle okursanız, “KCK’nın her dediğini yapacağım ama bütün bunlar PKK istediği için değil AKP istediği için” mesajı içerdiğini kolayca görebilirsiniz.